İhlâs Sûresi Tefsiri

İhlâs Sûresi Tefsiri

Allah’ın sıfatlarını en güzel açıklayan süre ihlas suresidir.
Mekke'de inmiştir, 4 âyettir.
İhlâs sûresi Mekke'de inmiş olup bir ve tek olan Allah'ın sıfatlarından bahseder. O, kemal sıfatlarım kendisinde toplayan, dâima kendisine başvurulan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, noksan sıfatlardan, cinsi ve benzeri olmaktan uzak olan Allah'tır. Bu sûre, aynı zamanda, teslise inanan Hristiyan’ları ve Allah'ın evladı ve nesli olduğunu iddia eden müşrikleri reddeder. [1]
Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2, 3, 4. De ki: O, Allah birdir, Allah sameddir. O, baba olmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir.
Kelimelerin İzahı
Samed, ihtiyaçların giderilmesi için kendisine baş vurulan efendi demektir. Şâir şöyle der: Dikkat edin! Ölüm habercisi, sabahleyin erkenden Esedoğullarının iki değerli kişisi olan Amr b. Mes'ûd ile Seyyid Samed'in ölüm haberini getirdi. [2] Küfüv, denk ve benzer demektir. Ebû Ubeyde şöyle der. Ve kelimelerinin hepsi aynı mânâda olup benzer ve denk demektir. [3]

Nüzul Sebebi
Rivayete göre bazı müşrikler Hz. Peygamber Aleyhisselâm'e gelip:
"Ey Muhammed! Bize Rabbini anlat. O, altından mıdır? Gümüşten midir? Zebercedden midir? Yoksa yakuttan mıdır?” dediler. Bunun üzerine "İhlâs sûresi” indi. [4]

Âyetlerin Tefsiri
1. Ey Peygamber! Alay eden o müşriklere de ki: Kendisine ibâdet ettiğim ve sizi O'na ibadete çağırdığım Rabbim birdir, tekdir, ortağı ve benzeri yoktur. Ne zâtında, ne sıfatlarında, ne de fiillerinde dengi ve benzeri vardır. O birdir, tekdir.” Baba, oğul ve Rûhu'l-Kuds” üçlüsüne inanan Hristiyanların dediği gibi değildir. Birçok ilâhın varlığına inanan müşriklerin inandığı gibi de değildir.
İbn Cüzey şöyle der:
Bil ki, Allah'ın "birdir” diye vasıflanmasının üç mânâsı vardır. Hepsi de O Yüce Allah hakkında doğrudur.
Birincisi: O birdir. O'nun yanında bir ikinci ilâh yoktur. Bu, sayı mânâsında bir olmadığını ifade eder.
İkincisi: O tektir, benzeri ve ortağı yoktur demektir. Nitekim, "Falan şahıs, asrında tektir” dersin. Bu, onun benzeri yoktur demektir.
Üçüncüsü: Allah birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz. Bu sûreden maksat, müşriklere bir cevap olarak, Allah'ın ortağı olmadığını bildirmektir. Yüce Allah, Kur'ân'da birliğini gösteren kesin deliller getirmiştir. Bunlar gerçekten çoktur.

Bunların en açık olanları şu dört delildir.
Birincisi: "Yaratan Allah, yaratmayanlar gibi olur mu?" [5] mealindeki âyettir. Bu, yaratma ve meydana getirme delilidir. Yüce Allah'ın, bütün varlıkların yaratıcısı olduğu sabit olunca, onlardan herhangi birinin O'nun ortağı olması sahih olmaz.
İkincisi: "Eğer yer ve gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, yer ve gök kesinlikle fesada uğrardı" [6] mealindeki âyettir. Bu sağlam ve eşsiz yaratmanın delilidir.
Üçüncüsü: "Eğer dedikleri gibi Allah ile birlikte başka ilahlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilahlar, Arş'ın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler ararlardı" [7] mealindeki âyettir. Bu hâkimiyet ve üstünlük delilidir.
Dördüncüsü: "Allah çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder, biri diğerine galip gelirdi." [8] mealindeki âyettir. Bu da, birden çok ilâh olduğu takdirde çekişme ve üstün olmaya çalışma olacağına dâir delildir. [9] Bundan sonra Yüce Allah, birliğini ve mahlûkâta muhtaç olmadığını te'kid etmek üzere şöyle buyurdu: [10]
2. İhtiyaç anında devamlı olarak kendisine başvurulan O'dur. Mahlûkât O'na muhtaçtır, O ise âlemlerden müstağnidir, hiçbir şeye ih­tiyacı yoktur. Âlûsî şöyle der: Samed, kendi üstünde hiç kimse bulunmayan, ihtiyaç anında ve işleri olduğunda insanların kendisine başvurduğu yüce kişi demektir. [11]
3. O, evlat edinmemiştir. Ne oğulları vardır, ne de kızları. O kemal sıfatlarını taşıdığı gibi, noksan sıfatlardan da uzaktır. Tefsirciler şöyle der: Bu âyet, Allah'a evlat nisbet edenlerin hepsini reddeder. Meselâ, "Üzeyir, Allah'ın oğludur [12] diyen Yahudileri; "Mesih Allah'ın oğludur" [13] diyen Hristiyanları [14] ve "Melekler Allah'ın kızlarıdır” iddiasında bulunan Arap müşriklerini reddeder. Yüce Allah, kendisinin çocuğu olmadığını bildirerek bunların hepsini reddetmiştir. Çünkü çocuğun, babanın cinsinden olması lâzımdır. Allah Celle Celâlühü ise ezelî ve kadîmdir. O'nun bir benzeri yoktur. O'nun için bir çocuk olması imkânsızdır. Bir de, ancak eşi olanın çocuğu olur. Yüce Allah'ın eşi yoktur. Nitekim "O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O'nun eşi olmadığı halde, nasıl çocuğu olabilir" [15] mealindeki âyetiyle buna işaret etmiştir. O, ne bir babanın, ne de bir ananın oğlu olmuştur. Çünkü doğan her şey sonradan olur. Yüce Allah ise kadîm ve ezelîdir, evveli yoktur. Ne doğmuş olması, ne de bir babasının olması doğru olur. Âyet-i kerîme, bütün yönleriyle Yüce Allah'tan, soy kavramına giren her şeyi red­detmiştir. O, varlığının başlangıcı olmaya ilk'tir. Kendisinden başka hiç bir şey yok iken var olan Kadîm yani İlk'tir. [16] 4. Yüce Allah'ın hiçbir dengi ve benzeri yoktur. Ne zâtında, ne sıfatlarında, ne de fillerinde, yarattıklarından hiçbiri O'na benzemez: "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir" [17] Ibn Kesîr şöyle der: O, her şeyin sahibi ve yaratıcısıdır. Şu halde, yarattıklarından, O'nun seviyesine yükselecek veya yaklaşacak bir benzeri nasıl olabilir? O, bundan yüce, mukaddes ve uzaktır. Kudsı hadiste şöyle gelmiştir: "Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Ademoğlu beni yalanladı. Halbuki buna hakkı yoktu. Bana sövdü. Oysa onun buna da hakkı yoktu. Beni yalanlamasına gelince, o şöyle diyerek beni yalanladı: Allah beni yarattığı gibi, asla tekrar diriltmeyecektir. Oysa, onu yoktan yaratmak, bana tekrar yaratmaktan daha kolay değildir. Bana sövmesine gelince, o da "Allah, çocuk edindi” demesidir. Oysa ben, tek'im, samed'im. Çocuk edinmeyen, doğmayan eşi ve dengi olmayan İlah’ım. [18]
Bu mübarek sûre, birçok edebî sanatı kapsamaktadır. Bunları aşağıda
Özetliyoruz:
1.”De ki O” âyetinde, Allah'ın Yüce isminin zamîr-i şan olarak zikredilmesi ta'zîm ve hürmet ifade eder.
2.”âyetinde, mübteda İle haberin marife olarak getirilmesi tahsîs ifade eder.
3. arasında, şekil ve bir harf değişikliği sebebiyle ci-nas-ı nakıs vardır.
4. Âyeti tecrit ifade eder. Çünkü Yüce Allah'ın bu kelâ­mı, dengi ve çocuğu olmamasını icâbettirir. Âyeti, umûmun içine girmiş olan bir şeyin, daha sonra özellikle zikredildiğini ifade eder. Bu da, konuyu daha çok açıklamak ve izah etmektir,
5. gibi âyet sonlarında, seci' murassa' vardır. Bu da güzel­leştirici edebî sanatlardandır. [19]

Bir Nükte
Bu mübarek sûre dört âyetten ibaret olup son derece veciz ve muciz bir şekilde gelmiştir. Yüce Allah'ın sahip olduğu yücelik ve mükemmellik sıfatlarını açıklar ve O'nu acizlik ve noksanlık sıfatlarından uzaklaştırır. Şöyle ki, birinci âyet olan "De ki Allah birdir”mealindeki âyet, Allah'ın birliğini isbatlar ve çok ilah inancını reddeder. İkinci âyet yani, "Allah hiçbir şeye muhtaç değil, her şey O'na muhtaçtır”mealindeki âyet. Yüce Allah'ın mükemmellik sıfatını isbatlar, noksanlık ve acizlik sıfatlarını O'ndan uzak tutar. Üçüncü âyet olan, "O baba olmamış, doğmamıştır”mea­lindeki âyet, Yüce Allah'ın ezelî ve ebedî olduğunu isbatlar, nesil ve üreme vasıflarını O'ndan uzaklaştırır.”Hiçbir şey O'na denk değildir”mealindeki dördüncü âyet, Allah'ın yüceliğini isbat eder, benzeri ve zıddı olmadığını gösterir. Kısacası, bu mübarek sûre, Allah'ın yücelik ve mükemmellik sı­fatlarım isbat eder ve O'nu en mükemmel bir şekilde noksan sıfatlardan tenzih eder. [20]
Rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kim İhlâs sûresini okursa, Kur'ân'm üçte birini okumuş gibi olur" [21] Âlimler şöyle der: Bu, İhlâs sûresinin birçok mânâ, ilim ve bilgileri ihtiva ettiği içindir. Zira Kur'ândaki ilimler üçtür: Allah'ın birliğini gösteren âyetler, ahkâm âyetleri ve kıssalar. Bu sûre, Allah'ın birliğini gösteren âyetleri kapsadığı için Kur'ân'ın üçte biri sayılır. Bazıları şöyle der: Sevap bakımından Kur'ân'ın üçte birini okumaya eşittir. Yani bu sûreyi okuyana, Kur'ân'm üçte birini okuyana verilen sevap kadar sevap vardır. En iyisini Allah bilir. Yüce Allah'ın yardımı ile "İhlâs Sûresi"nin tefsiri bitti. [22] (Alıntı)

[1] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/473.
[2] Bahr, 8/527
[3] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/474.
[4] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/474.
[5] Nahl sûresi, 16/17
[6] Enbiya suresi, 21/22
[7] İsrâ sûresi, 17/42
[8] Mü'minûn sûresi, 23/91 .
[9] Teshil 4/224. İbn Cüzey eserinde, delâlet yönlerim açıklamadan bu değerli ibareleri zik-retmiştir Âyetlerden sonra söylenen, "Bu yaratma ve meydana getirme delilidir", "Bu sağlam ve eşsiz yaratma delilidir”şeklindeki cümleler, bizim sözlerimizdendir.
[10] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/474-475.
[11] Alûsî, 30/273Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/475.
[12] Tevbe sûresi, 9/30
[13] Tevbe suresi, 9/30
[14] Hristiyanlar, Allah'ın "Baba, oğul ve Rûhu'İ kudüs”şeklinde üç uknumdan meydana gel­diğine inanırlar. Bu Kur'ân-ı Kerîm'in «Andolsun, Allah "üçün üçüncüsüdür”diyenler kâfir olmuştur. Oysa bir tek ilahtan başka tanrı yoktur.” (Mâide, 5/73) mealindeki âyetle işaret ettiği teslis inancıdır.”Hristiyan "üçün bir, birin üç”olduğuna inanır ve kendilerinin tek Al­lah'a inanıcı olduklarını İddia ederler. Allah, zâlimlerin iddialarından çok uzaktır."
[15] En'âm sûresi, 6/101
[16] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/475-476.
[17] Şûra sûresi, 42/11
[18] Buhari, Tefsir-i Sure, 112, 1-2; Nesai, Cenaiz, 117
Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/476.
[19] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/476-477.
[20] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/477.
[21] Bu hadisi Übey b. Ka'b'tan merfû' olarak Ahmed b. Hanbel ve Nesaî rivayet etmiştir. Bkz,.. Tirmizî, Fedâilu'I-Kur'ân, 10,11; Nesaî, İftitâh 69 (farklı lafızlarla)

[22] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/477. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis