Çöl Ve İsrailoğullarının Nankörlüğü

Çöl Ve İsrailoğullarının Nankörlüğü

İsrailoğulları Musa Aleyhisselâm Peygamberin önderliğinde kurtulmuşlardı. Bir çöle sığınmışlardı. Ancak çölde sıcak ve güneş vardı. Onları güneşten kim koruyacaktı? Elbette Allah. Gökyüzü bulutlarla kaplandı. İsrailoğulları çölde nereye gitseler bulutlar üzerlerinde onları takip ediyorlardı. Susayınca Musa Aleyhisselâm'ya vardılar. Musa Aleyhisselâm Rabbine dua etti. Ve asasını yere vurduğunda, yerden sular fışkırmaya başladı.
Açlıklarını gidermek için yine Musa Aleyhisselâm'ya koştular ve Musa Aleyhisselâm yine Allah'a yalvardı. Yüce Allah da onlar için kudret helvası ile bıldırcın kuşları gönderdi.
Fakat İsrailoğullarının ahlakları bozulmuştu. Hiç birşeye karar veremiyorlar, sürekli şikayet ediyorlardı. Verilen bunca nimete ise hiç şükür etmiyorlardı.
Artık onların bütün istekleri çölden çıkıp şehirde oturmak olmuştu. Allah onlara:
-Şu şehirde yerleşin ve onun ürünlerinden yiyin, “günahlarımızı bağışla” diye dua edin. O kapıdan secde ederek girin ki sizin suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha fazlasını vereceğiz.
Ama onlar bu ilahi emre kızmışlardı. Bunun üzerine Allah onlara veba hastalığı verdi. Bir kısmı fareler gibi ölüverdiler. İçlerinde bir de cinayet işlenmişti. Katilin kim olduğu bulunamayınca hemen yine Musa Aleyhisselâm'ya koştular:
-Allah'a dua et de katili bize bildirsin, dediler.
Musa Aleyhisselâm Rabbime dua edince, kendisine İsrailoğullarının bir ineği kurban etmesi gerektiği bildirilmişti.
İşte ne olduysa o zaman oldu. İsrailoğulları büsbütün nankörleşmişti. Hemen serzenişe başladılar:
-Ey Musa Aleyhisselâm, bizimle alay ediyorsun galiba.
Musa Aleyhisselâm:
-Ben cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım.
-Sen cahillerden değilsen bizim için Allah'a et de de şu ineğin nasıl bir şey olduğunu bize açıklasın.” Bizim iöin Allah'a dua et de şu ineğin rengini bize açıklasın.”
Bu saçma sapan soruların ardı arkası kesilmez olmuştu. Yine de Musa Aleyhisselâm büyük bir sabırla ve elbet bir Paygamber sabrı ile sorulan sorulara Allah'tan gelen emirlerle cevap verdi. Daha sonra İsrailoğulları Allah'ın emrini yerine getirerek hayvanlar gibi yaşamaktan, insanca bir hayata geçmiş oldular.
Çölde mutlu bir hayat başlamıştı. Ancak aralarında doğru hüküm sağlayacak bir ilahi kanun gerekliydi.
İnsan ancak ilahi bir kanunu uygulamakla ve Allah'tan gelen ışıkla aydınlanmakla insanca taşamaya kavuşabilir.
Allah'tan bir nur olmadan bütün alem karanlıktadır. Bu nur ise Peygamberlerin gösterdiği çizgidir. Bu nurlu yolda olmayan kimse sapıklardandır. Yüce Allah, İsrailoğullarının - yoldan çıkan ümmetlerin başına gelenler gibi- belalara uğramamaları için onlara kanunlarını gönderdi. Bunun için Musa Aleyhisselâm'ya 30 gün oruç tutup Sina dağına gelmesini emretti. O kutsal dağda kendisine Allah'ın kitaplarından olan ve şimdi ise YaHud Aleyhisselâm iler tarafından değiştirilen Tevrat sunulacaktı.
Hiçbir toplum imamsız olamayacağı için, Musa Aleyhisselâm da kardeşi Harun'u İsrailoğullarına imam tayin etti. Ve kendisi Sina dağına çıktı. Yüce Allah, Musa Aleyhisselâm ile konuştu ve O'na Tevrat kitabını vahyetti. (Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)