Aşk-ı Mutlak
Aşk-ı Mutlak
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“İnsanlardan bazıları
Allah’tan başkasını Allah’a denk tanrılar edinir de onları Allah’ı sever gibi
severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha
fazladır…” (Bakara, 165)
Rasûlullah (sav)
buyurdular:
“Allâhım! Senden sevgini,
Seni sevenlerin sevgisini ve Senin sevgine ulaştıracak ameli talep ediyorum.
Allâhım! Senin sevgini bana nefsimden, âilemden, malımdan ve soğuk sudan daha
sevgili kıl!” (Tirmizî, Deavât, 72)
Resûl-i Kibriyâ
Efendimiz’in Cenâb-ı Hakk’a muhabbeti, haşyete dayalı bir muhabbet; korkusu da
muhabbete dayalı bir korku idi. Bu sebeple o, dâimâ şöyle duâ ederdi:
“Ey kalplere hükmeden Allâhım! Kalplerimizi
sana tâate âmâde kıl!” (Müslim, Kader, 17)
Habîb-i Ekrem Efendimiz’in,
Allâh’a olan muhabbeti dâimâ diri hâldeydi. O’na olan bu eşsiz muhabbeti
sebebiyle, yaratılan her şeye büyük alâka gösterir ve onları Rabbini
hatırlamaya birer vesîle sayardı. Allâh’a yaklaşmak maksadıyla, ilâhî fermanla
vukû bulan her yeni tecellîye, âşina olmayı isterdi. Zîrâ bir varlığa duyulan
muhabbet arttıkça, bu muhabbetten o varlığa herhangi bir nisbeti, yakınlığı
veya alâkası olan her şeye, o yakınlık derecesinde bir pay isâbet eder. Bununla
alâkalı güzel bir nükteyi Enes bin Mâlik (ra) şöyle nakleder:
“Bir defâsında biz Allâh
Resûlü ile berâber iken, yağmur yağmaya başladı. Resûlullâh (sav), yağmurun
bedenine isâbet etmesi için omuzunu açtı.
– Yâ Resûlallâh! Niçin
böyle yaptınız? dediğimizde ise:
«– Bu rahmetin, Rabbi ile
olan münâsebeti henüz yeni de ondan.»” buyurdu. (Müslim, İstiskâ, 13)
Muhabbetin şümûlünü,
merkezinde sevilen varlık olmak üzere, yakın ve uzak bütün varlıkları ihtivâ
edecek şekilde bir dâire gibi sonsuza kadar genişletmek mümkündür. Yûnus’un
“Yaratılanı hoş gör Yaratan’dan ötürü” mısrâlarıyla dile getirdiği bu muhabbet,
“aşk-ı mutlak”tır ki, bu da en kâmil mânâda Allâh Resûlü’nde tecellî etmiştir.
(Üsve-i Hasene-1, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül
Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Bâkî: Ebedî olan,
varlığının sonu olmayan demektir.
Kısa Günün Kârı
İnsanda muhabbet merkezi
kalbdir. Allâh Teâlâ, kulunda iki değil, sâdece tek kalb yaratmış ve onu da
kendisine mahsûs kılmıştır. Kalbin muhabbet duyacağı hakîkî mâşûk ise ancak
Allâh Teâlâ’dır.
Lügatçe
aşk-ı mutlak: İnsanı
kamilin yegane yolu; ilahi aşk.
âmâde: Hazır.
şümûl: 1. Kapsam. 2.
Kapsama.
Yorumlar
Yorum Gönder