İlim
İlim
İlim, amel içindir. Yoksa
sırf ezberlemek ve insanlara anlatmak için değildir.
Önce öğren ve öğrendiğinle
amel et. Sonra da başkasına öğret.
Önce öğrenir, sonra da
öğretirsen, sendeki ilim konuşur. Sen sussan ve konuşmasan bile, ilim, amel
diliyle konuşur. Yani ilminle işlediğin amel, ilmin amel olarak konuşması demektir.
Sen, önce zahir ilmini
öğren, sonra da zahir ilminden bâtın ilmine atla.
Sen, önce şu zahir ilmi ile
amel et, zahir ilmini tatbik et. Ta ki onunla yaptığın amel, seni yapmadığın şeyin
ilmine götürsün.
Sen zahir ilmi ile amel et
ki, o, seni bâtın ilmine ve bâtın ameline götürsün. Şu zahir ilmi, zahirin ışığıdır.
Bâtın ilmi de bâtının ışığıdır. Bâtın ilmi, Rabbinle senin aranda bir ışıktır.
Her ne zamanki ilminle
amel edersen, yolun Allah’a yaklaşır.
Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’a
şöyle buyururlar:
- Âlimler, peygamberlerin
vârisleridir. Âlimler, peygamberlerin ilimleri ile amel edince, onların
halifeleri, vârisleri ve naibleri, vekilleri olurlar.
İlim kışırdır (kabuktur); amel
ise özdür (usaredir). Kabuk, özün muhafazası için korunur. Öz, tohum ise,
kendisinden yağ çıkarmak için korunur. Kabuğun içinde öz bulunmayınca, o ne
yapılır ki?
Özün yağı bulunmadıktan
sonra, o neye yarar ki? İlim gitmiş, ziyan olmuştur.
Çünkü ilimle amel edilmeyince,
yani amel gidince, hiç şüphe yok ki ilim de gider. Bunun için Peygamber
Efendimiz Aleyhisselâm, şöyle buyurmuşlardır:
- İlim, kendisiyle amel
edilmesi için çağrıda bulunur. Eğer kendisiyle amel edilirse, ne âlâ. Aksi halde,
ilim geçer, gider.
(Abdülkadir Geylani
Fethü´r Rabbani)
Yorumlar
Yorum Gönder