Hayatımıza Yön Verecek 7 Ayet’i Kerime
Hayatımıza
Yön Verecek 7 Ayet’i Kerime
Kur’an-ı
Kerim, kendisinin genel anlamda insanlar, özel anlamda ise inananlar ve muttakiler
için bir “hidayet” kitabı olduğunu beyan eder. Bunun anlamı, insanın Kur’an-ı
Kerim için değil de Kur’an-ı Kerimin insanlar, inananlar ve muttakiler için bir
hidayet kitabı olduğu ve insan karşısında bir konumunun bulunduğudur.
Kur’an-ı
Kerim, kendisinin genel anlamda insanlar, özel anlamda ise inananlar ve muttakiler
için bir “hidayet” kitabı olduğunu beyan eder. Bunun anlamı, insanın Kur’an-ı
Kerim için değil de Kur’an-ı Kerim’in insanlar, inananlar ve muttakiler için bir
hidayet kitabı olduğu ve insan karşısında bir konumunun bulunduğudur.
Peygamber
Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bir ilahî vahiy
olarak inen Kur’an-ı Kerim’i, kendisini “İnsanlara yol gösterici ve doğruyu
yanlıştan ayırıcı belgeler olarak” (Bakara Sûresi, 2:185) tanımladığı gibi,
aynı manaya gelen şu tanımlamaları da yapar: “Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen
ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren Kitap’dır.” (Bakara
Sûresi, 2:2) “Ey insanlar! Rabb’inizden size bir öğüt ve kalblerde olana
şifa, inananlara doğruyu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir.” (Yûnus
Sûresi, 10:57) Bunun içindir ki Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’i, namaz ve
niyazlarının yanı sıra, burada gündeme getirilen temel ilkelere göre
hayatlarını düzenlemek için okumak durumundadırlar.
Bu
ayetlerde ifade edilen doğruyu yanlıştan ayırıcı (Furkan) ve Allah’a karşı
gelmekten sakınanlara (Muttakiler) yol gösterici olma özelliği, Müslüman’ın
günlük hayatına yansıyor ise işte o zaman, Müslüman’ın hayatında Kur’an’ın bir
anlamı var demektir. İşte tamda burada Rabbimizin son Kitabı olan Kur’an-ı
Kerim ışığında hayatımıza yön vermek çok önemli konuma sahiptir.
“Sizi
karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O’dur.
Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.”
Hadîd
Suresi 9. Ayet Meali
1-
Her şeyi Allah rızası için yapmak
Kur’an-ı
Kerim, Müslümanın hayatının her şeyden önce Allah rızasına kavuşmak amacına
yönelik olması gerektiğini belirtir:
De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer
ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de hepsi Âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
En’am
Sûresi 162. Ayet
2-
İnsanlarla alay etmemek ve kötü düşünmemek
İnsan
topluluklar halinde yaşadığı için her zaman birbiri ile iyi geçinmek
zorundadır. Günümüzde dedi-kodu, başkalarını alaya alma, lakap takma gibi
davranışların toplumsal güveni ne kadar sarstığını açık bir şekilde görüyoruz.
İşte bu konuda Allah Kur’an-ı Kerim’de Müslümanları şöyle uyarıyor:
“Ey
iman edenler! Bir topluluk bir diğer topluluğu alaya almasın. Belki onlar
kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki
onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü)
lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe
etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.” (Hucurât Sûresi, 49:11)
3-
İyilikte ve Takvada yardımlaşma
Toplumsal
güvenin ve dayanışmanın tesis edilmesi için ise Kur’an-ı Kerim’in getirdiği
temel ilke iyilik ve “takva” üzerine yardımlaşmadır: “…İyilik ve takva
(Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık
üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası
çok şiddetlidir.” (Mâide Sûresi, 5:2) Ayetin sonunda Allah’ın cezasının
şiddetinden bahsedilmesi, iyilik ve takva üzerinde yardımlaşmanın, düşmanlıkta
ise yardımlaşmamanın bir zorunluluk olduğunu ifade eder.
4-
Akraba ve yoksulların korunması
Allah
rızasına kavuşulmasının yollarından bazıları, günümüz insanlığının derin bir
ihtiyaç duyduğu yoksulun, akrabanın gözetilmesi, Allah’ın verdiği rızıktan açık
veya gizili olarak sarf edilmesi ve kötülüğün iyilikle ortadan kaldırılması
gibi fazilet ve davranışlardan geçer. Ayetler, Allah rızasına giden yolun bu
noktalardan geçtiğine şöyle işaret ederler:
“Öyle
ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu
kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Rûm Sûresi, 30:38)
“Şüphesiz
ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç
verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir.” (Hadîd Sûresi, 57:18)
“Onlar,
Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine
verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü
iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu
vardır.” (Ra’d Sûresi, 13:22)
5-
Alış-verişte hile yapmamak
Kur’an-ı
Kerim’in getirdiği temel ilkelerden birisi alış-verişte insanların haklarına
riayet etmektir. Öyle ki, bu anlamda insanların haklarına riayet etmemenin,
yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarılmakla birlikte zikredilmesi, bugün
bütün dünyanın ve daha çok, yoksul ülkelerin yaşadığı malî bunalım döneminde
alınması gereken en önemli mesajlardan birisi değil midir? Bugünün malî krizininim
dünyada nasıl bir huzursuzluğa sebep olduğu apaşikâr iken, çözüm, şu ayetlere
icabet etmekten geçmektedir:
“Ölçtüğünüzde,
ölçüyü tas tamam yapın. İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin.
Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” (Şuarâ’ Sûresi,
26:182-183)
“Ölçüde
ve tartıda hile yapanların vay haline!” (Mutaffifîn Sûresi, 83:1)
Böylesine
bozgunculuk ve karışıklığın yaşandığı bir ortamda Müslümanların özelliği ise “Onlar,
emanetlerini yerine veren ve verdikleri sözü tutan kimselerdir”, (Me’aric
Sûresi, 70:32) ayetinin ortaya koyduğu vasıflara sahip olmaktır.
6-
Adalet
Kur’an-ı
Kerim’in anlatımları bazen çok kısa olmasına rağmen, bu anlatımlarının anlamı
oldukça geniştir. Aynı şekilde, bir cümlede birbirinden farklı gibi görünse de
farklı konuların geçmesi bu konuların birbiri ile bağlantılarına işaret eder.
Nitekim şu ayette adaletin, iyiliğin ve yakınlara yardım yapmanın beraberce
geçmesi, bütün bunların birbiri ile bağlantısına işaret ettiği gibi, hayâsızlığın
ve kötülüğün yasaklanması da, doğrudan hayâsızlığa ve kötülüğe işaret ettiği
gibi, adaletsizliğin ve iyilik yapmamanın hayâsızlık olduğu anlamına gelir:
“Şüphesiz
Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı,
fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt
veriyor.”(Nahl
Sûresi, 16:90)
7-
Hayatın asıl gayesini bilmek
Bu
hayatın asıl gayesini bilmek ve bu amaç doğrultusunda imani bir yaşam sürmek.
“Bu
dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince,
işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebut Suresi 64. Ayeti)
Ve ne
pahasına olursa olsun şu ayeti asla ve asla unutmayalım…
“Her
nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut Suresi 57. Ayeti)
“Küfrün
karanlığından, vahyin aydınlığına” doğru bir ömür geçirmek duasıyla inşallah.
(Alıntı)
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder