40 Hadis-i Şerif 62 (Dua İle İlgili) 1
40 Hadis-i Şerif 62 (Dua İle İlgili) 1
002- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını (dünyada) almış
olur.” (Kütübü sitte hadis no: 1789)
003- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin,
hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua
etmeyin. Ola ki, Allah`ın duaları kabul ettiği saate rastgelir de, istediğiniz
kabul ediliverir.” (Kütübü sitte hadis no: 1783)
004- Bir kadın: “Ey Allah`ın Resulü, bana ve kocama dua
ediver!” diye ricada bulunmuştu. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem
efendimiz: “Allah sana da, kocana da rahmet etsin!” diye dua buyurdu. (Kütübü
sitte hadis no: 1787)
005- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Allahu Teala Hazretleri`nin fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden
istenmesini sever, ibadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir.”
İbnu Mes`ud – (Kütübü sitte hadis no: 1786
006- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Allah Teala Hazretleri kendisinden istemeyene gadap eder.” (Kütübü sitte hadis
no: 1785)
007- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı
bağına varıncaya kadar istesin.” Enes – (Kütübü sitte hadis no: 1784)
008- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü`min yoktur ki melek de: “Bir misli de
sana olsun” demesin.” (Ebu Davud`un rivayetinde şu ziyade vardır: “Melekler:
“Amin, bir misli de sana olsun!” derler.”) (Kütübü sitte hadis no: 1788)
009- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem dua eden bir
adamın, dua sırasında Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem`e salat ve selam
okumadığını görmüştü. Hemen: “Bu kimse acele etti” buyurdu. Sonra adamı
çağırıp: “Biriniz dua ederken, Allahu Teala`ya hamd-u send ederek başlasın,
sonra Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem`e salat okusun, sonra da
diledigini istesin” buyurdu. (Kütübü sitte hadis no: 1772)
010- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Dua sema ile arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allah`a yükselmez.
[Beni hayvana binen yolcunun maşrabası yerine tutmayın. Bana, duanızın başında,
ortasında ve sonunda salat okuyun.]” (Tirmizi, bunu Hz. Ömer (ra)`e mevkuf
olarak rivayet etmiştir. Rezin ise merfu olarak rivayet etmiştir.) (Kütübü
sitte hadis no: 1773)
011- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, Hz. Ebu Bekir,
Hz, Ömer (ra) beraber otururlarken ben namaz kılıyordum. (Namazı bitirip)
oturunca, Allah`a sena ile zikretmeye başladım ve arkasından Resulullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem`a salat okuyarak devam ettim. Sonra kendim için duada bulundum.
(Bu tarzımı beğenmiş olacak ki) Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“İşte! İstediğin veriliyor, işte! İstediğin veriliyor.” dedi. (Kütübü sitte
hadis no: 1774)
012- Ebu Züheyr en-Nümeyri (ra)`den naklen anlatıyor: “Bir
gece Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ile beraber çıktık. Derken bir adama
rastlatdık. Sual (ve Allah`tan talep) hususunda çok ısrarlı idi. Resulullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem onu dinlemek üzere durakladı. Ve: “Eğer (duayı) sonlandırırsa
vacib oldu!” buyurdu. Kendisine: “Ne ile sonlandırırsa ey Allah`ın Resulü!”
denildi. “Amin ile” dedi, uzaklaştı. Adama: “Ey fülan! Duanı aminle tamamla ve
de gözün aydın olsun!” dedi. (Kütübü sitte hadis no: 1776)
013- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Sizden biri dua edince “Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana
rahmet et!” demesin. Bilakis, azimle (kesin bir üslubla) istesin, zira Allah
Teala Haretleri`ni kimse icbar edemez.” (Kütübü sitte hadis no: 1777)
014- Bir sefere (Hayber Seferi) çıkmıştık. Halk (yolda, bir
ara) yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber Sallallahü
Aleyhi Vesellem (müdahele ederek): “Nefislerinize karşı merhametli olun. Zira
sizler, sağır birisine hitab etmiyorsunuz, muhatabınız gaib de değil. Sizler
gören, işiten, (nerede olsanız) sizinle olan bir Zat`a, Allah`a hitab
ediyorsunuz. Dua ettiğiniz Zat, her birinize, bineğinin boynundan daha
yakındır” dedi. (Kütübü sitte hadis no: 1778)
015- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, bir kimsenin:
“Ya Rabbi, senden nimetin kemalini taleb ediyorum” dediğini işitmişti. Sordu:
“Nimetin kemali nedir?” “Bu bir duadır, onunla dua edip, onunla hayır (çok mal)
ümid ettim” dedi. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem “Sordum, zira, nimetin
kemali cennete girmektir, ateşten kurtulmaktır” dedi. Bir başkasının da şöyle
dediğini işitti: “Ey celal ve ikrab sahibi Rabbim!” hemen şunu söyledi: “Duana
icabet edilmiştir, (ne arzu ediyorsan) durma iste.” Derken, bir başkasının: “Ya
Rabbi senden sabır istiyorum!” dediğini işitmişti, ona da: “Allah`tan bela
istedin, afiyet de iste!” dedi. (Kütübü sitte hadis no: 1779)
016- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Öyle bir devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helalden mi, haramdan mı
oduğuna hiç aldırmayacak.” [Rezin şu ziyadede bulunmuştur: “Böylelerinin hiç
bir duası kabul edilmez.”] (Kütübi sitte hadis no: 5166)
017- “Yâ Resûlallah, hangi dua daha çok kabule şayandır?”
diye soruldu. Efendimiz, “Gece yarısından sonra ve farz namazların arkasından
yapılan dualar.” diye cevap verdi. (Tirmizî, Deavât, 79)
018- Ebû Hüreyre’den Radiyallahü Anh rivayet edildiğine
göre, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem cuma gününden bahsederek şöyle
buyurmuştur: “Onda öyle bir an vardır ki şayet bir Müslüman namaz kılarken o
âna rastlar da Allah’tan bir şey isterse Allah, ona dilediğini mutlaka verir.”
(Müslim, Cum’a, 13)
019- Amr b. Şuayb’ın Radiyallahü Anh, babası aracılığıyla
dedesinden rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem
şöyle buyurmuştur: “Duaların en hayırlısı arefe günü yapılan duadır.” (Tirmizî,
Deavât, 122)
020- Hz. Ömer’den Radiyallahü Anh rivayet ediliyor: Bir gün
umreye gitmek için Peygamber’den izin istedim. Resûlullah da bana izin verdi ve
şöyle dedi: “Kardeşim! Duana bizi de ortak et, bizi unutma.” (İbn Mâce,
Menâsik, 5)
021- Ebû Hüreyre’den Radiyallahü Anh rivayet edildiğine
göre, Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
022- “Allah Teâlâ
katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.” (Tirmizî, Deavât, 1; İbn Mâce,
Dua, 1)
023- Enes b. Mâlik’in Radiyallahü Anh naklettiğine göre Hz.
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “Dua ibadetin özüdür.”
(Tirmizî, Deavât, 1)
024- Nu’mân b. Beşîr’den Radiyallahü Anh rivayet ediliyor: Peygamber,
“Dua ibadetin ta kendisidir.” buyurdu ve sonra şu âyeti okudu: “Rabbiniz şöyle
buyurdu: Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine
yediremeyenler aşağılanmış hâlde cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60;
Tirmizî, Deavât, 1; Ebû Dâvûd, Vitr, 23)
025- İbn Ömer’den Radiyallahü Anh rivayet edildiğine göre,
Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “Sizden her kime dua
kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmıştır. Allah’tan istenilen şeyler
arasında O’na en sevimli geleni, afiyettir.” Resûlullah konuşmasına şöyle devam
etmiştir: “Dua, başa gelen ve henüz gelmeyen belaya karşı fayda sağlar. Öyleyse
ey Allah’ın kulları, duaya sarılın!” (Tirmizî, Deavât, 101)
026- Ebû Hüreyre’den Radiyallahü Anh rivayet edildiğine
göre, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
027- “Sizden
biriniz, ‘Dua ettim de duam karşılık görmedi.’ deyip acele etmediği müddetçe
duası karşılık bulur.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 23; Müslim, Zikir, 91)
028- Ebû Hüreyre’den Radiyallahü Anh rivayet edildiğine
göre, Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “Allah’a, kabul
edileceğine gerçekten inanarak dua edin. Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve
umursamaz bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez.” (Tirmizî, Deavât, 65)
029- Enes b. Mâlik Radiyallahü Anh şöyle demiştir: “Peygamber
kurrâ denilen bir birliği (dini anlatmaları için Necd’e) göndermiş ve onlar
(Maûne Kuyusu başında pusuya düşürülüp) öldürülmüşlerdi. Ben Peygamber’in
onların öldürülmelerine üzüldüğü kadar hiçbir şeye üzüldüğünü görmedim. (O
kadar ki) bir ay sabah namazında kıyamda kunut okudu...” (Buhârî, Deavât, 58)
030- Ali b. Ebû Tâlib’den Radiyallahü Anh nakledildiğine
göre, Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem vitir namazının sonunda şöyle
dua ederdi: “Allah’ım! Gazabından rızana sığınırım, cezalandırmandan affına
sığınırım. Senden (gelecek her türlü azaptan) Sana sığınırım. Seni lâyıkıyla
övmeyi beceremem. Sen, kendini övdüğün gibisin.” (Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 51)
031- Ebû Hüreyre’den Radiyallahü Anh nakledildiğine göre,
Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bir ay yatsı namazında kunut yaptı ve
kunutunda şöyle buyurdu: “... Allah’ım! Zayıf düşürülmüş müminleri (müşriklerin
baskısından) kurtar!...” (Ebû Dâvûd, Vitr, 10)
032- Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh anlatıyor: “Ey Allah’ın
Resûlü, müşriklere beddua et!” denildi. Resûlullah ise, “Ben lânetçi olarak
gönderilmedim; bilakis ben rahmet olarak gönderildim.” buyurdu. (Müslim, Birr,
87)
033- Ali b. Ebû Tâlib"den nakledildiğine göre, Hz.
Peygamber vitir namazının sonunda şöyle dua ederdi: “Allah"ım! Gazabından
rızana sığınırım, cezalandırmandan affına sığınırım. Senden (gelecek her türlü
azaptan) Sana sığınırım. Seni lâyıkıyla övmeyi beceremem. Sen, kendini övdüğün
gibisin.”
(Nesâî, Kıyâmü"l-leyl, 51)
034- Ebû Hüreyre anlatıyor: “Ey Allah"ın Resûlü,
müşriklere beddua et!” denildi. Resûlullah ise, “Ben lânetçi olarak
gönderilmedim; bilakis ben rahmet olarak gönderildim.” buyurdu. (M6613 Müslim,
Birr, 87)
035- Ziyâd, Mugîre’nin Radiyallahü Anh şöyle dediğini
işitmiştir:
036- “Peygamber
ayakları (ya da bacakları) şişinceye kadar (gece) namaz kılardı. Bu durum
hakkında ona bir şey söylendiğinde, ‘Şükreden bir kul olmayayım mı?’ derdi.”
(Buhârî, Teheccüd, 6)
037- Ebû Hüreyre’nin Radiyallahü Anh naklettiğine göre,
Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
038- “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.”
(Tirmizî, Birr, 35)
039- Câbir b. Abdullah Radiyallahü Anh tarafından
nakledildiğine göre, Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle
buyurmuştur:
040- “Bir kimseye
bir nimet verilir de onu (hayırla yâd ederek) dile getirirse, onun şükrünü
yerine getirmiş olur. Eğer onu (kimseye söylemeyerek) gizlerse ona nankörlük
etmiş olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 11)
Yorumlar
Yorum Gönder