Salavatın Kefareti
Salavatın Kefareti
Râbia-tül Adeviyye,
babası İsmâil'in üç kızı vardı. Bir tane daha doğunca adını Râbia (dördüncü)
koydu. Babası çok fakir olduğundan Râbia doğduğu gece evde ihtiyaç olan
şeylerden hiçbiri yoktu. Bu duruma annesi çok ağlayıp mahzûn oldu. Efendisine;
-Filân komşuya
gidip, bir mikdar kandil yağı isteyebilir misin? Dedi.
Hazret-i Râbia'nın
babası, Allah’ü Teâlâ’dan başka kimseden bir şey istememeğe söz vermişti.
Bununla beraber hanımını üzmemek için komşuya gitti. Kapıya elini sürdü ve geri
gelip;
-Kapı açılmadı,
deyince hanımı ağladı. O da çok üzüldü.
Babası, başını
dizine dayadı ve öylece uyuya kaldı. Rüyâsında Peygamber efendimizi gördü.
Peygamber efendimiz,
kendisine buyurdu ki:
-Hiç üzülme! Bu
kızın, öyle bir hanım olacak ki, ümmetimden yetmiş bin kişiye şefâat edecek.
Yârın bir kâğıda şöyle yaz:
"Sen her gece
Peygamber efendimize yüz salevât-ı şerîfe, Cumâ geceleri de dört yüz salevât
gönderirdin. Bu Cumâ gecesi unuttun. Bunun keffâreti olarak, bu yazıyı sana
getiren zâta dört yüz altını helâl parandan ver."
"Sonra Basra vâlisi Îsâ Zâdân'a git. O yazıyı ver."
Hazret-i Râbia'nın
babası uyandığında, Peygamber efendimizi görmenin şevkiyle ağlıyordu. Hemen
kalktı, denileni yaptı ve Îsâ Zâdân'ın yanına gitti. Vâli mektubu alınca,
Resûlullah efendimizin kendisini hatırlamasının şükrü için, binlerce altını
fakirlere sadaka verdi. Râbia-tül Adeviyye'nin babası İsmâil Efendiye de
mektupta yazılanı ve ona ilâve olarak pekçok altını da sadaka verip, bir
ihtiyâcı olursa tekrâr gelmesini tenbîh etti.
Altınları aldıktan
sonra lüzumlu ihtiyaçlarını temin etti. Böylece bolluğa kavuştular ve kızlarına
rahatça bakıp güzel edeb ve terbiye ile büyüttüler.
Yorumlar
Yorum Gönder