Allah’ü Teâlâ Rızka Kefildir
Allah’ü Teâlâ Rızka
Kefildir
Hikmet ehli zatlar
buyuruyor ki:
Ezelde rızıkların
üzerlerine, kime ait olduğu yazılmıştır. Bir kimse Hindistan’da, Afganistan’da
veya Bağdat’ta olabilir. Allahü teâlâ bizi yaratmadan önce rızkımızı yarattı,
sonra bizi yarattı. Onun için, dünyada en ahmak insan, rızkı için endişe
duyandır; çünkü rızkın kefili Allahü teâlâdır. Peygamber efendimiz de, (Rızkın
için üzülme! Takdir edilen rızkın seni bulur) buyuruyor.
Afrika’da insanlar
açlıktan ölüyor, başka yerde kazadan, diğer bir yerde zelzeleden ölüyor.
Oradakileri öldüren kıtlık, kuraklık, buradakileri öldüren kaza, deprem ve
benzerleri, birer sebeptir. Gerçek olan odur ki, rızkı biten ölür. Kimse
kimsenin rızkını yiyemez, hiç kimse de rızkını bitirmeden ölmez.
İsmail Fakirullah
hazretleri, çocuk yaşta bir talebesini çeşmeye, su almaya gönderir. Çocuk oraya
gider; fakat bakar ki, arkadaşları oyun oynuyor. Testiyi bırakır, başlar
onlarla koşup oynamaya. Aradan iki saat geçer, çocuk su getireceğini hatırlar,
eyvah, yandım der. Alır testiyi, gider suyu doldurur, gelir; fakat gelince
kendisinden daha büyük olan diğer arkadaşları, (Sen nasıl hocamızı bekletirsin)
diyerek onu döverler. Yapmayın, etmeyin, vurmayın derken, Fakirullah hazretleri
gürültüye gelir, ne oluyor diye sorar. Çocuklar, (Efendim, bu edepsiz tam iki
saat oyuna dalmış, suyu geç getirdi, o yüzden onu haşlıyorduk) derler. Mübarek
zat buyurur ki:
(Dokunmayın
çocuğa! Allah’ü Teâlâ ezelde herkesin rızkını ayırmış ve üzerine ismini
yazmıştır. Bu arkadaşınız çeşmeye gittiğinde, bize ait olan su daha yoldaydı, o
bizim rızkımızı bekledi. Allah’ü Teâlâ bir gaflet verdi, unutturdu. Ne zaman
bizim su çeşmeye geldi, o zaman hatırlattı. Dolayısıyla, o gittiği zaman
dolduramazdı; çünkü o rızık bize ait değildi. Hiç kimse bir başkasının rızkını
yiyemez.)
Bütün üzüntüler,
dertler, sıkıntılar, hepsi bu dünyada kalacak, ahirete gitmeyecektir; ama
sevgi, muhabbet bu dünyadan bizimle beraber ahirete gidecektir. İki zıt şey bir
arada bulunmaz, yan yana gelmez. Dünyayla ahiret birbirinin zıddıdır. Bu
yüzden, neyi tercih ettiğimize, neyi sevdiğimize çok dikkat etmeliyiz. Nasibi
olan, aklı olan, elbette ahireti tercih eder, dinimizin emir ve yasaklarına
severek uyar. Bu sevgiyle de dünyadan imanla ayrılır, ebedi Cennet nimetlerine
kavuşur.
Bu dinin esası,
gönül kırmamak ve müminlerin arasını bulmaktır. Sen haklısın, sen haksızsın
demek kolaydır; ama bu makbul değildir. Çünkü haksız olanın kalbi kırılır, adı
yalancıya, kötüye çıkar. Bir mümin, bir mümin kardeşine bunu yapamaz. Makbul
olan, haksız olana gerekirse kendi malından verip, bu iki müminin arasını
bulmaktır.
Kur’an-ı
Kerim’de okudum, Allah’ü Teâlâ’nın 90 yerde rızka kefil olduğunu gördüm. Sadece
bir yerde ise şeytanın fakirlikler korkuttuğunu gördüm. Ve insanın, Rabbinin 90
vaadini unutup şeytanın sadece bir yerdeki yalanına kandığını da gördüm.
Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh
Yorumlar
Yorum Gönder