Hepimiz Bir Yolcuyuz...
Hepimiz Bir Yolcuyuz...
Yahya Kemal Beyatlı, Sessiz gemi
isimli şiirinde "Artık demir almak günü gelmişse zamandan, meçhule giden
bir gemi kalkar bu limandan." diyerek, ölümden itibaren geri dönüşü
olmayan bir yolculuktan bahseder. Peki o yolculuk gerçekte ne zaman başlıyor ve
bu yolculukta gemiyi batırmadan, rotayı şaşmadan nasıl seyahat edilir?
Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem. bir hadisi şeriflerinde bizleri
ikaz ediyor.
Hepimiz bir yolcuyuz ve ruhlar âleminden
başlayarak ana rahmine inmemizle devam eden ve nihayeti olmayan bir yolculuk.
Uçakla seyahat ederken, yanınızdaki kişiye dönüp sorsanız, nereden bindiniz ve
nereye gidiyorsunuz? Şeklinde. O da size " bilmiyorum " dese
gülersiniz ve Allah selamet versin der geçersiniz.
Evet, hepimiz de bu dünyada
birer yolcuyuz. Ve bu yolculuk dünyadaki tüm yapılan yolculuklardan daha
önemli.
Ve bu öyle bir yolculuk ki,
geminin motorları da dümeni de herkesin kendi önünde. Yani rahat bir seyahat
için, bilet almak ve geri yaslanarak denizi seyretmekle biten bir yolculuk
değil.
Peki, bu yolculukta rahat bir
seyahat için, uçak misalindeki "Allah selamet versin" lik bir durum
olmaması için nasıl hareket edilmelidir? Bunun en güzel cevabını verecek olan
da elbette, denizlerin sultanı, baş kaptan efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'dir.
Ve bize nasıl seyahat edileceğini Eba Zerr Radiyallahü Anh Hazretleri vasıtası
ile kıyamete kadar gelecek olan ümmetine hitaben şöyle ifade ediyor!
يا ابآ ذرٍّ! جَدِّدِ السفينۀَ
فاِنَّ البحرَ عَمِيقٌ وخُزِ الزَّادَ كاملاً فان اسَّفرَ بعيدٌ
وخَفِّفِ الحِمْلَ فان العَقَبَۀَ
كَئۈُدٌ واَخلِصِ الْعَمَلَ فان النّاقِدَ بصيرٌ
Ya Ebâ Zer, Gemini yenile çünkü
deniz derindir. Azığını tam al, çünkü yol uzundur. Yükünü hafif tut, çünkü
geçit çok sarptır. Amelini ihlaslı yap, çünkü gözetleyici, kalbin niyetine
bakmaktadır.
(Bu Hadisi şerif İbni Hacer
Askalani Hz. lerinin münebbihat isimli eserde 4’ler babında geçmektedir.)
(Fazilet takviminde bu hadisi
şerif kısaca şu şekilde izah ediliyor.
Gemilerimizi yeni ve
bakımlı tutmalıyız:
Yani mânevi hayatımıza,
ibâdetlerimize, dikkat etmeli, mânevî canlılığımızı muhâfaza etmeliyiz.
Hadîs-i şerifle: İbâdetlerin az
da olsa devamlı olanının makbul olduğu (Efdalül a'mali edvemühe ve in galle)
bildirilmektedir. Çünkü deniz derindir: Kabir, suâl, hesap, kitap, sırat
önümüzdedir. Ayrıca Dünya hayatı türlü zorluklarla, mücadelelerle, düşmanlarla
doludur. Nefs-i emmâre bize darbe vurmak için gâfil ve zayıf anımızı kollayıp
durmaktadır.
Azığını tam al çünkü
yolculuk uzundur:
Efendimiz Sallallahü Aleyhi
Vesellem ise; Dünya ahiretin tarlasıdır (ne ekersen onu bulursun)
buyurmuşlardır. 60-70 senelik bir ömrün neticesi asırlarla bile ifâde
edilemeyen uzun zamanlarda görülecektir. Kabir hayatı, mahşer, hesap, mizan,
sırat daha Cennet ve Cehenneme sıra gelmeden geçecek uzun zamanlar, hayatlar,
hep bizleri beklemektedir. Âhiretin bir günü dünya hesabıyla bin sene gibidir.
Yükünü hafiflet, çünkü
geçit çok sarptır:
Dünya hayatında karşımıza çıkan
bazı sıkıntılar bir nevi geçittir. Ölüm geçidi en önemli geçittir. Âhiret
geçitlerinden her biri çok zordur. O halde yükümüzü hafifletmeli, hak, hukuka
dikkat etmeli ibâdet borçlarımızı bırakmamalı, günahlardan da çokça istiğfar
etmeliyiz.
Amelini ihlaslı yap,
çünkü gözetleyici olan Cenâb-ı Hak kalpteki niyetleri görmektedir:
İbâdetlerin de değeri niyet ve
İhlâsın derecesine göredir. İmam-ı Rabbani Hazretleri şöyle buyurmaktadır.
Muhakkak ki fırsat bir
ganîmettir. O halde ömrün tamamını faydasız işlerde değil bilâkis Cenab-ı
Hakkın rızasında kullanmak lazımdır.
Bu cümleden olarak
kişiye yakışan şey:
Beş vakit namazı cemiyyetle kalb
huzuru ve huşu ile cemâatle vaktin ilk evvelinde ve tadili erkâna riâyet ederek
edâ etmek. Zira tadili erkâna riâyetsiz kılınan namaz fakirlik getirir.
Kemal Ekrem Soylu /
incemeseleler.com editörü
Yorumlar
Yorum Gönder