40 Hadis-i Şerif 6
40 Hadis-i Şerif 6
01- Abdullah İbni Mes'ud Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz
ki sizin birinizin yaratılış maddesi annesinin karnında kırk günde toplanır.
Sonra o kadar zaman donuk kan olur, sonra o kadar zaman da bir çiğnem et
parçası olur. Sonra Allah-u Te'âlâ ona bir melek gönderir ve o dört kelime ile
emrolunur ki böylece ona (ana rahmindeki görevli meleğe); amelini, rızkını,
ecelini ve şakî midir, yoksa sa'îd midir diye yaz denilir. RS: 397 (Buhari ve
Müslim)
02- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Zina eden kişi zina
ettiği sıra, mümin olduğu halde zina etmez. Hırsızlık yapan kişi hırsızlık
ettiği sıra, mümin olduğu halde hırsızlık etmez, içki içen kişi içki içtiği
sıra, mümin olduğu halde içki içmez.''(Buhari, Esribe, 1; Müslim 57).
03- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "(Akıllarına gelen
şeyleri) yapmadıkları müddetçe yahut (akıllarına gelen kötü şeyleri)
konuşmadıkları sürece, kalplerinin kendilerine verdiği vesveseleri şüphesiz ki Allah
benim hatırım için ümmetimden bağışlamıştır."
Buhârî, Itk 6, İman 15; Nesâî, Talâk 22; İbn Mâce,
Talâk 16
04- Ebû Şurayh el-Huzâ'i Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Allah’a ve
âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret
gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman
eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85,
Rikak 23; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet
50; İbni Mâce, Edeb 4
05- Ömer Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
“Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir;
herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü
(rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü’ne müteveccih
sayılır. Kim de nâil olacağı bir dünya veya nikâhlanacağı bir kadından ötürü
hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir.”
(Buhârî, Bedü’l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155; Ebu
Davud, Talak, 11)
06- Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Helâya
geldiğiniz zaman idrar veya büyük abdest yaparken önünüzü kıbleye dönmeyin,
arkanızı da kıbleye çevirmeyin, lâkin ya doğuya dönün ya da batıya
yönelin."
Buhari, Vudü 11, Salât 29; Müslim, Tahâret 59,
(264); Ebu Dâvud, Tahâret 4; Tirmizi, Tahâret 6, (8); Nesâi, Tahâret 19, 20,
21, (1, 21, 22, 23).
07- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer ümmetime
ağır gelmeyecek olsaydı, onlara her namazda misvak kullanmalarını
emrederdim."
(Buhârî, Cum'a, 8, Temennî, 9, Savm, 27; Müslim,
Tahâre, 42; Ebû Dâvud, Tahâre, 25; Tirmizî Tahâre, 18; Nesai, Tahâre, 6,
Mevâkit, 20; İbn Mâce, Tahâre, 7; Ahmed b. Hanbel, I, 80, 120, II, 245, 250,
259, 287, 399, 400, 429, 433, 460, 509, 517, 531, IV,114, 116, V, 193, 410, VI,
325, 329).
08- Ebû Sa'îd el-Hudrî Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ezanı
işittiğiniz zaman, müezzinin söylediğinin mislini söyleyin."
Buhari, Ezan 7; Muslim, Salat 10, (383); Ebu Davud,
Salat 36, (522); Nesai, Ezan 33, (2, 23); Tirmizi, Salat 154, (208); Ibnu Mace,
Ezan 4, (720).
09- Nu'mân ibni Beşîr Radiyallahü Anh anlatmıştır: Rasûlüllah
(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) bizim saflarımızı düzeltir, onları oklar gibi
oluncaya kadar tesviye ederdi. Biz öğreninceye kadar böylece devam etti, sonra
bir gün tam namaza tekbir alacakken saftan çıkmış bir adam görünce Rasûlüllah
(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurdu: “–Ey Allâh’ın kulları! Ya
saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allâh Teâlâ sizin aranıza düşmanlık, buğz ve
kalblerinize ihtilâf koyar da birbirinize yüz çevirirsiniz.” (Müslim, Salât,
128)
10- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İmam, Fatiha'yı
tamamlayıp âmin dedikten sonra siz de ."âmin" deyiniz. Kimin bu
sırada "âmin" demesi meleklerin o anda "âmin" deyişi ile
aynı ana rastlarsa geçmiş günahları affolunur. "
(Müslim, K. Salat, 72; Ebû Dâvud, Salat, 167-168;
Tirmizî, Mevâkîttü's-Salat, 116).
11- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
"İmam (rükûdan kalkarken) 'Semi'allahü limen
hamideh (Allah, Kendisine hamd edeni işitti ve bu hamdi kabul etti)' dediği
zaman siz de: 'Allahümme Rabbenâ leke'l hamd (Ey Rabbimiz olan Allah! Hamd Sana
aittir)' deyin.
Çünkü şüphesiz (o vakitte melekler de bu zikri
söylemektedirler, işte) her kimin (bu) sözü (vakit ve huzuru kalp bakımından)
meleklerin sözüne denk gelirse (aynı anda söylemesi nasip olursa) kendisi için
geçmiş günahları bağışlanır."
Buhârî, &ân 125, Bed'ü'I-halk 33; Müslim, Salât
71 (409); Ebu Dâvud, Salât 139-140 (484); Tirmizî, Salât 86 (267); Nesâî,
Tatbik 23; İbn Mâce, İkâme 18 (875); Ahmed b. Hanbel, 2/459
12- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "(Namazda) imamdan
önce (rûkû veya secdeden) başını kaldıran kimse, Allah'ın, onun başını (dünyada
veya ahirette) eşek başına çevirmesinden korkmaz mı?"
(Buhârî, Ezân 53)
13- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz
(namazın son oturuşunda) teşehhüd (tahıyyât) okuduğu zaman dört şeyden Allah'a sığınsın.
(Bunu yapmak için:) 'Ey Allah! Ben cehennem azabından, kabir azabından, hayatın
ve ölümün (karşıma çıkaracağı) fitne (ve musibet)lerinden ve Mesîh-i Deccâl'in
fitnesinin şerrinden Sana sığınırım' der."
(Buhârî, Cenâiz, 87)
14- Enes ibni Mâlik Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizin biriniz,
bir namazdan uyuya kalırsa yahut onu unutursa, hatırladığı anda onu hemen
kılsın. Çünkü Allah-u Azze ve Celle: 'Beni(m ibadetimi) hatırladığın vakit
(kılmadığın) namaz(ını) kıl.' (Tâhâ Sûresi: 14) buyuruyor."
Buhârî, Mevakîtu's-Salât 37; Müslim, Mesâcid 314,
(684); Tirmizî, Salât 131, (178); Ebü Dâvud, Salât 11, (442); Nesâî, Mevâkît
52, 53, (2, 293, 294).
15- İbni Ömer Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, o
namazı (yani ikindi namazını) kaçıran kimse, sanki ailesi ve malı
noksanlaştırılmış (veya elinden kaçırılmış) gibidir."
(Buhari, Mevakıt, 15; Müslim, Mesâcid, 20İ; Ebû
Dâvûd, Salât, 5; Nesâ'i, Mevâkit, 9; Tirmizi, Salât, 128; İbn Mâce, Salât, 6)
16- Abdullâh ibni Ömer Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Namazlarınızdan
bir kısmını (nafileleri) evlerinizde kılın, (evlerinizde hiç namaz kılmayarak)
onları kabirler edinmeyin." (Buhârî)
17- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizin hiçbiriniz
duâ ettiğinde 'Ey Allah! Dilersen beni mağfiret et, dilersen bana rahmet et.'
demesin. Lâkin kararlı bir şekilde istesin, zîra Allah'ı zorlayan hiçbir şey
olamaz (dolayısıyla O, yaptığı her şeyi iradesiyle yaptığı için O'ndan bir şey
isterken 'istersen ver' ifadesini kullanmak manasız olur)."
(Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4837)
18- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:
"Rabbimiz Tebâreke ve Te'âlâ her gece, gecenin
son üçte biri kaldığı zaman (seher vakti) en alt semâya (hareketten ve
intikalden münezzeh olarak) nüzûl eder (Allah-ü Te'âlâ'nın feyiz ve nurlarının
tecellisi iner) de: 'Bana kim duâ edecek ki, onun için (duâsına) icâbet edeyim?
Benden kim bir şey isteyecek ki ona (murâdını) vereyim? Benden kim mağfiret
talep edecek ki onun için (günahlarını) bağışlayayım?' buyurur."
(Buhari-Müslim)
19- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) bir keresinde cumâ gününden bahsetmiş
ve şöyle buyurmuştur: "Onda az bir zaman dilimi vardır ki Müslüman bir kul
namaz kılarken ona denk gelir de Allah-ü Te'âlâ'dan bir şey isterse mutlaka ona
onu verir."
(Müslim- Cuma 13)
20- Ebû Mes'ûd Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim bir gece
içerisinde (güneşin batışından sonra imsak vaktine kadar) Bakara Sûresi'nin
sonundan (Âmene'r Rasûlü ile başlayan) o iki ayeti okursa, artık o iki ayet ona
(yapacağı diğer faziletli ibadetler adına ve o gece boyunca afetlerden ve şeytan
şerlerinden emin olması için) kifâyet ederler (yeterli olurlar)."
Buhari, Fedailül-Kuran, 10, 27, 34; Megazi, 12; Müslim,
Müsafirin 255,256; Ebu Davud, Ramazan, 9; Tirmizi, Sevabü’l-Kuran, 4
21- Âişe Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur. Rasûlüllah
(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kur’ân’ı mâhir olarak (mahrecini,
tecvidini, sesini, kıraatini bilerek) okuyan, şerefli, itaatkâr elçiler olan
meleklerle berâberdir. Kur’ân’ı kendisine zor geldiği halde kekeleyerek okuyan
kimseye ise iki kat sevap vardır.”(Riyâzü’s-Sâlihîn, 991.)
22- Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah(-u Te'âlâ):
'Âdemoğlunun işlediği her amel (hayırlı iş) kendisi içindir, ancak oruç müstesna.
Zirâ şüphesiz o, (kimse tarafından görülen bir amel olmaması hasebiyle) sırf
benim içindir. Ona mukabil mükâfatı(nı) da ancak Ben veririm' buyurdu. Oruç bir
kalkandır. Herhangi biriniz oruç günü olduğu zaman artık o kimse kötü
(müstehcen) konuşmasın, (kavga gürültü edip de) bağırıp çağırmasın. Eğer bir
kimse onunla sövüşür yahut onunla dövüşürse, derhal: 'Ben oruçlu bir kimseyim'
desin (ve ona karşılık vermekten çekinsin)."
(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)
23- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kim inanarak ve
karşılığını sadece Allah’tan umarak Kadir Gecesini ihya edip ibadetle
geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.”
(Buhari, İman: 35; Tirmizî, Savm: 1)
24- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim inanarak
ve mükâfâtını yalnız Allah'tan bekleyerek Ramazan'da kaim (terâvih namazını
kılarsa), geçmiş günahları kendisi için mağfiret olunur."
(Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim)
25- Abdullâh ibni Mes'ûd Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey
gençler topluluğu! İçinizden her kimin (maddi imkân bakımından) evlenmeye gücü
yeterse hemen evlensin. Zîra gerçekten bu, görü (haramlardan) daha çok kapatıcı
ve tenâsül uzvunu (zinâdan) daha ziyâde koruyucudur. (İmkân darlığından dolayı
evlenmeye) gücü yetmeyen ise oruca devam etsin, çünkü bu onun için gerçekten
bir himâyedir."
(Buhari c. 6, s. 117; Müslim c. 4, s. 128).
26- Ukbe ibni Âmir Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz (bunca
akit çeşitleri içerisinde) kendisini yerine getirmenizi en ziyâde hak eden şart
(akit ve sözleşme), ferçleri (kadınların tenâsül uzuvlarını) kendisiyle helâl
edinmiş olduğunuz o (mehir namındaki) şeydir."
Beyhaki 15540, Şafii el-Ümm
5/223, Albani İrva 2124
27- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir kadınla
halasının, yine böyle bir kadınla teyzesinin arası (birleştirilemez; aynı
kişinin nikâhı altında) cem edilemez (aynı kişi aynı anda bunlarla
evlenemez)."
Buhârî, Nikâh 27
28- Âişe Radiyallahü Anh'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah
(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Neseb sebebiyle haram kıldıklarınızı
emme sebebiyle de haram kılın!"
Buhari, Humus 4, Sehadat 7, Nikah 20; Muslim, Rada'
2, (1444); Muvatta, Rada' 2, (2, 601, 602); Tirmizi, Rada' 1, (1147); Ebu
Davud, Nikah 7, (2055); Nesai, Nikah 49, (6, 99).
29- İbni Abbâs Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şayet onlardan
(kocalardan) birisi, hanımına (cimâ için) gelmeyi istediği zaman: “Bismillah
Allahümme Cennibneşşeytane Ve Cennibişşeytane ma razaktena” manası: “Allah’ın
adıyla. Ey Allah’ım! Bizi şeytandan, şeytanı da bizi kendisi ile
rızıklandıracağın çocuktan uzak tut!” der de onların aralarında bir çocuk
takdir olunursa, şeytan o çocuğa zarar veremez’ buyurdu.”
Buhari 294, Müslim
1434/116, Ebu Davud 2161, Nesei İşretü’n-Nisa 144 Darimi 2/145, İbni Mace 1919,
İbni Ebi Şeybe 3/401/1, İbni Sünni 608, Tayalisi 2705, Ahmed 1/216, Albânî İrva
2012
30- Abdullâh ibni Ömer Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sarhoş
eden (aklı gideren) her şey hamr (şarap)dır ve sarhoşluk veren her şey
haramdır. Her kim onu dünyada içer de ona devam ettiği ve (içki içme
günahından) tevbe etmemiş olduğu halde ölürse âhirette (cennete girse bile) onu
içemez."
(Müslim, Eşribe, 73)
31- Ebû Talha Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İçerisinde köpek
veya suret (canlı heykeli) bulunan bir eve melekler girmez."
32- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur. Rasûlüllah
(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sürü köpeği yahut av veya
ekin (köpeği) dışında her kim (evinin içinde) bir köpek tutarsa, onun
sevaplarından her gün bir kıyrat (Uhud Dağı kadar) eksilir."
33- Abdullah ibni Ömer Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Böbürlenerek
elbisesini yerde sürüyen kimsenin suratına Allah Teâlâ kıyamet gününde bakmaz.”
Buhârî, Libâs 1, 2, 5, Fezâilü’s-sahâbe 5; Müslim,
Libâs 42-48. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25-27; Tirmizî, Libâs 8-9; İbni Mâce,
Libâs 6, 9
34- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Adak, kaderden hiçbir
şeyi değiştirmez. Ancak cimri kişiden adağı sebebiyle bir mal
çıkarılır.”(Tirmizî, Nüzûr: 10)
35- İbnü Abbâs Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Hiçbir kimsenin bir
hediye verip de hediyesinden dönmesi helâl değildir. Ancak baba oğluna verdiği
şeyden geri dönebilir. Bir hediye verip de sonra geri dönen kimse; doyuncaya
kadar yiyip sonra kusan sonra da kustuğuna geri dönen köpek gibidir.”
(Buhârî, Hibe: 28; Müslim, Hibât: 2)
36- Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Rasûlüllah
(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, haramlar
apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya
helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu
durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş
olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun
etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek
durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu
da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o
sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı
bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir." [Buharî, İman 39, Büyû 2;
Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3, (3329, 3330); Tirmizî, Büyû 1,
(1205); Nesâî, Büyû 2, (7, 241).]
37- Ebû Sa'id el-Hudrî Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Ashabıma
sebbetmeyiniz, (onlar hakkında alçaltıcı sözler sarf etmeyin) sizden birisi
uhud dağı kadar altın infak etseydi ashabımdan (birinin verdiği yarım müdde
ulaşamazdı.”
(Ayrıca bk. Ebû Davud et-Tayâlisinin müsnedi, hadis
no: 21, 83, Sunen-i Ebî Davud 39. Kitab. bab 10; Sahîhut-Tirmizi Hadis no,
2165; Kenzul-Ummâl hadis no: 32469; Ashab-ı Kirâm Hakkında Müslümanların Nazih
İtikadları, s. 105-106; Şerhul-Akidetit-Tahâviye, s. 468-469;
es-Savâikul-Muhrika s. 211; Haşiyetul-Kestelli alâ Şerhil-Akâid s. 187;
Muhammed, s. 403; Tarihîhul-Hamîs, II, 97).
38- Ebû Hureyre Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "(İslâmi ilimleri
tahsil ederek fetvâ verme makamına ulaşmış) bir hâkim (bir konuda) hüküm
verdiği zaman ictihâd eder, sonra da isabet ederse onun için iki sevap vardır.
Ama hüküm verdiği zaman ictihâd eder, sonra da hata ederse onun için de bir
sevap vardır."
39- Abdullah İbni Ömer Radiyallahü Anh'dan rivayet
olunur. Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir günah
ile emrolunmadıkça, sevdiği ve sevmediği her şeyde (başındaki yöneticiyi)
dinleyip itâat etmek Müslüman kişinin üzerinde (bir vecibe)dir. Ama Bir günah
işlemekle emrolunduğu zaman dinlemek de yoktur, itâat da yoktur."
(İbn Mâce, Cihad 40)
40- Ebû Katâd Radiyallahü Anh'dan rivayet olunur.
Rasûlüllah (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sâlih rüya (güzel rüya)
Allah’tandır. Fena rüya da şeytandandır. Kim hoşuna gitmeyen bir rüya görürse,
sol tarafına üç defa üflesin ve (Eûzü Besmele çekerek) şeytandan Allah’a
sığınsın. O takdirde o rüya kendisine zarar vermez.”
(Buhârî, Ta’bîr 4; Müslim, Rü’yâ 1)
Yorumlar
Yorum Gönder