Ahlâki Erozyon: Flört
Ahlâki Erozyon: Flört
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir
yoldur.” (İsrâ, 32)
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular:
“Bir kadınla bir erkek bir yerde baş başa kaldıklarında üçüncüsü
şeytandır.” (İbn-i Hanbel, Müsned, I, 227; III, 339)
“Flört”, bize Batıdan geldi, kanser gibi bizi de sardı. Batı’da daha
önce bu beraberliklere şöyle bir bakış açısı vardı: “Evlilik öncesinde
fertlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan, olgunlaşmada bir basamak olan,
bir çeşit duygusal ilişki...
Gençlerimizin flörtle aradıkları sevgi huzur ve mutluluk, nikâh
çatısı altında en güzel şekliyle gerçekleşiyor. Hangi yollarla gerçek mutluluğa
varılacağını, Yaratan mı bilir, yoksa sınırlı görüş açısına sahip insan mı?
Sınırsız merhamet sahibi
Rabbimiz, insanın her türlü ihtiyacını bilerek fıtratına uygun bir hayat tarzı
olan dinimizi göndermiştir. Nikâh çatısı altında da muhabbet meylinin tatmini
sağlanmıştır. Bunu, Allah’ü Teâlâ’nın ölçülerinde yaşamayı hedef edinmiş ve
bunun üzerine evlilik yapan çiftlere sorduğumuzda çok net görüyoruz.
Evlilikten sonra hanım, kendisine verilmiş duygu zenginliğiyle
beyine destek olurken, erkeğin de evin huzur kaynağı olarak gördüğü hanımına
nâzenin ölçülerde kol kanat germesi de mutluluğun devamını sağlıyor. Ne kadın
üstünlük davasında, ne de erkek. Her ikisi de elmanın birer yarısı gibi
birbirini tamamladığının farkında... Bu evlilikler, aşk, muhabbet ve huzurla
beraber “cennet köşesi” oluyor. Fakat öte yandan flört vb. ilişkilerde bir süre
sonra “cehennem provası” yaşanıyor. Huzur ve mutluluğun yerini hayal kırıklığı,
kin, nefret ve düşmanlık alıyor.
(Ayşegül Zobi, Şebnem Dergisi)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Âhir: Varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da
varlığı daimi olan, demektir.
Kısa Günün Kârı
Konumuzun başındaki âyet-i kerimede “Zina etmeyin”
denilmeyip de “Zinaya yaklaşmayın” buyurulması dikkat çekicidir. Buna
göre yalnız zina değil, kişiyi zina etmeye sevk eden yollarda yasaklanmıştır.
Esasen bir kere bu yollara tevessül edildikten, yani insanı zina etmeye
zorlayan ve cinsi arzuları kabartan bir ortama girdikten sonra, artık, bu
arzuların baskısı karşısında iradenin gücü oldukça yetersiz kalır ve zinadan
korunmak son derece güçleşir. İnsanın bu psikolojik zaafını dikkate alan
Kur’an-ı Kerim, prensip olarak insanı kötülüklere sevk edici sebepleri ortadan
kaldırmayı amaçlar. Buna “sedd-i zerîa prensibi” denir.
Lügatçe
hayâsızlık: Utanmazlık, sıkılmazlık.
tevessül: 1. Başlama, girişme. 2. Allah’ü Teâlâ’ya yaklaştıracak iş
işlemek,
Yorumlar
Yorum Gönder