Kayıtlar

Kadir Gecesi Tebriği

Resim
Kadir Gecesi Tebriği

Şehzade Gerçek Aşkı Nasıl Buldu?

Şehzade Gerçek Aşkı Nasıl Buldu? Eski zamanlarda bir padişahın yiğit mi yiğit bir oğlu vardı. Bu genç şehzade hem iyi silah kullanır, ahlâkıyla ve güzelliğiyle bilinirdi. Bir gece padişah, ülkesini kendisinden sonra yönetecek olan oğlunun rüyasında öldüğünü görür. Bütün dünya gözüne önemsiz bir çöp yığını gibi gelir. Üzülmeye ve kederlenmeye başlar. Yüreği o kadar sıkılır ki, yaşamaktan bıkmıştır artık. Fakat bu bir rüya demiştik ya, uykusundan uyanır. Aklı başına geldikten sonra sevinir. O kadar ki hayatında hiçbir şeye bu kadar sevinmemiştir. Üzüntüden ölecek hale gelen ve artık ölmek isteyen padişah, bu sefer de sevincinden ölecek hale gelir. Gördüğü rüyanın etkisiyle, soyu sopu devam etsin diye oğlunu evlendirmeye karar verir ve: -Eğer oğlum rüyamda gördüğüm gibi ölürse, torunum babasından sonra onun yerine geçer, der. Böylece padişah, soyunun sürüp gitmesi için, oğluna iyi huylu, güzel, terbiyeli bir kız bulmayı düşünür. Araştırır, sorar, yoksul ama çevresinde dü...

Allah'ın Dört Yüz Dinar Altını mı Yok

Allah'ın Dört Yüz Dinar Altını mı Yok Şeyhlerden Ahmed-i Hadraveyh cömertlikle tanınmıştı, bu yüzden de daima borçluydu. Zenginlerden yüzlerce altın borç almış yoksullara dağıtmıştı. Borçla bir de tekke kurmuştu. Canını, malını ve tekkesini Allah Celle Celâlüh uğrunda feda etmişti. Allah Celle Celâlüh lütfuyla borcunu öderdi. Borçlu şeyh, vazifesi buymuş gibi yıllarca birilerinden borç alıp halka dağıttı. Ölüm günü için hazırlık yapmaktaydı. Ömrü sona erip de vücudunda ölüm alametleri belirince alacaklılar etrafına toplandı. Şeyh mum gibi eriyip gitmekteydi. Alacaklıların ümidi kesildi, suratları asıldı, iyice kederlendiler. Şeyh - Şu kötü duygu besleyenlere bak, diyordu, Allah'ın dört yüz dinar altını mı yok O sırada bir çocuk dışarıda helva satmak için bağırmaya başladı. Şeyh, başıyla hizmetçiye, helvayı alıp alacaklılara yedirmesi için işaret etti. Hizmetçi helvanın hepsini almak için dışarı çıktı. - Bu helvanın tamamı kaç para, diye sordu. - Yarım küsur din...

"Kul Hakkı" Yaşlı Adam Hile Yapmadığı Halde…

"Kul Hakkı" Yaşlı Adam Hile Yapmadığı Halde… Yaşlı adamın eşi evde tereyağı yapıyor, kocası ise her gün yakınlarındaki bakkala götürüp satıyor onunla geçiniyorlardı. Bakkal adamın getirdiği tereyağını hiç tartmıyordu. Ancak bir gün içine kurt düştü. “Önce tartayım!” dedi. Adam gittikten sonra tereyağını tartıya koydu, 900 gram olduğunu görünce çok öfkelendi ve: “Yarın geldiğinde bunun hesabını sorar bir daha da ondan alışveriş yapmam!” dedi. Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağı içeriye girdi, bakkal sert bakışlarıyla: “Bir daha senden tereyağı almayacağım!” dedi. Yaşlı adam üzülerek: “Efendim bir yanlışım mı oldu?” dedi. Bakkal, efendi: “Senin bana verdiğin tereyağını tarttım 900 gram geldi. Bu yaptığın ayıp değil mi?” dedi. Yaşlı adam utanarak başını yere eğdi ve; “Efendim bizim terazimiz yok, sizden bir kilo şeker almıştık onu tartı olarak kullanıyoruz!” dedi. Kıssadan Hisse: İbn Abbâs Radiyallahü Anh’dan rivâyet edildiğine göre; Rasûlul...

İlim, Amel, İhlâs

İlim, Amel, İhlâs Çiftçi tarlasını eker ve bekler. Beklediği şey mahsuldür. Ne ekmiş, ne kadar ekmişse hasat zamanı o karşılığı alacaktır. Ahirette yüz ağartan bir hasat için de dünya tarlasında ilim, amel ve ihlâs bulunmalıdır. Kul tıpkı çiftçiye benzer. Dünya onun tarlası, iyilik ve kötülükler ekini, ahiret ise hasatıdır. Dünya tarlasına ektiği her şey ahiret mevsiminde önüne mahsul olarak konacaktır. Ne bir eksik ne bir fazla... “Kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. Kim de zerre kadar şer (kötülük) işlemişse onu görecektir.” (Zilzal, 7-8) Hasat mevsimi olan ahirette önüne konan mahsul, ebedi hayat için dönüm noktasıdır. Onunla ya çocuklar gibi sevinip mutlu olur yahut idamlıklar gibi perişan... Peki, nedir bereketli, verimli hasadın sırrı” Yani dünyada neyi nasıl ekmeliyiz ki ahirette biçeceğimiz mahsul bizi mutlu mesut kılsın, bizi kurtarsın” İmam Rabbanî Kuddise Sirrûh Hazretleri ebedi kurtuluş için dünyadayken üç şeyin elde edilmesi şart, diyo...

Hakiki Sevgi: Allah’ü Teâlâ’yı Sevmek, Allah’ü Teâlâ İçin Sevmek

Hak i k i Sevg i : Allah’ü Teâlâ’yı Sevmek, Allah’ü Teâlâ İ ç i n Sevmek قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ De ki: "E ğ er Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı ba ğ ı ş lasın. Çünkü Allah çok ba ğ ı ş layandır, çok merhamet edendir."[1] Hayatta asıl olan sevgi ve merhamettir. Sevgi insanın hamuruna konulmu ş en kıymetli cevher ve insana verilmi ş en büyük emanettir. Kâinatın harcı sevgi ile yo ğ rulmu ş tur. Güne ş o sevgi ile bize güler. Ya ğ mur o sevgi ile iner. Meyveler o sevgi ile olgunla ş ır. Yuvalar o sevgi ile kurulur. Çilelere o sevgi ile sabredilir. Anne babalar yavrularını o sevgi ile besler, büyütür. Canlı cansız her ş eyin o sevgiden bir nasibi vardır. Bu sevginin kayna ğ ı yüce Allah’tır. Kâinatı saran bu sevgi, Allah’ın rahmetidir. O rahmetin en billur haliyle tecelli etti ğ i yerlerden biri de mümini...