Anlaşılır Şekilde Konuşmak
Anlaşılır
Şekilde Konuşmak
Enes Radıyallahu Anh’in
belirttiğine göre:
Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem sözünün iyi anlaşılması
için konuşmasını üç defa tekrarlardı. Bir topluluğun yanına varıp onları
selâmlayacağı zaman üç defa selâm verirdi. Buhârî, İlim 30, İsti’zân 13. Ayrıca
bk. Tirmizî, İsti’zân 28
Âişe Radıyallahu Anhâ şöyle
dedi:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in konuşması, herkesin
anlayacağı şekilde açık seçikti. Ebû Dâvûd, Edeb 18
Cerîr İbni Abdullah Radıyallahu
Anh’dan:
Vedâ haccında Rasûlullah Sallallahu
Aleyhi Vesellem bana:
“Halkı sustur da dinlesinler”
dedikten sonra şöyle buyurdu:
“Benden sonra, birbirinin
boynunu vuran kâfirlere benzemeyin”
(Buhârî, İlim 43, Megâzî 77, Diyât 2, Edâhî 5; Müslim, Îmân
118–120, Kasâme 29. Ayrıca bk. Buhârî, Hac, 132, Hudûd 9, Tevhîd 24; Ebû Dâvûd,
Sünnet 15; Tirmizî, Fiten 28)
Ebû Vâil Şakîk İbni Seleme
şöyle dedi:
İbni Mes`ûd Radıyallahu Anh
bize perşembe günleri vaaz ederdi. Adamın biri ona:
“– Ebû Abdurrahman! Keşke
bize her gün vaaz etsen”, dedi.
İbni Mes`ûd ona şunları söyledi:
“– Sizi usandırmamak için her
gün vaaz etmiyorum. Nitekim Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de, bıkıp
usanmayalım diye, dinlemeye istekli olduğumuz günleri kollardı.
(Buhârî, İlim 11, 12, Daavât
69; Müslim, Münâfikîn 82, 83. Ayrıca bk. Tirmizî Edeb 72)
Ebü’l–Yakzân Ammâr İbni Yâsir
Radıyallahu Anhümâ, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’i şöyle buyururken
dinledim, dedi:
“Bir adamın namazı uzun
kıldırıp hutbeyi kısa kesmesi dini iyi bildiğini gösterir. Bu sebeple namazı
uzun kıldırıp hutbeyi kısa kesiniz.” Müslim, Cum`a 47)
Muâviye İbni Hakem es–Sülemî Radıyallahu
Anh şöyle dedi:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi
Vesellem’in arkasında namaz kılarken cemâatten biri aksırdı. Ben de hemen
“yerhamükellah” dedim. Cemaat bana dik dik bakmaya başladı. Bunun üzerine:
“– Vay başıma gelenler! Yâhu
bana niye öyle bakıyorsunuz? deyince de, ellerini uyluklarına vurmaya
başladılar. Onların beni susturmaya çalıştıklarını görünce kızdım; ama yine de
sustum.
Anam, babam Rasûl–i Ekrem’e
fedâ olsun. Ne ondan önce ne de ondan sonra kendisinden daha iyi bir öğretici
görmedim. Vallahi beni ne azarladı ne dövdü ne de sövdü. Namazı kıldırıp
bitirince bana:
“– Bu ibadetin adı namazdır.
Namaz kılarken dünya kelâmı konuşulmaz. Çünkü namaz tesbih, tekbir ve Kur’an
okumaktan ibarettir!” dedi veya buna benzer bir şey söyledi. Ben de:
“– Yâ Rasûlallah! Ben yeni
müslüman oldum. Allah Teâlâ İslâmiyet’i gönderdiği halde hâlâ kâhinlere
gidenlerimiz var! Dedim. Bana:
“– Sen kâhinlere gitme!”
buyurdu. Ben tekrar:
“– Aramızda uğursuzluğa
inanan adamlar var”, deyince de:
“– Bu onların gönüllerinde
hissettikleri bir duygudur. Bu duygu onları işlerinden alıkoymasın!” buyurdu. (Müslim,
Mesâcid 33. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 167)
İrbâz İbni Sâriye Radıyallahu
Anh:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi
Vesellem bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi,
gözler yaşardı, diyerek devamı ve tamamı “Sünneti Koruma” bahsinde geçen hadisi
rivayet etti. (Tirmizî, İlim 16; Ebû Dâvûd, Sünnet 5. Ayrıca bk. İbni Mâce,
Mukaddime 6)
Âişe Radıyallahu Anhâ şöyle
dedi:
Hz. Peygamber’in küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi. (Buhârî, Tefsîru sûre (46) 2, Edeb 68; Müslim, İstiskâ 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 104)
Yorumlar
Yorum Gönder