Velâdet (Mevlid) Kandili
Velâdet
(Mevlid) Kandili
Peygamberimiz
Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın Sallallahü Aleyhi Vesellem âlemleri
şereflendirdiği geceye “Velâdet Kandili” diğer adıyla “Mevlid Kandili”
denir.
Resûlullah
Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Rebîulevvel ayının 12’nci Pazartesi
gecesinde kâinâtı teşrîf etmişlerdir. Bu îtibarla bu ayın 12’nci gecesi hicrî
senenin ilk kandilidir.
Bu
ay içerisinde mümkün olduğu kadar salât ve selâm getirmeli; Salât-ı Nâriye,
Salât-ı Münciye ve Salât-ı Fethiye okumaya çalışmalıdır. Bu gecenin mânevî
zenginliğinden istifâde etmek için bir tesbîh namazı kılmalı, bir de Hatm-i
Enbiyâ yapmalıdır. Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir:
“Yâ
Rabbi, niyet eyledim rızâ-yı şerîfin için tesbîh namazına. Yâ Rabbi, bu gece
teşrîfleriyle âlemleri nûra gark ettiğin Habîb’in, başımızın tâcı Resûl-i Zîşân
Efendimizin hürmetine ve bu gecedeki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı
ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle.” Allâhü Ekber, diyerek namaza başlanır.
(Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
Peygamber
Efendimizin Doğumuna Sevinmek
Hâfız
Ebu’l-Hattâb ibn-i Dıhye, Tenvîr kitabında İbn-i Abbâs Hazretlerinden şöyle
naklediyor:
İbn-i
Abbâs Hazretleri bir gün evinde oturmuş bir topluluğa Peygamber Efendimizin Sallallahü
Aleyhi Vesellem doğumunda meydana gelen hâdiseleri anlatıp bununla seviniyordu.
Allâh’a hamdederek Resûlüne salât ü selâm getiriyorlardı.
Peygamber
Efendimiz yanlarına geldiğinde onlara:
“Şefâatim
sizlere helâl oldu” diye buyurdu.
Ebu’d-Derdâ
Hazretlerinden şöyle rivâyet olunmuştur: Ebu’d-Derdâ (radıyallâhü anh),
Peygamber Efendimizle birlikte Âmir el-Ensârî’nin (radıyallâhü anh) evine
uğradılar. O, kızlarına ve âilesine Peygamber Efendimizin doğumunda meydana
gelen hâdiseleri öğretiyor ve “İşte o gün bugündür, işte o gün bugündür”
diyordu.
Resûlullah
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Muhakkak Allâhü Teâlâ
rahmet kapılarını senin için açtı, meleklerin tamamı sana istiğfâr
etmektedirler. Kim senin bu yaptığın gibi yaparsa, senin gibi bu büyük
derecelere kavuşur.” (ed-Dürrü’l-Munazzam, Muhammed Mazhar en-Nakşibendî k.s.)
“...Muhakkak
Resûlullâh’ta size pek güzel bir örnek vardır.”
Resûlullah
Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), ahlâkın en güzeline sâhip idi, en
güzel amelleri işlerdi. Ümmetinin de onun sünnetine uyarak güzel ahlâk sâhibi
olması gerekir.
Cenâb-ı
Hak, peygamberlerinden her birini bir vasıf ile medhetmiş ve Peygamberimize
-meâlen-: “İşte peygamberler, Allâh'ın hidayetine eriştirdiği kimseler; sen de
onların gittiği yoldan yürü...” (En‘âm Sûresi, âyet 90)” diye emretmiştir.
Resûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de ilâhi emre uyarak bütün
peygamberlerdeki hayırlı hasletlerin tamamını işlemiş ve böylece ahlâkı en
kâmil olmuştur.
Güzel
ahlâktan her biri, en mükemmel sûrette peygamberlerden birine mahsûs idi.
Meselâ Hazret-i Nûh şükür, Hazret-i İbrahim hilim, Hazret-i Mûsâ ihlâs,
Hazret-i İsmâil va'dine sadâkat, Hazret-i Ya'kûb ve Hazret-i Eyyûb sabır,
Hazret-i Dâvûd i'tizâr (ve hatâdan derhal dönmek), Hazret-i Süleymân tevâzu,
Hazret-i Îsâ zühd sâhibi idi. Ne zaman ki Peygamber Efendimiz bu sıfatlarda
onlara tâbi oldu, tamamı onda toplandı.
Sen
de ey mü'min, o resûlün Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmetisin, Allah'tan kork ve
Resûl'ünden hayâ et, onun sünnetine uy ki azâbdan kurtulup ebedi nimete nâil
olasın, kalb-i selim sâhibinin erdiği devlete eresin. (Rûhu'l-Beyan)
İmâm
Bûsırî Hazretleri meşhûr Kasîde-i Bürde'sinde diyor ki:
“Fâka'n-nebiyyine
fi-halkın ve fi-hulukın,
Velem
yüdânûhü fi-ilmin velâ-kerami.”
(Fahr-i
Kâinât Efendimiz yaradılışında huy ve güzel hasletlerinde diğer peygamberlerden
üstündür. Onlar Fahr-i Kâinât'ın ilim ve kerem mertebesine yaklaşamadılar.)
“Ve
küllühüm min Resûlillâhi mültemisün,
Garfen
mi-ne'l-bahri ev raşfen mine'd-diyemi.”
(O
peygamberlerin hepsi Resûlullâh'ın Sallallahü Aleyhi Vesellem irfân denizinden
bir avuç su veya kerem yağmurundan bir yudum isterler.) (Âbidin Paşa, Kasîde-i
Bürde Şerhi)
(Fazilet
Takvmi)
Yorumlar
Yorum Gönder