Bir Müslümanın Dilinin 5 Görevi


Bir Müslümanın Dilinin 5 Görevi

1- İlim Öğrenmeli ve Öğretmeli
İlim, insanın sahip olması gereken en değerli hazinedir. Onun için Allah Teala, sevgili Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) gönderdiği ilk ayette okumayı emretmiş, bilenlerle bilmeyenleri bir tutmamıştır.
“De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer Suresi; 9. Ayet Meali)
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de Allah Teala’nın ilim öğrenmeye başlayan kimseye Cennete giden yolu kolaylaştıracağını müjdelemiş, mescidine sırf faydalı bir şey öğrenmek veya öğretmek için gelen kimsenin Allah yolunda cihad eden kimse gibi değerli olduğunu belirtmiştir.
“Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (Müslim, Zikr 39)
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun.”
(Mâide Suresi; 67. Ayet Meali)
Şu halde mü’min, yeni ve faydalı şeyler öğrenmeli; bilgisizlikten, cehaletten vebâdan kaçar gibi uzak durmalıdır.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.” (Tirmizî, İlim 3)

2- Diline Sahip Olmalı
Dil, Cenab-ı Hakk’ın en büyük nimetlerinden biridir. Allah’ı zikretmesi, güzel söz söylemesi onun hünerlerinden sadece ikisidir. Bununla beraber sorumluluğu çok büyüktür. Zira Peygamber Efendimizin,
“Allah’ım! Dilimin şerrinden sana sığınırım.” (Ebu Davud, Vitr, 32) diye dua etmesi de bunu göstermektedir.
Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifine göre her sabah bütün organlar dile başvurur, ona bağlılıklarını bildirir ve söyleyeceği söze göre ceza göreceklerini, bu sebeple Allah’tan korkması gerektiğini hatırlatır ve şöyle derler :
“Sen doğru olursan biz de doğru oluruz; sen yoldan çıkarsan biz de sana uyarak yoldan çıkarız.” (Tirmizi, Zühd, 60)
İnsanı yüzüstü Cehenneme sürükleyen şey, dilinin ürettiği kötü sözlerdir. Bu nedenle dilimizden çıkan söze sahip olmalı, yanımızda her an bizi gözetleyen ve söylediklerimizi kaydeden bir meleğin bulunduğunu unutmamalıyız. Ayrıca hadis-i şerifte de belirtildiği gibi;
“Bir Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların güven içinde olduğu kimsedir.” (Buhari, İman, 4,5)

3- Kur'an Okumalı
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Kur’an’ın kendisini okuyanlara kıyamet gününde şefaat edeceğini bildirmiştir. Hazret-i Âişe (radıyallahu anh) validemiz, Rasûlullah aleyhissalatu vesselam’ın şöyle buyurduğunu anlatır:
“Kur’ân’ı mâhir olarak (mahrecini, tecvidini, sesini, kıraatini bilerek) okuyan, şerefli, itaatkâr elçiler olan meleklerle berâberdir. Kur’ân’ı kendisine zor geldiği halde kekeleyerek okuyan kimseye ise iki kat sevap vardır.” (Buhari, Tevhid, 52; Müslim, Müsafirin, 243)
Dünyada yapılan ibadetler ahirette artık yapılmayacak, ama Kur’an okuma zevki bundan müstesna tutulacaktır. Dünyada her fırsatta Kur’an okuyan kimseye ahirette;

“Kur’an’ı oku, dereceni yükselt!” (Ebu Davud, Vitr, 20) denecektir.
Kur’an’ı Kerim’i sürekli okumalı, üzerinde düşünüp müzakere etmeli, manasını iyice anlayıp kavramalı ve onu hayatımıza uygulamalıyız. Buhârî’de rivayet edilen bir hadis-i şerifte; Osman İbn Affan (radıyallahu anh)’dan, Rasûlullah aleyhissalatu vesselam’ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: “Aranızda en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”
İbn-i Mes’ud (radıyallahu anh)’ın bildirdiğine göre Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kur’an’ı Kerim’den bir harf okuyana bir iyilik sevabı yazılacaktır. Her iyiliğin karşılığında on sevap verilecektir. Mesela ‘Elif, Lâm, Mîm’ diyen bir kimse, bir harf değil üç harf sevabı kazanacaktır; çünkü elif bir harf, lâm bir harf, mim bir başka harftir.” (Tirmizi, Fezailü’l-Kur’an, 16)

4- Allah'ı Zikretmeli
Kur’an-ı Kerim’in bildirdiğine göre; “Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir!” (Ankebut, 45), “ebedi kurtuluşa ermenin yolu Allah’ı çok zikretmektir!” (Cum’a, 10) ve “Kalpler yalnızca Allah’ı anmakla huzura kavuşur!” (Ra’d, 28). Bu nedenle mü’minler olarak Allah’ı çok zikretmeli; sabah akşam, yüceliğine yakışmayan sıfatların Allah’ta bulunmayacağını söyleyip “SubhanAllah” diyerek O’nu tesbih etmeliyiz.
Her zaman ve her durumda; ayakta, otururken, yan yatarken bile Rabbimizi anmalıyız. Zira Allahu Teala, Kur’an’da bizi şöyle uyarmıştır:
“Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.” (A’raf Suresi, 205)
Birgün Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna bir bedevi geldi. “Ey Allah’ın Elçisi!” dedi. “İslamiyet’in emirleri pek çoğaldı. Bana, hiç ihmal etmeden yapacağım az ve öz bir şey öğret!” Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Dilin hep Allah’ı zikretsin.” buyurdu. (Tirmizi, Daavat, 4; İbn Mace, Edeb, 53)

5- Kimseye Hakaret Etmemeli
Müslüman bir birey olarak, kimseye hakaret etmemeli; kimsenin ırzına, namusuna dil uzatmamalı ve insanların iffetini lekeleyen sözlerin ve çirkin söylentilerin yayılmasına aracı olmamalıyız. Zira Rabbimiz bizi ayetlerinde şöyle uyarıyor:
“Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.” (Ahzab Suresi, 58)
“İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır.” (Nur Suresi, 23-24)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in belirttiğine göre, bir Müslümanın şerefine dil uzatmak en büyük günahlardan biridir. Başkasının ayıbını ortaya çıkarmayıp, mümkün olduğu kadar örtmeliyiz ve birbirimize haset etmeyip, kin ve nefret beslememeliyiz.
Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh: Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle buyurduğunu anlatıyor:
“Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekâbet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihânet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer Müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti-. Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun! Bir Müslümanın, kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz.” (Buhari, Nikah 45)
En iyisi, dedikoduya kulak vermemeli; yanımızda bir Müslümanın namus ve şerefine dil uzatılınca, onu savunmalıyız. Böyle asil bir davranış her Müslümanın yapması gerekendir. Müslümana yakışan, hayır söylemek veya susmaktır. Rabbimiz’in bize bahşettiği ‘dil’ nimetini O’nun istediği gibi kullanmayı ve dilin görevlerini yerine getirmeyi Allahu Teala hepimize nasip etsin. Amin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)