Mahşer Gününde Herkes Birbirinden Kaçacak…
Mahşer Gününde Herkes Birbirinden Kaçacak…
Soru: Mahşer gününde herkes birbirinden kaçacakmış; insan anne ve
babasından bile kaçacakmış; peki müminler?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Biraz sonra mealini
vereceğimiz ayetlerde görüleceği üzere, kıyamet günü, bütün insanlar için bir
korku ve yakınlarından kaçış söz konusu olacak gibidir. Konuyla ilgili bir
hadis-i şerifte de bu gerçeğe işaret eden ifadeler vardır. Rivayete göre, Hz.
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem,
"İnsanlar
kıyamet günü yalınayak, çırılçıplak, sörpük ve sarkık, ter, gem gibi
boğazlarına takılmış ve kulaktozlarına çıkmış bir halde haşr olunurlar."
buyurdu. Hadisi rivayet eden Hz. Sevde Radiyallahü Anha diyor ki:
Bunun üzerine ben:
"- Ey Allah'ın
Resulü! Eyvah! O ne sefillik; insanlar birbirinin ayıbına bakacaklar."
dedim. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem
"- Hayır!
İnsanlar -o gün- bunları göremeyecek kadar kendileriyle meşguldür."
buyurdu ve:
"- O gün, onlardan
her bir kişinin kendisine yetecek kadar işi ve derdi vardır." (Abese, 37)
mealindeki ayeti okudu." (Buharî, Enbiya, 8, 48).
Ancak, takva
sahipleri, Allah'ın veli kulları için hiçbir korku ve üzüntünün olmayacağını
ifade eden ayetler de vardır. Demek mahşerin değişik sahneleri olacaktır…
Her iki hususla
ilgili birkaç ayeti hatırlamakta fayda görüyoruz:
"Kulakları
sağır eden o gürültü koparan / kıyametin koptuğu gün geldiğinde, O gün kişi,
kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve oğullarından / çocuklarından
kaçacaktır. O gün, onlardan her bir kişinin kendisine yetecek kadar işi ve
derdi vardır. O gün birtakım yüzler parlaktır, güleç ve sevinçlidir. Ve o gün
birtakım yüzler de var ki, tozlanmış, onları karanlıklar bürümüştür. İşte
bunlar, kâfir ve fâcir / yoldan çıkmış kimselerdir." (Abese, 80/34-42).
Bu ayetlerden
anlaşılıyor ki; kıyamet gününün haşmetinden, görülecek hesabın korkusundan
insanlar dehşet alacak ve kendisine bir zarar gelebilir düşüncesiyle, dünyada
iken en sevdiği kimselerden, en yakın akrabasından bile kaçacaktır. Yani;
elinden gelse kaçacak, fakat kaçamayacaktır. Ancak, hesabın görülmesinden
sonra, cennetlik olan kimselerin yüzünde, artık üzüntü değil, sevinç olacaktır.
(bk. Râzî, XXXI/65, Elmalılı, VIII/541).
"Suçlu olan kimse,
o günün azabından sırf kendini kurtarmak için, oğullarını / çocuklarını, eşini
ve kardeşini, kendisini barındıran, yetiştiren tüm ailesini ve yeryüzünde
bulunanların hepsini fidye olarak vermek ister." (Meâric, 70/11-14).
"Şayet
yeryüzünde bulunanların hepsi, o zulüm yapanların her birisine ait olsa,
-kıyamet gününde- azaptan kurtulmak için, onu -derhal- fidye olarak verecekler.
Ve azabı gördükleri zaman, içlerinde pişmanlık duyarlar. Onların aralarında
adaletle hükmolunur. Ve asla haksızlığa uğratılmazlar." (Yunus, 54).
Bilindiği üzere,
kıyamet günü uzun bir zaman dilimidir. Müminler, Allah'a itaat edenler, ilk
zamanlarda hesaplarının durumunun ne olacağını bilmedikleri için veya o günün
dehşetli manzarasından korkarlar. Ancak daha sonra, üzüntü ve korkuları
kaybolup gidecek, yerini sevinç ve mutluluğa bırakacaktır. Bu hususta,
aşağıdaki ayetlerde önemli dersler vardır:
"Rablerinin
davetini kabul edenler için daha güzeli (cennet) vardır. Onun davetini kabul
etmeyenlere gelince, eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve bir de bunun yanında
onun bir misli kendilerinin olsa, kurtulmak için onu fidye verecekler. İşte
bunlar için kötü bir hesap vardır. Gidecekleri yer de cehennemdir. O ne kötü
bir yataktır!" (Rad, 18).
"Ey
Âdemoğulları / çocukları! Size kendi içinizden peygamberler gelip ayetlerimi
anlattıkları zaman, artık -bilmelisiniz ki- kim Allah’a karşı gelmekten sakınır
ve kendini düzeltirse, onlar için ne bir korku vardır ve ne de onlar
üzüleceklerdir. Ayetlerimizi yalanlayıp onlara karşı büyüklük taslayanlara
gelince, işte onlar cehennemliktirler ve onlar orada ebedî olarak
kalacaklardır." (Araf, 35-36).
Kaynak: Sorularla İslâmiyet
Yorumlar
Yorum Gönder