Bir Anlık Gaflet için 30 Yıl Ağladı

Bir Anlık Gaflet için 30 Yıl Ağladı

 

Büyük tasavvuf âlimlerinden ve vefat ettikten sonra da yeryüzünde tasarrufu devam eden dört büyük evliyaullahtan birisi olan Ma’ruf-u Kerhî Kuddise Sirrûh bir bayram arifesi camiye giderken cami avlusunda oynayan çocukları görür. İçlerinden bir küçük kız mahzun bakışlarla diğer oynayan çocuklara bakmaktadır.

Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerinin dikkatini çeker:

 “- Kızım niye sen de arkadaşların gibi oynamıyorsun” der.

Küçük kız ağlamaklı bir sesle:

 “- Ben oynarsam elbiselerim kirlenir, yıkayacak ne annem, yeni elbise alacak ne de babam var.”

Maruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretleri küçük kızın elinden tutup o zamanın zengin tüccarlarından Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh’a götürür.

Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerini görünce hemen ayağa kalkar.

 “- Buyurun efendim ne emriniz varsa yerine getirmeye hazırım” der.

Ma’ruf-i Kerhi Kuddise Sirrûh hazretleri, ona küçük kızı göstererek;

 “- Ya Sırrı bu kız yetimdir; yarın bayram, giyecek yeni bir elbisesi yok. Ona bir elbise dikebilir misin?” der.

Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh:

 “- Baş üstüne efendim.” der ve en güzel kumaştan küçük yetim kıza bir elbise dikmeye başlar.

Bayram sabahı Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretleri kızı alıp Sırrı’nın dükkânına gider.

Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh onları kapıda karşılar.

“- Buyurun efendim elbise hazır!” der.

Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretleri bu harakete çok sevinir ve ellerini açıp:

 “- Ya Rabbi Bu kulunun kalbinden dünya sevgisini çıkar!” diye dua eder.

Maruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh daha oradan ayrılmadan Sırr-ı Sekati’de bir garip haller olur. Aradan çok kısa bir zaman geçmeden;

Sırr-ı Sekati Kuddise Sirrûh sanki bir ruya’dan uyanır gibi kendi kendine düşünür:

 “- Benim bu kadar malım, mülküm var hâlâ terzilik yapıyorum. Vallahi, yemin olsun bütün malımı muhtaç olan fakirlere dağıtacağım.” diyerek bütün malını fakirlere dağıtır.

Hemen Tevbe-i nasuh ederek büyük mutasavvuf âlimi olan Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerine talebe olur. Aradan uzun seneler geçer Ma’ruf-u Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerinin vefatından sonra onun yerine geçer. Zamanla talebeleri çoğalır etrafa yayılır.

Sırrı-yı Sekati hazretleri Kuddise Sirrûh nin Talebeleri onu hep ağlarken görürler.

Ona çok yakın bir talebesi sorar:

 “- Efendim! Biz bu kadar sene senin yanındayız, seni hep ağlarken görüyoruz bunun sebebi hikmetini bize söyliyebilir misiniz?” diye sorar.

Talebelerinin ısrarlarına cevaben:

 “- Ben bir gün ‘Elhamdülillah’ dedim. Keşke bu ‘Elhamdülillah’ kelimesini söylemeseydim diye tam otuz yıldır ağlıyorum Allah’tan Celle Celâlüh beni affetmesi için dua ediyorum!” dedi.

Talebeleri daha çok hayret etti.

 “- Efendim ‘Elhamdülillah‘ kelimesi Allah Celle Celâlüh’ü zikir etmektir bunda bir şey yoktur ki…” dediler.

Sırrı-yı Sekati Kuddise Sirrûh hazretleri şöyle anlatmaya başladı:

 “- Ben Maruf-i Kerhi Kuddise Sirrûh hazretlerinin talebesi olmadan evvel çok zengindim. Yaz aylarından bir gün öğleleyin Evde istirahat ediyordum.

Kapımı çalan bir kişi:

 “- Ya Sırrı pasajda yangın çıkmış, yangın dükkânlarına doğru gidiyor.” dedi.

Ben de alelacele evden çıktım. Dükkânlarımın akibetini öğrenmek için acele ediyordum.

Yolda bana rastlayan bir başka kişi:

 “- Ya Sırrı, bütün dükkânlar yandı, yangın tam senin pasajına gelince söndü.” dedi.

Ben de o zaman gayri ihtiyari ‘Elhamdülillah’ dedim.

Şimdi ise o mübarek zat olan Ma’ruf-i Kerhi’nin Kuddise Sirrûh talebesi olduğumdan günden beri düşünüyorum ve kendi nefsime diyorum ki; benim dükkânlarım yanmadığı için Allah Celle Celâlüh’a hamd ederek ‘Elhamdülillah’ dedim. Demek ki o zaman kendimi tek düşünerek müslüman kardeşlerimin zararını düşünemedim” diye tekrar ağlamaya başladı.

Talebeleri de onunla beraber ağlamaya başladılar.

Ve şöyle dediler:

 “- Allah’ı zikir maksadıyla bir kelimeyi manasını düşünmeden söylemiş ve 30 yıldır ağladığı halde hâlâ unutamamış. Bu kadar günahlardan sonra, bizim halimiz ne olacak?”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis