Kayıtlar

Kasım, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İncinme İncitenden

  İncinme İncitenden   Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme Esir-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme Tarîk-i ışkda bi-çâreyi hicrânı incitme Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmân’ı incitme   Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme   Elin çek meyl-i dünyâdan eğer âşık isen yâre Muhabbet câmını nûş et asıl Mansur gibi dâre Misâfirsin felek bağında bendin salma efkâre Düşersin bir belâya sabır kıl Mevlâ verir çâre   Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zi-şânı incitme   Bulaşma çark-ı dünyâya vücûdun pâk-tâhirken Güvenme mâl ü mülk ü mansıbın efnâsı zâhirken Nic’ oldu mâli Karun’un felek bağında vâfirken Nedir bu sendeki etvâr-ı dert gönlün misafirken   Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme Günahkâr olma Fahr-i Âlem-i zî-şânı incitme   Hasislikden elin çek sen cömerd ol kân-ı ihsân ol Konuşma câhil-i nâd...

Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…

Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…   Dünya sevgisi Müslüman’da bulunan öyle kötü bir haslettir ki, kişi onun kötülüğünü bilip, tevbe de etmez.   Hz. Enes Radiyallahü Anh peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den şu hadis-i şerifi nakletmiştir: “Dünya sevgisi bütün hataların başıdır!” (Tirmizi, Müslim)   Kaab ibnu Malik Radiyallahü Anh Hz’lerinden nakledilen bir başka hadisi şerifte ise peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:   "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Buhari, Müslim)   Demek, Müslümanların işlediği hataların hemen tamamı bu dünya sevgisinden olmaktadır. Hattâ bir büyük âlim bile olsa, eğer nazarı dünyada ise ve kalbinde dünya sevgisi varsa, ondan ancak zarar gelir. Kalbinde dünya sevgisi taşıyan birisinden asla insanlık beklenemez. O, en küçük bir dünya menfaati için en yakınını bile satar. Bu konud...

Göçtü Kervan, Kaldık Dağlar Başında

  Göçtü Kervan, Kaldık Dağlar Başında   Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın? Göçtü kervan kaldık dağlar başında. Çağrışır tellallar inanmaz mısın? Göçtü kervan, kaldık dağlar başında…   Emir Hac göçeli hayli zamandır, Muhammed cümleye dindir, imandır. Delilsiz gidilmez, yollar yamandır, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında…   Bülbül olup dost bağında öte gör, İyi amellerle yükün tuta gör, Efendimin kervanına yete gör, Göçtü kervan kaldık dağlar başında…   Yunus sen bu dünyaya niye geldin? Gece gündüz Hakk'ı zikretsin dilin. Enbiyaya uğramaz ise yolun, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında…   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Benim Hak'tan Özge Sevdiğim mi var?

Benim Hak'tan Özge Sevdiğim mi var?   Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeğe elde fermanım mı var? Azrail gelmiş de can talep eder Benim can vermeğe dermanım mı var?   Dirilirler, dirilirler gelirler Huzur-ı mahşerde divan dururlar Harami var, diye korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var?   Er isen erliğin meydana getir Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim yük götürür dermanım mı var?   Karacoğlan der ki, ismim överler Ağı oldu yediğimiz şekerler Güzel sever diye isnat ederler Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var?   Karacaoğlan Rahmetullahi Aleyh

Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (Rahmetullahi Teâlâ Aleyh) hazretlerinin Besmele’ye Hürmeti

  Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (Rahmetullahi Teâlâ Aleyh) hazretlerinin Besmele’ye Hürmeti   Bişr-i Hâfî adında, bir büyük velî vardı, Gençlik senelerinde, günah işler yapardı.   Bir gün sarhoş bir halde, sallanarak giderken, Yerde çamur içinde, bir kâğıt gördü birden.   Besmele-i şerîfe, olduğunu anladı, Ve içi sızlayarak, eğilip onu aldı.   Öptü ve tâzim ile, giderdi çamurunu, Güzel koku sürerek, yükseğe astı onu.   O gece rüyâ gördü, bir âlim, yattığında, Ona şöyle denildi, Bişr-i Hâfî hakkında:   “Git, Bişr´e haber ver ki, dün yaptığı bir işten, Dolayı memnun olup, râzı oldum Bişr´den.   İsmimi yerden alıp, nasıl temizlediyse, Onu, günah işlerden, temizlerim ben ise.   Nasıl benim ismimi, büyük tuttuysa o kul, Ben dahî o kulumu, tutarım öyle makbul.”   Uyandı sabahleyin, rüyâ gören o âlim, Merak edip dedi ki; “Bu kişi acabâ kim ”   Hemen çıkıp aradı, onu o mahallede, ...

Zünnûn-i Mısrî Kuddise Sirrûh Hazretlerinden Nasihatler

  Zünnûn-i Mısrî Kuddise Sirrûh Hazretlerinden Nasihatler   01- Zünnûn-i Mısrî Kuddise Sirrûh Hazretleri’ne ; “Kul hangi sebeple Cennet’e girer?” diye sorulunca; “Beş şeyle: ·        Eğrilik bulunmayan bir doğruluk, ·        Gevşeklik bulunmayan bir gayret, ·        Gizli aşikâr Allah’ü Teâlâ’’yı anmak, ·        Ahirete yol hazırlığı yapıp, ölüme hazırlanarak, ·        Ölümü beklemek, ·        Hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmek.” Buyurdu. 02- “Allah korkusunun alâmeti nedir?” denilince; “Bu korkunun diğer bütün korkulardan kişiyi emin kılmasıdır.” cevabını verdi. 03- “Kulun, ihlâs sâhibi kimselerden olduğu nasıl belli olur?” diye sorduklarında; “Kendisini tam mâniasıyla ibadete verip, insanların nazarında mertebe ve itibarının silinmesini severek kabul ettiği zaman...

Najla Tammy Kepler İle Hakikat Yolculuğu Üzerine...

Resim
Najla Tammy Kepler İle Hakikat Yolculuğu Üzerine...             Söyleşi: Mahir Kılınç   1971’de, ABD’nin Teksas eyaletinde dindar Hristiyan bir ailenin ilk çocuğu olarak dünya ya geldi. Üniversitede okurken bir Türk öğrencinin ona Allah’ı ve İslâm’ı anlatması ve 40 Hadis kitabını hediye etmesinden sonra İslâmiyet’i araştırmaya başladı. Kitap onun hayatını değiştirdi ve Müslüman oldu.   1994 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Türkçe öğrenmeye çaba gösteren yazar, 2005’te Türkiye’ye yerleşmeye karar verdi. “The Natural Path” ismiyle bir radyo programı yaptı. Teksas’ta yayımlanan Living İslâm 3: Life Story Of Prophet Muhammed isimli ders kitabına yazar olarak katkıda bulundu. Huzura Doğru Beş Büyük Adım isimli kitabın bir kısmını yazdı. 2005’ten beri İstanbul’da yaşayan yazar, Müslüman olduktan sonra büyük ilgi duyduğu Arapçayı öğrenmek için çalışmalarını sürdürüyor. 2016’da Kepler’in kendi hidayet öyküsünü anlatan Teksas’tan Ha...

O Her Şeye Yeter!

O Her Şeye Yeter!   Sen yeter ki: “Allah Celle Celâlüh” de; açar bahçede güller! Sen yeter ki: “Rahman Celle Celâlüh” de, öter bahçede bülbüller. Sen yeter ki: “Gaffar Celle Celâlüh” de, koşar yardımına melekler. Sen yeter ki: “Rahim Celle Celâlüh” de, aydınlanır her yer. Sen yeter ki: ”Malik Celle Celâlüh” de, gider dertler sıkıntılar. Sen yeter ki: “Kuddüs Celle Celâlüh” de, biter ızdıraplar. Sen yeter ki: “Aziz Celle Celâlüh” de, gider dilde kötü sözler. Sen yeter ki: “Cabbar Celle Celâlüh” de, kalmaz kalpte vesveseler. Sen yeter ki: “Mevlâ Celle Celâlüh” de, huzura erer gönüller. Sen yeter ki: “Rabbim Celle Celâlüh” de! O her şeye yeter...

Bir Anlık Gaflet için 30 Yıl Ağladı

Bir Anlık Gaflet için 30 Yıl Ağladı   Büyük tasavvuf âlimlerinden ve vefat ettikten sonra da yeryüzünde tasarrufu devam eden dört büyük evliyaullahtan birisi olan Ma’ruf-u Kerhî Kuddise Sirrûh bir bayram arifesi camiye giderken cami avlusunda oynayan çocukları görür. İçlerinden bir küçük kız mahzun bakışlarla diğer oynayan çocuklara bakmaktadır. Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerinin dikkatini çeker:   “- Kızım niye sen de arkadaşların gibi oynamıyorsun” der. Küçük kız ağlamaklı bir sesle:   “- Ben oynarsam elbiselerim kirlenir, yıkayacak ne annem, yeni elbise alacak ne de babam var.” Maruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretleri küçük kızın elinden tutup o zamanın zengin tüccarlarından Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh’a götürür. Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerini görünce hemen ayağa kalkar.   “- Buyurun efendim ne emriniz varsa yerine getirmeye hazırım” der. Ma’ruf-i Kerhi Kuddise Sirrûh hazretleri, ona küçük k...