Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (Rahmetullahi Teâlâ Aleyh) hazretlerinin Besmele’ye Hürmeti
Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (Rahmetullahi Teâlâ Aleyh) hazretlerinin
Besmele’ye
Hürmeti
Bişr-i Hâfî
adında, bir büyük velî vardı,
Gençlik
senelerinde, günah işler yapardı.
Bir gün
sarhoş bir halde, sallanarak giderken,
Yerde çamur
içinde, bir kâğıt gördü birden.
Besmele-i
şerîfe, olduğunu anladı,
Ve içi
sızlayarak, eğilip onu aldı.
Öptü ve
tâzim ile, giderdi çamurunu,
Güzel koku
sürerek, yükseğe astı onu.
O gece rüyâ
gördü, bir âlim, yattığında,
Ona şöyle
denildi, Bişr-i Hâfî hakkında:
“Git, Bişr´e
haber ver ki, dün yaptığı bir işten,
Dolayı
memnun olup, râzı oldum Bişr´den.
İsmimi
yerden alıp, nasıl temizlediyse,
Onu, günah
işlerden, temizlerim ben ise.
Nasıl benim
ismimi, büyük tuttuysa o kul,
Ben dahî o
kulumu, tutarım öyle makbul.”
Uyandı
sabahleyin, rüyâ gören o âlim,
Merak edip
dedi ki; “Bu kişi acabâ kim ”
Hemen çıkıp
aradı, onu o mahallede,
Nihâyet
buldu onu, köhne bir meyhânede.
Çağırttırıp
dedi ki; “Sana bir haberim var.”
Bişr dedi
ki: “Acabâ, bana kim haber yollar ”
“Allahü
teâlâdan, haberim var” deyince,
Ağlamaya
başladı, o bunu öğrenince.
Dedi ki:
“Yoksa bana, kızıyor mu Rabbimiz
Bana
güceniyor mu, ne olur, söyleyiniz ”
O âlimin
gördüğü, rüyâyı dinleyince,
Dönüp
ahbaplarına, vedâ etti hemence,
Dedi: “Ey
arkadaşlar, biz şu anda çağrıldık,
Beni bu
meyhânede, göremezsiniz artık.”
O âlimin
yanında, “tövbe etti” böylece,
Büyük bir
velî olup, edindi çok derece.
O buyurur:
Bağdat´ta, gördüm ben birisini,
Askerler
kırbaç ile, döverdi kendisini.
Dikkat
ettim, bin kırbaç, vurdular kendisine,
Ve lâkin o
sesini, çıkarmadı hiç yine.
Baktım o
zavallıyı, o kadar çok dövdüler,
Sonra onu
bağlayıp, hapise götürdüler.
Bu hâli
merak edip, gittim onun yanına,
Niçin
dövdüklerini, gizlice sordum ona.
Dedi ki:
“Ben bir kıza, âşık oldum iyice,
Onu sevdiğim
için, dayak yedim bir nice.”
Dedim ki:
“Bu kadar çok, dövdü de onlar seni,
Ne için bir
kerrecik, çıkarmadın sesini ”
Dedi ki: “O
an bana, bakıyordu sevdiğim,
O bakarken,
sesimi, çıkarabilir miydim ”
Dedim ki:
“Hak teâlâ seni hep görmektedir,
Hattâ senin
kalbinden, geçeni bilmektedir.
Rabbinin
seni her an, gördüğünü bilseydin,
Acep nice
olurdu o zaman hâlin senin ”
O bunu
öğrenince, sararıp yere düştü,
Baktım Hak
teâlânın, korkusundan ölmüştü.
Yorumlar
Yorum Gönder