Günahlarımızı Affettiren Şeyler
Günahlarımızı Affettiren Şeyler
Bütün
insanlar topraktan yaratılmıştır, tekrar toprağa döneceğiz. Bize tahsis edilen
ömrümüzü yaşadıktan, bize sayılı olarak verilen nefeslerimizin sonuncusunu
verdikten sonra artık dünya ile alâkamız kalmaz, aslımıza rücu edeceğiz.
Dünyaya
gelirken günahsızdık, o zamanlar mükellef değildik, bize herhangi bir emir de
verilmemişti. Toprağa girerken de günahsız girmeye gayret etmeliyiz. Denebilir
ki; biz masum değiliz. Günah işlemeyen yalnız Peygamberlerdir, hepimiz bilerek veya
bilmeyerek yüzlerce hata yapıyor ve günah işliyoruz. Doğrusu, önemli olan hata
ve günahlarımızı affettirmek ve günahlardan arınmış olarak ölüm döşeğine
uzanmaktır.
Rabbimiz,
bizi çok sevdiği için günahlarımızı affetmek için bazı imkânlar yaratmıştır. Bunları
değerlendirirsek hiç günah işlememiş oluruz.
01-
Bunların birincisi: Tövbe etmektir.
Tövbe etmek
için birine müracaat etmek, birilerinden yardım beklemek gerekmez. Kul yaptığı
kusurları itiraf edip pişman olursa, bunda da samimi olursa ve bir daha yapmamaya
azmederse günahları affolunur.
Rabbimiz, El
Bakara Suresi 222. ayet-i kerimesinde meâlen: “Muhakkak Allah çok tövbe
edenleri ve temizlenenleri sever.” buyuruyor.
Hadis-i
Şerifte de şöyle buyurulur: “Tövbe eden, Allahü Teâlâ’nın sevgilisidir. Tövbe eden
kullarını çok sever.
Günahlar
dört kısma ayrılır:
1- İtikâtta
(inançta) olan günahlar: Bunlardan tövbe edilir. Pişman olunur, ayrıca tecdidi
iman ve tecdidi nikâh (imanını ve nikâhını tazelemesi) gerekir.
2-
İbadetlerini yapmadığı, kazaya bıraktığı için işlediği günahlar. Bunların da
kazası yapılmalı, kazaya bırakıldığı için de tövbe etmelidir.
3- İçinde
kul hakkının bulunduğu günahlar. Meselâ: Birinin malını yemişiz, birini gıybet
etmişiz, birine hased etmişiz gibi. Bunları dinimiz haram kıldığı için bunları
yaptıysak tövbe edeceğiz, ayrıca sahibinden de helâllık dileyeceğiz. Yoksa
Rabbimiz bizi affetse bile hak sahibi affetmeyebilir.
4- Kul ile
Rabbi arasında olan günahlardır. Bunlardan da tövbenin şartları yerine
getirilecek tövbe edilmelidir.
Tövbeyi
geciktirmek büyük günahtır. Hemen peşinden tövbe etmeliyiz. Öldürücü bir zehiri
yiyen, onu hemen kusarak çıkarmaya çalışmalıdır, yoksa büyük sıkıntılarla
karşılaşır. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki; “Cehennem halkının azabının çoğu
tövbeyi geciktirenlerindir.”
Günahlar iki
türlüdür. Birincisi Kebâir (Büyük günahlar) ikincisi segâir (küçük günahlar).
Bazı hallerde küçük olanlar da büyür, yani kebâir olur. Bunlar da:
a- Sürekli
yapmak, damlaya damlaya göl olur demişler. Tekerrür etmeyen büyük günahın affı,
sürekli işlenen küçük günahın affından daha çok umulur.
b- İşlediği
günahı anlatmaktır. Günahlardan sakınmalı. Nefse ve şeytana, kötü arkadaşlara
uyarak yapılan günahlar gizli tutulmalıdır. Anlatılınca küçük günahlar da
büyür. Anlatılınca bunu duyan kişi o günaha teşvik edilir. O da gider o günahı
yaparsa anlatan sebep olduğu için aynen o günahı işlemiş gibidir.
c- Günahı
küçük görmektir. Günahın küçüklüğüne değil, kime karşı işlendiğine bakmalıdır.
Hadis-i Şerifte buyuruluyor: “Mümin günahını başı üstünde asılı olan büyük bir
taş gibi görür, her an üzerine düşüp ezebilir korkusu ile yaşar. Münafık ise,
burnuna konmuş bir sinek gibi görür, bir fiske ile uçurabilir zanneder.”
d- Örnek
alınan insanların işlediği günahlar. Başkaları bunların yaptıklarına bakarak o
böyle yapıyorsa, ben niçin yapmayayım der ve çekinmeden günahlara dalar.
e- Cenab-ı
Hakk’ın rahmetinden ümit kesmek. Dese ki; O kadar çok günah işledim ki, affı
mümkün değildir. Günahımız ne kadar çok olsa da O’nun rahmetine nisbeten
hiçtir. Yeter ki, O’na samimi bir tarzda iltica edelim.
f- Rabbim
beni affeder, ne yaparsam yapayım cennete girerim düşüncesi. O’nun cenneti
benimle mi daralır. Cenneti daralmaz fakat cehenneminde de yer çoktur.
02- İkincisi
istiğfar; mağfiret istemek, af edilmeyi talep etmek.
Bu da günahların affı için büyük bir sebeptir. Bunda da samimi
olunursa büyük nimetlere kavuşulur.
Masum olduğu
halde, günahsız olmasına rağmen Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam günde en az
yetmiş defa istiğfar duası okuduğunu bizlere bildiriyor.
03-
Üçüncüsü; Salih ameller ve ibadetler.
Bunlar, daha
önce işlenen günahların affına sebep olur. Hud suresi 114. ayeti kerimede
meâlen buyuruluyor: “İyilikler kötülükleri giderir. Furkan suresi 70. ayeti
kerimede ise yine meâlen: “Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel
işleyenlerden başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.
Allahü Teâlâ’ çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” buyurulmaktadır.
Uzuvlar
Şahitlik Yapacak
Abdulvahhab-ı
Şa’rani rahmetullahi aleyh buyuruyor: Bir yerde bir günah işlediğiniz zaman,
hemen peşinden bir sevap da işle. Kıyamet günü insanın uzuvları, (eli, ayağı,
gözü gibi) sahibinin hakkında şahitlik yapacaklar. El diyecek ki; benimle şu şu
günahları yaptı. Ayak da benim üzerimden falanca günahları yapmak için kötü
yerlere gitti. Diğer organlar da aynı. Bunlarla beraber toprak da şahitlik
yapacak. Benim üzerimde bu günahları yaptı diyecek. Sevaplarımıza da şahitlik
yaptıralım, umulur ki, günahların affına sebep olabilir. Günah işlediğimiz
yerde hiç olmazsa bazı tesbihleri, duaları yapalım, bir fakir bulduksa sadaka
verelim ve tövbe etmeyi unutmayalım.
04-
Dördüncüsü: Hastalıklar, sıkıntılar, fakirlik.
Bunlar istenmez, gelmemesi için çaba harcanır. Geldiklerinde de giderilmeleri
için gayret edilir. Bütün bunlar yapılırken, bunların rabbimizin takdiri ile
geldiğini ve şikayetçi olmadığımızı arz etmeliyiz.
Hadis-i
Kutsi’de buyurluyor: “Allahü Teâlâ’ mü’min kullarını annelerinden daha çok
sever.” Bizim için bu sıkıntılar iyi olmasaydı verilmezdi. Böylece günahlarımız
affediliyor. Bunlar olmasaydı eğer cehennemde yanarak cezamızı çekecektik. Ki
bu çok daha zordur.
İnsanoğlu
zayıf olarak yaratıldığından basit olan hastalıklara, musibetlere aşırı
derecede feryât eder. Habuki, dünyanın kendisi de içinde bulunanları da
fanidir, devam etmez. Ne gâm baki, ne sûrur demiş atalarımız.
Hadis-i
şerifte buyuruluyor: “Mü’min her zaman sevap kazanır şöyle ki: “Nimetlere
kavuşursa, şükreder sevap kazanır. Musibetlere maruz kalırsa ona da sabreder,
yine sevâp kazanır.”
Meleklerin
Sevdiği İşler
05-
Beşincisi: Meleklerin bizim için dua etmesidir. İyi
insanları melekler sever, onlara dua ederler. Bu nimete kavuşmak için
meleklerin sevdiği işleri yapalım.
Herkesin
omuzlarında taşıdığı Kirâmen Katibin melekleri vardır. Sağ omuzumuzdaki
sevâplarımızı, soldaki ise günahlarımızı yazar. Ömür boyu beraberlik insan
ölünce sona erer. Sekerât-ı mevt halinde o iki melek insana veda edecekler.
Güzel bir hayat yaşamışsa ona dua edecekler ve diyecekler ki: Biz senden
razıyız, Rabbimiz de senden razı olsun. Bizi çok güzel yerlere götürdün, çok
güzel kokular koklattın.
Kötü bir
hayat yaşamışsa ona da; bizi çok üzdün diye bedduâ edeceklerdir.
06-
Altıncısı: Mü’minin mü’mine duasıdır. Salih bir kişinin
duası ile affolunacağımız ihtimali çok yüksektir.
Günahlarımız
bu sayılan altı şeyle af olunmadı ise sekerâtın ağır geçmesi, kabir azabı gibi
sıkıntılar bizi bekleyecek demektir. Rabbimiz cümlemizi korusun.
Yazar: M. Said Arvas Rahmetullahi Aleyh
Yorumlar
Yorum Gönder