Hz. Musa Aleyhisselâm'nın Görevi
Hz. Musa Aleyhisselâm'nın Görevi
Musa Aleyhisselâm anlaştıkları süreyi tamamladı. Hanımıyla yola çıktı.
Yolda ilerlerken bir vadiye gelmişlerdi. Orada bir ateş parçası gördü. Bunun kendisine gösterilen bir işaret olduğunu anlayıp oraya doğru ilerledi. O sırada kendisine Yüce Allah seslendi:
-Ey Musa Aleyhisselâm, ben senin Rabbınım. Ben seni Peygamberliğe seçtim, şimdi sana bildireceklerimi dinle. Benden başka ilah yoktur. Bana ibadet et. Benim için namaz kıl. Bil ki, kesin olarak anla ki, Kıyamet bir gün gelecektir.
Musa Aleyhisselâm’ın elinde taşıdığı bir asası vardı.
Yüce Allah kendisine:
-Ey Musa, asanı yere bırak, dedi.
Musa Aleyhisselâm asasını yere bırakınca asa o anda canlanıp yürümeye başlamıştı.
Yüce Allah:
-Onu tut korkma, onu eski haline çevireceğiz, buyurdu.
Allah bütün Peygamberlere verdiği gibi Musa Aleyhisselâm'ya da bir mucize vermişti. Ve şimdi bir mucize daha veriyordu. O da elinin bembeyaz olmasıydı.
-Ey Musa Aleyhisselâm, elini koynuna koy, kusursuz olarak bembeyaz çıksın.
Musa Aleyhisselâm, Firavuna karşı savaşına başlıyordu. Çünkü Firavun yeryüzünde bozgunculuk çıkarmıştı... Allah'a kullek etmeyen Firavun, İsrailoğullarının düşmanıydı. Onları eziyor, kötü davranıyordu.
Musa Aleyhisselâm Mısır'a nasıl gidecekti?
-Ey Allah'ım, beni Mısır'da yalanlamalarından korkuyorum, onun için kardeşim Harun'a da Peygamberlik ver, diye yalvardı.
Yüce Allah şöyle buyurdu:
-İkiniz de mucizelerinizle gidiniz ve o Firavuna deyiniz ki; biz Alemlerin yaratıcısı olan Allah'ın elçileriyiz. İsrailoğullarını bizimle beraber bırak... Ve ona yumuşak sözler söyleyin bakarsınız ki sizin öğütlerinizi dinler veya sizden korkar...
Musa Aleyhisselâm ve kardeşi Harun, Firavuna geldiler. Yanına gidip onu Allah'a kul olmaya çağırdılar. Dünyanın bütün firavunları gibi zorba olan Firavun, Musa Aleyhisselâm’ın bu davetine kızmıştı:
-Ey delikanlı, sen kim oluyorsun da bana öğüt veriyorsun, sen benim denizden çıkardığım çocuk değil misin? Seni ben büyütmedim mi? Oysa sen bir Kıptı'yi öldürdün, sen bir nankörsün.
Musa Aleyhisselâm Firavuna kızmadı. Sakin sakin şöyle cevap verdi:
-Ey Firavun, sen beni büyüttüğünü başıma kakıyorsun ama senin eline nasıl düştüğüme bakmıyorsun. Senin yaptığın zalimliklerin yanında beni büyütmen nedir ki! Sen bütün insanlara ve hatta hayvanlara bile kötü davranıyorsun. Senin taptığın iyilik aslında İsrailoğullarını köle haline getirmek içindi.
Firavun bu sözler karşısında cevap veremedi.
-Ey Musa Aleyhisselâm senin anlattığın Alemlerin Rabbi kimmiş? dedi.
Musa Aleyhisselâm:
-Göklerin, yerlerin tek sahibidir, dedi. Sonra sözlerine şöyle devam etti:
-Rabbim hata etmez ve unutmaz. O sizin için dünyayı bir döşek yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökten yağmuru indirdi.
Firavun şaşırıp kalmıştı. Öfke ile şöyle seslendi:
-Eğer benden başka tanrı edinirsen seni zindana atarım.
Musa Aleyhisselâm:
-Ben sana kesin bir delil getirsem bile beni yine zindana mı atarsın? dedi.
Firavun:
- Eğer sen doğru söylüyorsan getir bakalım delilini, dedi.
Musa Aleyhisselâm, asasını yere bıraktı, o zaman asa büyük bir ejderha oluverdi. Bir de elini koynundan öıkardı. Eli ortalığı aydınlatan bir beyazlık olmuştu.
Firavun:
-İşte bakın bu adam bir büyücüdür, dedi.
Musa Aleyhisselâm:
-Siz hak gelince böyle mi dersiniz? Bu yaptığım size sihir geldi. Ama bilin ki sihirbazlara kurtuluş yoktur.
Firavunun yardımcıları, ona bütün sihirbazları toplamasını ve onlarla beraber Musa Aleyhisselâm’ı yenmesini söylediler.
Ve halka ilan edildi. Ülkede ne kadar sihirbaz varsa toplandı. Halk oluk oluk sihirbazların Hz. Musa Aleyhisselâm ile karşılaşacağı alana toplanıyorlardı. O güne kadar hep horgörülen İsrailoğulları da alana geldiler, onlar Musa Aleyhisselâm'ya dua ediyorlardı.
Musa Aleyhisselâm büyücülere:
- Haydi bakalım gösterin hünerlerinizi, dedi.
Büyücüler ellerindeki ipleri yere bırakınca bütün ipler yılan gibi gözükmüştü. Yüce Allah Musa Aleyhisselâm'ya seslendi:
-Sen de elindekini yere bırak, onların yaptıklarını yutuversin. Onların yaptıkları bir büyücü hilesidir.
Bu emir üzerine Musa Aleyhisselâm asasını bıraktı. Asa bütün yılanları yutuvermişti.
Hak, batılı yendi. Büyücüler bu mucizeyi görünce şaşırmışlar ve Musa Aleyhisselâm’ın büyücü değil, Peygamber olduğunu anlamışlardı. Hemen hepsi secdeye kapandı ve:
-Biz, Alemlerin Rabbına ve Musa Aleyhisselâm ile Harun'a inandık, dediler. Firavun öfkeden deliye dönmüştü. Çünkü yenilmişti. (Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder