Kelime-i Tevhidde Bilmemiz Gerekenler

Kelime-i Tevhidde Bilmemiz Gerekenler

İbrahim Hakkı HÜDAVERDİ      

 “Tevhid”; birleme demek olup “Vahdet” yani birlik, bir olma halini tasdik anlamındaki ifadedir. Müslüman olmak için “Lâ ilâhe İllallâh / Allah’tan Celle Celâlûh başka bir ilâh yoktur.” kelimesini ve “Muhammedü’r-Rasûlullâh”, tevhidi bana getiren tebliğ eden Hazret-i Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz Allah’ın son gönderdiği Peygamberdir, ifadesini bir arada kullanmak şarttır. İkisi birbirinden ayrılamaz. Çünkü tevhidi kabul edip, tevhidi tebliğ edeni kabul etmemek düşünülemez.
Bu mübarek kelimeyi dille söylemek, kalple de doğrulamak, tasdik etmek insanı kâfir iken mü’min yapar. Dil ile söylenir de kalp inanmaz ise ikiyüzlülük, yani nifak, münafıklık ortaya çıkar.
Hazreti Peygamberi Sallallahü Aleyhi Vesellem kabul edemeyen niceleri bu kelimenin birinci bölümünü söylemek asıl, ikinci bölümünü söylemek fürû, yani o aslın dalıdır derler ki tam bir cehalettir.
İman için mutlak manada “Lâ ilâhe illallâh Muhammedü’r-Rasûlullâh” kelimesi söylenmeli ve tasdik olunmalıdır. Bir insanın yeryüzünde en değerli hazinesi imandır. İman için gerekli şartı bilmek ise zaruridir.
İman konusuna kısaca değindikten sonra tevhidin kalbe tam manada yerleşmesi, yani kemalini bulması için tevhidi tam olarak anlamak, bilmek ve inanmak lazımdır.
Lâ İlâhe İllallâh kelimesi de iki bölümdür. Bir bölümü nefy bir bölümü ispattır. İlk bölümü batılı, gerçek olmayanı ret, ikinci bölümü hakikati, gerçeği tasdiktir.
“Lâ” nefy yani reddetmek, başkası yoktur manasını taşır. Sonrasında gelen “İlâhe” neyin ret olunacağını ifade eder. Yani “Hiçbir ilah yoktur.” anlamını içeren bu bölümden sonra, kim vardır manasında “İllâ Allâh / Ancak Allah vardır”, yani ispat bölümü gelmektedir.
Bu anlamda kelime anlamını birleştirirsek;
“Allah’tan başka hiçbir İlah yoktur.” anlamı bize anlatılmıştır.
Bu durumda anlaşılması gereken şudur:
“İlah nedir, kimdir?” Nedirden ziyade, “Kimdir ve bu kimliği bildiren sıfatları nelerdir?” demek yerindedir.
İlâh, öz itibariyle kendisine güvenilen, yardım beklenilen, güçlü, hâkimiyet sahibi, kendisinden korkulan, sevilen, yaranılmak istenen, yaklaşılmak istenen, arzulanan, ihtiyaçları giderebileceğine inanılan, saygı duyulan beşer ötesi, yaratılmış dışında olan, yaratan kutsal varlıktır.
İlâhın vasıflarını anladıktan sonra kelime-i Tevhidin neleri reddettiğini ve neyi ispat ettiğini inceleyelim.
Bütün bu vasıflara sahip tek bir varlık vardır. O’nu gereği gibi tanımak ve O’na ait olan sıfatları, özellikleri başkalarına vermemek gerekir. Bu sıfatların gerçek sahibinin kim olduğu “Lâ İlâhe İllallâh” kelimesinde bize bildirilmiştir. O sebepten, “Tevhid kelimesi terazinin bir kefesine, diğer âlemler diğer bir kefeye konsa tevhid kelimesi ağır basar.” buyrulmuştur.

Kelime-İ Tevhidin Dereceleri

Lâ İlâhe İllallâh
Allah’tan başka bir olarak bilinecek, yaratıcı denilecek, sığınılacak, ikinci bir varlık yoktur. Ancak ve yalnız bir, tek o Allah Celle Celâlûh vardır.

Lâ Ma‘bûde İllallâh
Allah’tan başka ibadet edilecek, kulluk yapılacak, Rab olarak bilinecek ikinci bir varlık yoktur, ancak O Celle Celâlûh vardır.

Lâ Maksûde İllallâh
Allah’tan başka rızası kast olunacak, maksat olarak arzulanacak ikinci bir varlık yoktur, O Celle Celâlûh vardır.

Lâ Matlûbe İllallâh
Allah’tan başka talep edilecek, istenilecek ikinci bir varlık yoktur, ancak O Celle Celâlûh vardır.

Lâ Mahbûbe İllallâh
Allah’tan başka sevilecek, sevgili edinilecek ikinci bir varlık yoktur, ancak O Celle Celâlûh vardır. Ve O’nun rızası için O’nun sevdiklerini sevmek vardır.

Lâ Fâile İllallâh
Allah’tan başka yaratıcı, fiiller meydana getirici (hayat, ölüm, rızık verme, alçaltma, yükseltme, güldürme, ağlatma vb.) ikinci bir varlık yoktur, ancak O Celle Celâlûh vardır.

Lâ Mevsûfe İllallâh
Allah’tan başka güzellik, kudret, azamet, yücelik sıfatlarına sahip ikinci bir varlık yoktur, ancak O Allah Celle Celâlûh vardır.

Lâ Gâlibe İllallâh
Allah’tan başka hükmü geçen, kuvvet sahibi ve mutlak surette galip gelebilecek kimse yoktur, ancak Allah Celle Celâlûh vardır.
Lâ Mevcûde İllallâh
Allah’tan başka gerçek varlık sahibi, varlığı kendinden, hep var olan ve hep var olacak olan, varlığı başkasına bağlı olmayan, mekân, zamanla kayıtlı olmayan, yönlerden münezzeh, ezelî ve ebedî olarak kemal sıfatlara sahip ikinci bir varlık yoktur. Ancak o Allah (celle şânühû) vardır. Bir ve tektir. Her şey, akla hayale gelen her yaratılmış, yerden göğe, arz ve arş ve içindekiler O’nun Celle Celâlûh varlığı ve var etmesi ile vardır. İşte akidemiz, inancımız, itikadımız bu şekildedir. Ehl-i Sünnet, bu tevhid üzerinedir.

Bu anlaşıldıktan sonra, ancak Allah’tan korkmalı, ancak O’na güvenmeli, ancak O’na sığınmalı, istek ve ihtiyaçlarımızı ancak O’nun verebileceğine iman etmeliyiz.
İnsanlar O Celle Celâlûh izin vermezse fayda veremezler, iş işleyemezler. O, irade eder dilerse yağmur yağar, yaprak yeşerir, rüzgâr eser, çiçek açar, hasta iyileşir, göz görür, kulak duyar, dil konuşur, ayak yürür, el tutar, kalp atar, nefes alınır, koku duyulur, sevilir, gülünür ya da ağlanır, çocuk doğar, beyin çalışır, kuşlar cıvıldar, arı bal yapar, böcek ipek örer, koyun süt verir, buğday boy verir, yıldızlar parlar, güneş yanar, dünya döner. Ve bu örnekler mahlûkatın sayısı kadar çoğaltılabilir.
O sebepten Hak yolun rehberleri tarafından:
“Allah’a giden yollar, varlığına inanmaya giden yollar, mahlûkatın nefesleri adedincedir.” buyrulmuştur.
Allah’a imanımızı kuvvetlendirmeli ve tevhid kelimesini sürekli tekrar ederek, imanımızı diri tutmalı, O’nu hatırdan hiç çıkarmadan anmalı, zikretmeliyiz.

Ve Tevhid kelimesini bize getiren şanlı ve şerefli ve pek aziz, merhametli Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin nübüvvetini, bu kelimeyi bize getirenin O Nebiy-yi Muhterem, son Peygamber olduğunu tevhid kelimesiyle beraber sürekli tekrar etmeli ve iki cümleyi birbirinden asla ayırmamalıyız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)