En Tehlikeli Düşman
En Tehlikeli Düşman
Son zamanlarda gazete manşetlerinden düşmeyen,
“Arkadaşına kanıp evden kaçtı”, “Arkadaşlarının telkini ile uyuşturucu batağına
battı”, “Arkadaşının sözlerine kanan genç kız kendini fuhuş tacirlerinin elinde
buldu”, “İnternette tanıştığı arkadaşının evine giden genç kız ayıldığında
kendini parkta buldu” gibi haberler iyi arkadaş seçmenin önemini bir defa daha
gözler önüne serdi. Ayrıca bu olaylar İslam büyüklerinin “İnsanın üç düşmanı
vardır: Nefs, şeytan ve kötü arkadaş. Bunlardan en tehlikelisi kötü arkadaştır”
sözlerinin ne kadar doğru olduğunu ortaya koydu.
Gerçekten de, iyi bir arkadaş, iki cihan için, yani
hem dünya hem de âhiret için büyük sadettir. Çok az bulunan bir hazinedir. Kişi
iyi bir arkadaşa sahip olunca, çok hamd etmelidir. İnsanın hem dünyasını hem de
âhiretini kurtaracak arkadaş bulmak, hele bu zamanda çok zordur. Bunun için iyi
kimsenin değeri çok fazladır.
Kötü bir kimse ile görüşüp onu yola getirmek, çok
faydalı ise de bu tehlikelidir. Çünkü başkasını kurtarmak için çalışırken
kendisi de o kötülüğe bulaşabilir. Evliyâ, İslâm büyükleri birçok kötü ahlâklı
kimseleri yola getirmişlerse de, bunu herkes yapamaz. Allah adamları, Allah’ü Teâlâ’nın
yardımı ile bunları yola getirmekte ve kendilerine bir zarar gelmemektedir.
Başkalarına tesîr edebilme özelliği ve buna dair
donanımı olmayan kimseler, kendilerini tam olarak düzeltmeden, başkalarını
düzeltmeye kalkarlarsa, fayda yerine zarar meydana gelir. Kötülüğün bulaşması,
yayılması çok kolaydır, süratli olur. İnsanları kötülüğe çekmek, otobanda ilerlemek
gibi kolaydır. Çünkü nefs, kötülüğe çekmek için elinden gelen kolaylığı
göstermektedir. İyiliğe çekmek ise, dikenli, engebeli yolda ilerlemek gibi
zordur. Çünkü nefs bu yolda ilerletmemek için elinden gelen zorluğu gösterir.
Abdülhakîm-i Arvâsi hazretleri buyurdu ki:
“Cüzzam çok bulaşıcı bir hastalıktır. Buna rağmen,
sağlam bir insan, cüzzamlı bir kişinin yanında yedi sene kalsa, aynı kaptan
yese içse, bu kimseye cüzzamın geçmeme ihtimali vardır. Fakat bir binada kötü
bir insan olsa, başka dairede dahi kalsa, ondaki kötü huyların sağlam insanlara
geçmeme ihtimali yoktur. Mutlaka geçer. Kötülükler çabuk yayılır, çünkü
nefsimiz kötüdür.”
Bir sepette bulunan bir tane çürük üzüm, bir çürük
elma bütün sepeti çürütür. Fakat sağlam üzümler, elmalar o bir çürüğü
kurtaramazlar. Bunun için kötü kimselerden Arslan’dan kaçar gibi kaçmalıdır. Hatta
böyle kimseler aslandan daha tehlikelidir. Arslan nihayet insanın ölümüne sebep
olur. İmânı varsa Cennete gider. Fakat kötü kimse, insanın îmânını da
çaldığından hem dünyasını, hem ahiretini mahveder.
İnsan tanıştığı, görüştüğü, beraber olduğu kimsenin
iyi arkadaş mı, kötü arkadaş mı olduğunu iyi öğrenmelidir. Bu şöyle anlaşılır:
İyi arkadaş, her zaman, Allahü teâlâyı hatırlatır.
Allahü teâlâyı gönül ile, dil ile fiiliyât ile hatırlamamızı sağlar. Bir kimse,
beraber olunduğu zaman, Allahü teâlâyı hatırlatıyor, kalbi uyanık tutuyorsa,
bilinmelidir ki, gerçekten o iyi bir arkadaştır. Fakat, beraber olunduğu zaman,
Allah korkusunu ve Allahü teâlâyı unutturuyorsa, o gerçekten kötü bir
arkadaştır. Ondan uzak durmak, sakınmak şarttır.
Sâlih insan, iyi insan demektir. Ehl-i sünnet
i’tikâdında olan ve harâm işlemekten sakınan Müslümana “sâlih insan” denir. İyi
insan olmak için, Allahü teâlâya karşı iyi olmak, Peygamber efendimize karşı
iyi olmak ve bütün insanlara karşı iyi olmak lâzımdır. Bir kimsede bu üç
iyilikten biri bulunmazsa, buna iyi insan denilemez.
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder