Tevâzu İnsanı Yüceltir
Tevâzu İnsanı Yüceltir
"Ne mal iledir,
ne sal iledir, Beyim ululuk kemâl iledir."
Hiç gördünüz mü ki;
bir insan mal mülk sayesinde adam olmuş? Yâda bir insan düşünün; zaman geçerek,
yaşı ilerleyerek adam olmuş? Her iki şekilde de olmaz. Ya adam gibi adam nasıl
olunur? Adama gibi adam "Kemâl" ile olunur. Ya "Kemâl" ne
ile elde edilir derseniz, o da iman, ameli salih ile kazanılır.
İnsan kendini hiçbir
zaman yüksekte görmemeli, her zaman alçak, alçak gönüllü olunmalıdır. Bu
hususta Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyurdu:
"Kim Allah için
tevâzu ederse, Allah onu yüksek eder."
Kendini yüksek
görenler hep kaybetmiştir, bunların en başında Şeytan gelmektedir. Şeytan
kendisini büyük zannetti, alçakların alçağı oldu.
Şeytan alçakların alçağı olurken Âdem
Aleyhisselâm'da "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettin" (A'raf; 23) diyerek
en yüksek insan oldu.
Kâinatın Efendisi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mi'râc'a çıkıp, zaman ve mekânı geride bıraktığında
Cenâbı Mevlâ şöyle buyurdu:
"Ya Muhammed!
Benim misafirimsin, seni ne ile şereflendireyim?" Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bu ilâhî rahmet karşısında şu cevabı verdi:
"Ya Rabbi! Bana kulum de." Bunun içindir
ki, İsrâ sûresinde Rabbimiz Celle Celâluhu şöyle buyuruyor:
"Her türlü
noksanlıktan münezzeh olan Allah'tır ki, kulunu gece yürüttü."(İsrâ; 1)
Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem Mi'râc'da Rabbimiz'den kendisine "Kulum" diye hitap
etmesini isterdi, biz böyle bir hadise karşısında kalmış olsaydık ne isterdik?
Kim bilir belki de elimizden tut, biz zavallılarız, gibi sözler mi söylerdik.
Hiç Birşey Rastgele
Değildir
"Ey günah
işlemekte kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin." (Zümer) âyeti celilesi inince birçokları Efendimiz
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelerek İslam dinine girmek istediklerini
söylediler. Bunların içinde Hazreti Hamza Radıyallahu Anh'ı şehid eden Vahşi de
vardı. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Vahşi ile karşılaşınca ona sordu:
"Benim amcamı
sen mi öldürdün?" Vahşi Radiyallahü Anh üzgün, kırgın, mahcup bir eda ile:
"Evet"
dedi. Bunun üzerine Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz:
"Arkama
otur" buyurdu.
Efendimiz Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in Hazreti Vahşi'ye böyle davranması yanlış anlaşılmaya sebep
olmasın. İmamı Rabbânî Kuddise Sirruhu Hazretleri buyurdular ki; "Sahabe–i
Kirâm'ın Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir sohbetine iştirak etmeleri
ile elde ettikleri makamı, onların haricinde kimse ulaşamaz. Hazreti Hamza'yı
şehid eden, Hazreti Vahşi, tabiinin en hayırlısı Veysel Karânî'den daha
hayırlıdır."
Bu meselelerde çok
büyük hikmetler vardır, bu meselelere düz mantıkla bakarsak aldanırız. O büyük
insanların kusur ve kabahatlerini düşünüp araştırmayın. Hazreti Hazma
Radıyallâhu Anh şehidlerin serdârı oldu. Çok büyük makama çıktı, onun o makama
çıkmasına sebep kim oldu?
Âl–i İmran
sûresindeki şu âyet–i kerimede ne büyük haberler var:
"Eğer size (Uhud'da) bir yara isabet etti ise,
Bedir savaşında da kâfirler kavmine o kadar yara isabet etmişti. O sevinçli ve
kederli günleri insanlar arasında evirip çeviririz. Allah savaş meydanında
ihlâslı ve azimkâr müminleri diğerlerinden ayırt etmek ve sizden şehitler
edinmek içindir, Allah zalimleri sevmez." (Âl–i İmran; 140)
Hiçbir şey rast gele
meydana gelmiyor. Her işte bir hikmet, bir sebep vardır. Bizler meydana gelen
hadiselere maddî gözlükle baktığımız için, mânevî boyutunu yani gerçek boyutunu
göremiyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder