Allah’ın Salih Bir Kulu Olma Yolunda 10 Adım
Allah’ın Salih Bir Kulu
Olma Yolunda 10 Adım
Süfyan-ı Sevri der ki:
“İman, bir dileme veya
-mış gibi yapma değil, kalbe yerleşmiş olan ve amellerle ispatlanmış olandır.”
Samimi bir müminin kalbi
yanan bir kor gibidir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
“Birinizin içinde iman,
elbisenin eskimesi gibi eskir. Allah’tan kalplerinizdeki imanı yenilemesini
dileyin.” (Hakim- Mustedrik; Taberani- Mu’cem)
Mümin kalbi bazen günah
bulutları altında ona ezilmiş hissedebilir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem bu durumu şöyle ifade eder:
“Kalblerde ayın bulutu
gibi bulut vardır. Bulut kalkınca ay nasıl parlarsa ve bulut galib gelince ay
nasıl kararırsa, kalb de öyledir.” (Ramuz 382/10. Ravi: Hz. Ali (r.a.))
Demek ki müminin kalbi
bazen nurunu gizleyen bulutlarla kaplanabilir ve karanlıklar ve yalnızlıklar
içinde kalabilir. Fakat kişi imanını artırmaya gayret eder ve Allah’ın
yardımını ararsa, o bulut onu terk eder ve gönlündeki nur yeniden parıldamaya
başlar.
Selef-i salihînden bir zat
der ki:
“İmanını gözden geçirmesi
ve ona tesir eden etkenlerden haberdar olması, kişinin zekâsındandır.”
Yine insanın zekâsındandır
ki, “Şeytanın ona fısıltısını fark eder.”
Size, imanın yerinde olup
olmadığını anlamanızı sağlayacak temel bir prensipten bahsetmek isteriz. İmam
el-Cevzi’nin sözlerinden hareketle diyoruz ki, kişi şayet Allah katındaki
durumunu ve Allah’ın emir ve yasaklarıyla olan ilişkisini bilmek istiyorsa,
kendisine baksın ve nelerle meşgul olduğuna dikkat etsin. Eğer davetle,
insanları ateşten kurtarmak, cennete nail olmaya çalışmakla, güçsüz ve
muhtaçlara yardımla, anne-babasina iyilikle meşgul ise, o zaman sevinsin ki
hükümdarların Hükümdarı’na yakındır. Zira Allah, sevdiklerinden başkasının
hayır işlemesine yardım etmez.
Fakat hakikate davette
gözü yok, davet edenleri de sevmiyor ve hayırlı işlerde bulunmuyorsa, salt
meşguliyeti bu dünya ve dünyalık çıkarları, dedikodu ve olur olmaz sorular
sormaksa, keyfinin ve arzularının peşinden sürükleniyorsa, bilmelidir ki o
Allah’tan uzaktır ve ona cenneti kazandıracak amellerden de mahrumdur. Çünkü
Allah mübarek Kitab’ında mealen buyuruyor ki, “Kim bu çarçabuk geçen (dünyayı)
dilerse biz de burada ona, kimi dilersek ona, dileyeceğimiz şeyi çarçabuk
veririz. Sonra da onu cehenneme sokarız. O, buraya kınanmış ve (rahmetimizden)
kovulmuş olarak ulaşır. Kim de mü’min olarak ahireti diler, onun için (ona
gereken) bir çaba ile çalışırsa, işte onların (bu) çalışmaları makbul olur.”
(İsra – 18, 19)
Hayırlı işlerin her
türlüsünden pay alma, Allah’ın salih bir kulu olma, anne-babamızı memnun etme
ve nihayet cennete ulaşma amacı güdüyorsak yapmamız gerekenleri şu şekilde
sıralayabiliriz:
1- Kalbimizde imanı
diri tutmalıyız.
Bu dünyada ve ahirette
aradığımız her şeyin sırrı imandadır. İman, iyilik kapılarını açıp kötülük
kapılarını kilitleyen bir anahtar gibidir. Kalpte imanı diri tutmanın ve
sağlamlaştırmanın çok ve çeşitli yolları olup, ibadet ve hayırlı işler yapmak
da bunlardandır.
2- Samimiyetle
Rabbimize yönelmeliyiz.
İmanımız ve amellerimizle
Allah’a döndüğümüzde, Allah Teâlâ başka kullarının kalplerini de bize karşı
sevgi ve merhametle doldurur. Nihayet Allah, O’na kulluk etmeyi insan olmanın
en temel amacı olarak ifade etmiştir: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana
kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat – 56)
3- Hedefimizi her daim
yüksek tutmalıyız.
Bu dünyadaki amacımızı
Allah’ın rızasını kazanmak, cennete layık olmak, en yüksek makam olan Firdevs’e
erişmek diye belirleyerek bu uğurda çaba göstermeliyiz.
4 – Sahabe, tabiin ve
onları takip eden kadim Müslüman büyüklerini kendimize örnek bilmeliyiz.
5 – Her dakikamızı, her
anımızı iyi değerlendirmeli, kalbimizin attığı her saniyeyi imanımızı artıracak
şekilde kullanmalıyız.
6- Oturup kalktığımız
kimselerin güzel ahlaklı olmalarına dikkat etmeliyiz.
Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem buyururlar ki: “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her
biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” [Ebu Davud, Edeb 19, (4833)]
Doğru arkadaş çevresi, günahtan uzaklaşıp Allah’a itaat etmeyi kolaylaştırmakta
en temel unsurdur.
7 – Bizi hem bu dünya
hem ahiret mutluluğuna eriştirecek pek çok salih amel yapmalıyız.
8- Gece namazı kılmalı,
şafaktan (günün ağarmasından) hemen önceki vakitte dua etmeliyiz.
Peygamber Efendimiz’in
sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Teala onu tüm günahlardan arındırmışken
‘şükreden bir kul olma’ arzusuyla ayakları şişinceye kadar namaz kıldığını
hatırlayalım.
Fudayl bin Iyad der ki:
“Dünyalık zevklerden yüz çevirmediğiniz müddetçe kalplerinizin imanın tadını
alması mümkün değildir.”
9- Kur’an’dan her gün
bir kısım okumalı, Kur’an’ın manası üzerine tefekkür etmemizi kolaylaştıracak
başka zikir/tesbihlere de devam etmeliyiz.
10 – Allah’ın mesajının
yaygınlaşması için gayret etmeli, Allah rızası için iyiliği emredip kötülükten
sakındırmaya çalışmalıyız.
Olmayı arzu ettiğimiz gibi
sadık, salih bir kul mertebesine ulaşmak için, Allah’ın Rasulune sallallahu
aleyhi ve sellem emrettiği gibi olmamız gerekir:
“De ki: Şüphesiz benim
namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
(Enam – 162)
İşte, Allah’a salih bir
kul olmak demek, Rabbimize aidiyetimizi, gönülden boyun eğmişliğimizi açıkça
beyan etmemiz demek. Bu ise –ayette belirtildiği gibi- her bakımdan Allah için
yaşamayı gerektirir. Konuştuğumuzda Allah’ın razı olacağı sözleri söyler,
işlerimizde O’nun rızasına göre hareket eder, niyetlerimizi O’na göre
belirleriz.
Haliyle bizi salih kul
seviyesine ulaştıran, hayatımızın akışı içerisinde bambaşka şekiller alan
sayısız tavır ve davranış olabilir. Bu da Allah’ın bize ve tüm insanlara bir
lütfudur. Yapmamız gereken, nerede olursak olalım, her durumda Allah’ı memnun
edecek davranışın ne olduğuna bakmamız ve O’nun bizi görmeyi isteyeceği şekilde
davranmamızdır.
Allah cümlemizin salih
amellerini kabul buyursun; bizleri en güzel yârenler olan Nebiler, sıddıklar,
şehitler ve salihlerle beraber rahmetiyle buluştursun. (Âmin)
(Suffagah'tan alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder