40 Hadis-i Şerif 14


40 Hadis-i Şerif 14

01-  İyi geçinmek aklın başıdır. (Beyheki)
İyi geçinmek aklın yarısıdır. (Deylemi)
Allahü teâlâ, farzları emrettiği gibi, müdara etmemi de emretti. (Deylemi)
02-  Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur. (İ. E. dünya)
03-  Kim, bir Müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirse, Allahü teâlâ, kıyamette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır. (Buhari)
04-  İmanı en kuvvetli olan, ahlakı en güzel ve hanımına karşı en yumuşak olandır. (Tirmizi)
05-  Söz veriyorum, tartışmayan, haklı da olsa, kimseyi incitmeyen Cennete girer. (Tirmizi)
06-  Haklı iken de, münakaşayı terk edene, Cennette bir köşk verilir. (Taberani)
Haklı da olsa, münakaşayı terk etmeyen, hakiki imana kavuşamaz. (İ. Ebiddünya)
07-  Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrum edenlere (Kendine bir şey vermeyenlere) ihsan etmek, güzel huylu olmaktır. (İ. Süyuti)
08-  İyi huyları tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim. (Hakim)
Sureti ve huyu güzel olan kimseyi Cehennem ateşi yakmaz. (Taberani)
09-  İyi huylu, iki cihan saadetine kavuşur. (Taberani)
10-  En hayırlı şey, güzel ahlaktır. (İbni Hibban)
11-  Güzel ahlaklı olmak, saadettendir. (Beyheki)
12-  Mallarınızla bütün insanlara yardım edemezsiniz, malınız kâfi gelmez. Fakat onları güler yüz ve güzel huy ile hoşnut edebilirsiniz. (Bezzar)
13-  Güzelin güzeli, güzel ahlaktır. (İbni Asakir)
14-  En iyiniz, ahlakı en güzel olanınızdır. (Buhari)
15-  Mümin güzel ahlakı ile gündüz oruç tutan, gece ibadet edenin derecesine yükselir. (Tirmizi)
16-  Kıyamette, terazide güzel ahlaktan daha ağır gelen başka şey yoktur. (Tirmizi)
17-  Allah Rasûlü Sallâllâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurur:
18-  Çıplaklıktan sakınınız! Yanınızda, sizden hiç ayrılmayan (melekler) vardır. Bunlar, sadece ihtiyaç giderirken ve kişi eşine yaklaştığında sizden ayrılırlar. Onlardan utanınız ve onlara iyi davranınız. (Tirmizî, Edeb, 42/2800)
19-  Resûlullah Efendimiz biz ümmetini îkaz sadedinde bir gün:
20-  ‒Ölüp de pişmanlık duymayacak hiçbir kimse yoktur. buyurmuşlardı. Kendisine: ‒O pişmanlık nedir yâ Resûlâllah? diye sorulduğunda Efendimiz:
‒(Ölen), muhsin (ihsan sahibi, hayır ehli, sâlih) bir kişi ise, bu hâlini daha fazla artıramamış olduğuna; şayet kötü bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek hâlini ıslah etmediğine pişman olacaktır. cevâbını vermişlerdir. (Tirmizî, Zühd, 59/2403)
21-   Kim bütün mü’minlerin affedilmesi için istiğfar ederse, Allah Teâlâ ona her bir mü’min için bir hasene yazar. (Heysemî, X, 210)
22-  Rasûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:
23-   Ümmetimin Ebdâl’i (Ricâlü’l-ğayb’ı) cennete, işledikleri amellerle giremezler. Lâkin Allah’ın rahmeti, gönülden gelen cömertlikleri, kalb temizliği ve bütün Müslümanlara karşı duydukları merhamet vesîlesiyle girerler. (Beyhakî, Şuab, XIII, 317/10394)
24-  Rasûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuşlardır:
25-  Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
26-  Eğer benim rahmetimi taleb ediyorsanız mahlûkâtıma merhamet edin! (Kıvâmü’s-Sünne, et-Terğîb ve’t-terhîb, II, 277/1581)
27-  Bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emredeydim, büyüklüğünden dolayı, kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Kadın, kocasının hakkını ödemedikçe imanın tadını tadamaz. Devenin üzerinde iken, kocası kendisini yatağa davet etse itaat etmek zorundadır., buyurmuştur. (et-Tergîb ve't-Terhib, 3/56. (Hakim’in rivayetinden naklen.)
28-   Beldelerin Allah’a en sevimli yerleri mescitlerdir. Beldelerin Allah’a en sevimsiz yerleri de çarşı ve pazarlardır. Müslim Mesacid, 288
29-  Mescidler yeryüzünde Allah’ın evleridir. Gökteki yıldızların yer ehlini aydınlattıkları gibi, onlarda gök ehlini aydınlatırlar. Heysemi, Mecmeuz-Zevaid 117
30-  Bir kimse evine gelene nasıl ikramda bulunursa, Allah’ta evine (camiye) gelene özel ikramda bulunur. Sahih-i Buhari Cilt 2, sayfa 625
31-  Kim, Allah rızâsı için bir mescit yaparsa, Allah da ona (cennette) onun benzerini (onun gibi bir köşk) yapar. Buhari, Salat 65, Müslim, Mesacid 4
32-  Cebrail (as) Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’e şöyle demiştir: Ey Muhammed, dilediğin kadar yaşa! Sonunda öleceksin! Dilediğini sev, bir gün ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, sonunda mutlaka karşılığını göreceksin. Şunu iyi bil ki mü'minin şerefi gece namaza kalkmaktır. İzzeti ise, insanlardan istememek {onlara karşı müstağni davranmak)tır.
(Hâkim, Müstedrek, 4/360; Taberânî, Mu’cemu’l-Evsad, 4/306; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 2/252)
33-  Rasul-i Ekrem (s.a.v) kalbi şu şekilde vasıflandırmıştır: Kalp, rüzgârın boşlukta döndürüp durduğu bir tüy gibidir. (İbn Mace 88)
34-  Fitneler kalbe işledikçe siyah bir nokta oluşur, kalp onları kabul etmediği takdirde bu sefer kalpte beyaz bir nokta meydana gelir. Müslim, Zikir, 41.
35-  Amr b. Âs'tan rivayet edilen, Âdemoğlunun kalbinden bütün (arzu) vadilerine (uzanan) yollar vardır. Allah, kalbini bütün bu yollara açmış olan kişiyi bunların hangisinde helâk ettiğini önemsemez, fakat kim Allah'a güvenirse Allah onu (arzularının) keşmekeşliğinden kurtarır. İbn Mâce, Zühd, 14
36-  Allah Resûlü bir gün Ebû Zerr'e, Zenginlik de fakirlik de kalptedir. Gönlü zengin olana dünyada karşılaştığı zorluklar zarar vermez. Kalbinde (mânevîbir) fakirlik bulunan kişiyi ise dünyadan nasiplendiği yığın yığın mal âbâd etmez. Bilakis bunlara bağlanıp pintilik etmesi nefsine zarar verir. Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, II, 154.
37-  Allah Resûlü bu şekilde kalbi gaflet ve eğlence içinde olan kişilerin duasının Allah katında kabul edilmeyeceğini haber vererek54 Tirmizî, Deavât, 65.
38-   Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol. (Câmiu’s-Sagîr, II/12, Hadis No:1201)
39-   Kendini hiç ölmeyecek zanneden kişinin çalışması gibi (dünya için) çalış, yarın öleceğini zanneden kişinin korkması gibi (günahlardan) kork. (Münavi. Feyzü’l-Kadir, II/12; Kenzü’l-Ummal, III/40, hn: 5379)
40-  Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir. (Kenzü’l-Ummal, III/238, hn: 6336)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)