İmâm-ı Birgivî Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Vasiyetler
İmâm-ı Birgivî Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Vasiyetler
İmam-ı Birgivi hazretleri şöyle
buyurmaktadır. Kardeşlerime, evladıma ve ahiret yolcularına vasiyetimdir ki:
01-
Kardeşlerime, evlâdıma ve ahiret yolcularına vasiyetimdir
ki; Allah’ü Teâlâ’nın emrettiği şeyleri yapınız. Kazaya kalmış namazlarınızı
kılınız, kalmış zekâtlarınızı veriniz. Oruçlarınızı tutunuz. Üzerinize farz
oluyorsa hac yapınız.
02- Her Müslümanın öğrenmesi farz-ı
ayn olan ilmihâl bilgilerini öğreniniz.
03- Âlimlerin sohbetine devam
ediniz.
04-
Çocukları yedi yaşında
namaza başlatmalı, on yaşına girdiklerinde namaz kılmazlarsa zorlayarak
kıldırmalıdır.
05-
Misvak kullanmaya
devam etmelidir.
06-
Allah-ü Teâlâ’nın ismi anıldığı zaman “Teâlâ ve Tebâreke”
veya “Azze veya Celle” veya “Celle Celâlühü” diyerek
tazim ediniz.
07-
Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in ve diğer
peygamberlerin isimleri anıldığında salavat getiriniz. Diğer âlimler ve meşayıh
anıldığı zaman “Rahmetullahi Aleyh” deyiniz.
08-
Güvenilir ve sağlam âlimlerin fetvasıyla amel ediniz.
09- Teganni dinlemeyiniz...
10- Sıla-i rahmi terk etmeyin!
11-
Hocanıza hürmet gösteriniz. Hocanızın
yakınlarına da hürmet gösteriniz.Yol
göstermek hâriç, hocanın önünden yürümeyiniz. Ondan önce söze başlamayınız ve
yanında çok konuşmayınız. Hizmetini severek yapınız. Her yerde hocanın rızasını
gözetiniz, itiraz etmeyiniz. Yol göstermek hariç hocanızın önünden
yürümeyiniz. Her yerde hocanın rızasını gözetiniz, itiraz etmeyiniz, dövse veya
bağırsa nasihat bilip, incinmeyiniz. Hizmeti severek yapınız.
01-
Akrabayı ziyaret etmeli, sıla-i rahmi, akraba ziyaretini
terk etmemeli.
02- Anne ve babanın haklarını
gözetmeli, onlara karşı yüksek sesle konuşmamalı ve kızgın bakmamalı, günah
olmayan emirlerini yapmalıdır. Dövmesine ve bağırmasına sabretmelidir. Karşılık
vermemelidir.
03- Komşuların haklarını da
gözetmelidir. Mümkün olduğu kadar komşuların ihtiyacını görmeli ve zarara
uğrarlarsa yardım etmeli ve iyilik gelirse sevinmelidir.
04- Diğer din kardeşlerini de
sevmelidir. Kusurlarını mümkün mertebe affetmelidir...
05- Çok gülmekten, faydasız
konuşmaktan sakınmalıdır. Alışverişte dinin emirlerine uymalı ve cemaate devam
etmelidir.
06- Biatlerden sakınmalı...
07- “Müminlere dua etmeli”
08- Duaya, ALLAHÜ Teâlâ’ya hamd ve
senâ ile ve Rasûlüne salât ve selâm ile başlamalıdır.
09- Dua ederken bütün müminlere dua
etmeli, anneyi, babayı ve iyilik gördüğü kimseleri de dualarında anmalıdır.
10- Yalvararak ve gizli dua
etmelidir.
11- Yalnız iken Allah’ü Teâlâ’ya
yalvararak dua etmeli, acizliğini ve günahlarını düşünerek ağlamalıdır.
12- Allah’ü Teâlâ’dan istikâmet,
af, afiyet, rızasına uygun muvaffakiyet istemelidir,
13- İmanın gitmesinden korkup,
daima hüsnü hatime (son nefeste iman ile gitmeyi) istemeli,
14- İslâm nimetine her zaman
şükretmelidir.
15- Allah-ü
Teâlâ’dan istikamet, af, afiyet, rızasına uygun muvaffakiyet istemelidir.
16-
İmanın gitmesinden korkup, daima hüsn-i hatime (son
nefeste ima ile gitmeyi) istemeli.
17-
Çoluk-çocuğuna ilmihâlini (lâzım olan din bilgilerini)
öğretip, İslâmiyet’e uymayan şeylerden korumalı ve sakındırmalıdır...
18- “...Öyle bir zamanda
bulunuyoruz ki; cehalet meşhur, ilim ise sözü edilmeye değmez olmuştur. Bazı
kimseler, hurafeleri ve dinin yasakladığı şeyleri, Allah’a yaklaşmanın en yüce
yollarından sayıyorlar. İlmi zayıf bazı kimseler, insanları ibadet kılığına
büründürülmüş yaygın bidatlere teşvik ediyorlar. Hatta bunların bir kısmı iyiyi
kötüden ayırmadan, zayıf ve uydurulmuş sözlerden meydana gelen kitaplar bile
yazmaktadır. İşin aslını bilme imkânı olmayan halk ise ya menfaati, ya da
işlerine öyle geldiği için bu eserlere iltifat etmektedir. Bu durum, insanların
kendisinden gafil bulunduğu büyük bir musibettir!”
19- Hasan-ı Basri'den
(rahimehullâh) rivayet edilen bir hadisi şerifte Allah Resülü (sallallâhu
aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi her hatanın başıdır."
(Tarikat-i Muhammediyye)
20-
Dünyalık ele geçirmek
için dini vermemeli gerekirse müdârâ etmeli dini ve dünyayı korumak için
dünyalık vermeli idare etmeli.
21-
Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin diğer ümmetlerden
üstünlüğü, emr-i mâruf ve nehy-i münker etmek sebebiyledir. Emr-i mâruf ve
nehy-i münker edenlere Allahü Teâlâ yüksek dereceler verecektir. Bir şehirde
fısk âşikâre olsa, Allahü Teâlâ o şehirde bulunanların hepsine musîbet
gönderir. Çocuklarına ve hayvanlarına da musibet gelir. El ile nehy-i münker
etmek devlet reislerinindir. Dil ile nehyetmek âlimlerin vazifesidir. Kalb ile
nehyetmek diğer mü'minlerindir demişlerdir. (Emri ma'ruf, nehy-i münker demek
iyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek demektir.) (Birgivî Vasiyetnâmesi)
22- Rasûlullah (sallallâhu aleyhi
ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Öfke imanı ifsat eder." (Tarikat-i
Muhammediyye)
23- Nice nice okuyucular vardır ki
Kuran-ı Kerim onlara lanet eder. (Avamil)
24- Asâkirin Enes bin Mâlikten
Radiyallahü Anh bildirdiği hadîs-i şerîfte: “Bir kimse Allah rızası için bir
mü'minin işini görse, dünyanın ömrü kadar, ki yedi bin yıldır gündüz oruç
tutmuş ve gece kılmış kadar sevab verir!” buyuruldu. (Birgivi Vasiyetnamesi -
Kadızade Şerhi)
25- Îmâmı Hasan Hazretleri buyurdu
ki, bir kimse kabristana gitse ve: “Ey çürümüş cesetlerin ve dökülmüş
kemiklerin rabbi! O cesedlerin ve kemiklerin sâhibleri dünyadan çıktıkları
zaman, sana imân getirmişlerdi. Onlara senin tarafından rahmet ver. Benden de selâm
eyle!” dese, oradaki ölülerin sayısı kadar, defterine sevab yazılır. (Birgivi
Vasiyetnamesi - Kadızade Şerhi)
26- Ehl-i Sünnet îtikadında, Allahü
Teâlânın zâti ve sıfatları diğer zât ve sıfatlardan tamamen ayrı ve başkadır.
Asla bir şeye Varlıkların den münezzehdir. (Gökte ve yerde değildir, mekândan
münezzehdir.) Çünkü, mekân [yer] cismin bulunduğu mevhuma denir. Allahü Teâlâ
cisim ve cismanî olmaktan beri'dir. Mekân ve zaman onun şânına muhâldir. Cismin
özelliklerinden münezzehdir. (Birgivi Vasiyetnamesi - Kadızade Şerhi)
27- Velî şu kimseye denir ki,
Allahü Teâlâya ve sıfatlarına âit mârifetleri bilen, ehl-i sünnet îtikadını
iyice öğrenip kabûl eden, dâima tâat ve ibâdetle olup, günahlardan sakınan ve
hattâ mübahlardan lezzet alma, onları isteme ile bile meşgul olmıyan kimsedir.
(Birgivi Vasiyetnamesi - Kadızade Şerhi)
28- (Ağaçların) kendilerini,
çiçeklerini ve yemişlerini (ve yaprakların sayısını, bütün buğday, arpa diğer
tanelerin) yağmurların ve denizlerin herbir damlasını (ve kamların sayısını
bilir). Yerlerde ve göklerde olanların hepsini zerre zerre latom atom] bilir.
(Asla bilmediği şey yoktur). Yokları yok iken yok bilir, varları var iken
bilir. Kendi zâtını bilir. Eskiden (geçmişleri) hangi şey olursa olsun (ve)
şimdiki zamandan sonra (gelecekleri) her ne olursa olsun (bilir). (İnsanın)
melek, cin ve diğer canlıların (gönlüne geleni) düşüncelerini, mülâhazalarını,
kasıtlarını [niyyetlerini] (ve dili ile söylediğini) seslerini ve (içini)
damarlarını ve içinden akan kanlarını ve diğer şeylerini, (dışını) gövdesinde
olan kıllarını, organlarını, elbiselerini (bilir). Şimdiki halde (bulunanları
ve bulunmıyanları [yâni gaybları] bilir. Gâibleri ancak o bilir). (Birgivi
Vasiyetnamesi - Kadızade Şerhi)
29- Îmâmı Hasan Hazretleri buyurdu
ki, bir kimse kabristana gitse ve: “Ey çürümüş cesedlerin ve dökülmüş
kemiklerin rabbi! O cesedlerin ve kemiklerin sâhibleri dünyadan çıktıkları
zaman, sana imân getirmişlerdi. Onlara senin tarafından rahmet ver. Benden de selâm
eyle!” dese, oradaki ölülerin sayısı kadar, defterine sevab yazılır. (Birgivî
Vasiyetnâmesi)
30- Ehl-i sünnet ve cemaat mezhebi
hakdır, doğrudur demelidir. Bundan başka akaidde olan mezheblerin hepsi
bâtıldır, bozuktur. Böyle hükmetmek bütün âkıl ve bâlig olanlara farzdır. Zira
hadis-i şerifte: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırkadan başkası
cehennemliktir.!” O hangi fırkadır diye sorulduğundan: “Benim ve eshâbımın
yolunda olanlardır!” buyurdu. Hadîs âlimleri bu ayrılığa, îtikadda olan ayrılıktır
dediler. Ümmetten murad, ümmet-i icâbettir dediler. İtikadı eshâb-ı kirâmın
itikadına uygun olanlara Ehl-i Sünnet, Fırka-i Nâciyye, Ehl-i Hak ve Ümmet-i
Buna uymıyanlara ehl-i bid'at, fırak-ı dâlle, ehl-i bâtıl ve mülhidler denir.
(Birgivî Vasiyetnâmesi)
31- Şerhi's-sudûr kitabının, ölüm
korkutucusu bölümünde 'yazılıdır. Peygamberlerden “aleyhimüsselâm!” biri
melekü'l-mevte [yâni can alıcı meleğe] sorup, senin haber vericilerin var mıdır?
İnsanlar senin geleceğini onlarla anlasınlar, günahlardan sakınıp, ölümden
korksunlar dedi. Melekü'l-mevt dedi ki: Benim çok habercilerim vardır. Bütün
hastalıklar ve ağrılar ve ihtiyarlık benim habercilerimdir. Bir kimse bunlardan
ibret almazsa, tevbekâr olmazsa, ona geldiğim zaman, sana birbiri arkasından
haberciler gelmedi mi? Niçin uyanmadın? Ben bir haberciyim ki, benden haberci
gelmez, derim. (Birgivi Vasiyetnamesi - Kadızade Şerhi)
32- Ehline namazı emret, kendin de
ona sebat ile devam et .. Biz senden rızık istemiyoruz, seni biz
rızıklandırırız ... ( Taha sr > 132 ayt ) (Kalplerin Cilası)
33- “Rabbim benim ilmini arttır!”
de. [Taha Sûresi], 114 (Tarikat-i Muhammediyye)
34-
Müdâhene (yağcılık)
etmemelidir.
35-
Daima istiğfar
etmelidir.
Aziz okuyucularım!
Her Müslüman kardeşimizin bu
nasihatleri bilmesi ve bu nasihatlere göre amel etmesi gerekmektedir. Rabbim
bizleri bu nasihatler çerçevesinde olmayı, buradan bir ders çıkarmayı ve bundan
sonraki yaşantımızı da bunlarla amel ederek sürdürmeyi nasip ve müyesser
eylesin! (Âmîn!)
Yorumlar
Yorum Gönder