Kayıtlar

Ocak, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Vehb Bin Münebbih Rahmetullahi Aleyh’ten Kıymetli Sözler

Tabiîn devrinde yetişen tanınmış hadîs âlimi. Künyesi Ebû Abdullah’tır. 24. (m. 645) senesinde San’a’da doğup, 124 (m. 741) yılında yine burada vefât etti. Yemen’e sonradan yerleşmiş olan İranlılardandır. Hemmam bin Münebbih onun kardeşidir.   Çok kitap okudu. Geçmiş ümmetlere, Peygamberlere (aleyhimüsselâm) ve padişahlara, dâir çok bilgisi vardı. Bu husûsta çok nakiller yapmıştır. Doğru sözlü bir zât idi. San’a’da kadılık yapmıştır.   Ebû Hureyre, İbn-i Abbâs, İbn-i Ömer, Abdullah bin Amr bin As, Hemmam bin Münebbih ve başkalarından (radıyallahü anhüm) hadîs-i şerîf bildirmiştir, iki oğlu, Abdullah ve Abdurrahmân, kardeşinin iki oğlu Abdüssamed ve Akîl, Semmâk bin Fadl, İsrail Ebû Mûsâ ve başkaları (rahmetullahi aleyhim) da ondan hadîs-i şerîf nakletm işlerdir.   ·      Bir insan ibadet ettikçe kuvveti artar. İbadetten ayrı kaldıkça perişan olur. ·      Allah’ın rızasına ancak O’nun her an kendisini gördüğünü bilip dü...

Neden Azaba Uğramışlar?

               Hazreti Îsâ Aleyhisselâm, yanında kendisine îmân eden havarileri olduğu halde bir köye uğradı. Orada herkesin öldüğünü gördüler. Îsâ Aleyhisselâm ölenlere bir müddet bakıp, yanındakilere: “- Belki, bunlar, Allahü teâlânın gazâbına ve azâbına sebeb olacak bir şeyler yapmışlardır. Çünkü, dağınık ölmemişler. Bu gösteriyor ki, azâb bir anda onları yakalayıvermiş. Yoksa, dağınık ölürlerdi” dedi. Îsâ Aleyhisselâm orada yatan ölülere seslendi. Allahü teâlâ, Îsâ’ya Aleyhisselâm ölüleri diriltme mu’cizesi vermişti. Onun için, Îsâ Aleyhisselâm seslenince: Allahü teâlânın izni ile ölülerden birisi dirilerek: “- Buyur, ey Îsâ Aleyhisselâm!” dedi. Îsâ Aleyhisselâm, “- Suçunuz ne idi ki, bu hâle geldiniz, bu azâba müstehak oldunuz” diye sorunca, “- Çocuğun annesine olan sevgisi gibi dünyâyı çok sevmiştik. Biz dünyalık bakımından, mal, mülk ve evlât yönünden iyi olunca sevinir, dünyâ işi iyi gitmeyince üzülürdük. Hem de uzun emel...

Nûr İle Zulmet

Lokman Hakim Aleyhisselâm oğluna: “- Ey oğul! Allahü Teâlâ'yı hatırlayıp ananların durumu ile, böyle olmayanların durumu nûr ile zulmetin (Aydınlık ile karanlığın) hâli gibidir” buyurdu.

Kimi Sevip, Kimi Sevmeyeceğim?

Hep hocas ı ndan nakil yapan muhterem bir z â ta sormuşlar… “ “- Sen hocandan ne öğ rendin?” O da: “- Ben hocamdan, kimi sevip, kimi sevmeyece ğ imi öğ rendim!” ” cevab ı n ı vermi ş .

Dertli Bir Anne Anlatmaya Başladı…

  Dertli Bir Anne Anlatmaya Başladı… Oğluna yıllardır kız bulamayan dertli bir anne anlatmaya başladı. “- Üç yıldır makine mühendisi oğluma kız arıyorum. Tek şartım: Takvalı olsun; yeter! Ama öylesini bulmak çok zor. Hatta imkânsız. Kapalı kızlar dahil hepsi; gösteriş, zenginlik, araba, yat, kat istiyorlar. Sevgili edinmemiş, namazını aksatmadan kılan bir kız bulamadım. Artık kimse namaza, takvaya, namusa değer vermiyor…” Elbette böyle bir kız aramak için bu şartları taşıyan bir oğul sahibi olmak gerek. Senin oğlun bu şartları taşımıyorsa elin kapısına hangi yüzle gideceksin? Diyelim öyle bir kız buldun… Kız ve ailesi derse… “- Senin oğlun takvalı değil, namaz da kılmıyor!” O zaman ne yapacaksın? Ya Rabbi! Kızlarımızı de oğullarımızı da takvalı, iffetli, namazlarını kılan, hakiki mü’minlerden eyle!

İslâmiyet'in Parlak Nurlarıyla Yeryüzünü Isıtıp Işıtalım!

Resim
Selçuklu Sultanı Melikşah Antakya'yı fethedip, önüne deniz çıkınca, atını denize sürüp kılıcını 3 kere denize saplayıp: "Yarabbi karşıma deniz çıkmasaydı, senin şanı yüce ismini gidebileceği yere kadar götürürdüm!!!" Diye haykırdı. Yâ Rabbi bizlere de öyle bir cihad aşkı ver ki: Bizler de senin şanlı ismini kâinatın her noktasına iletelim! İslâmiyet'in parlak nurlarıyla yeryüzünü ısıtıp ışıtalım!

Geç Kılınan Namaz!

Güler yüzü, güzel ahlakı ile her açıdan örnek bir kadın olan Selma Hanım, temizlik işlerinde evhâma yakın derecede aşırı titiz davrandığından, genelde namazlarını biraz geç kılardı. Selma Hanım’ın diğer bir özelliği de çok açık, çok net rüyâlar görür, bunları kendi yorumlar ve rüyâlarının çoğunun doğruluğuna tanık olurdu. Bir gece yine rüyâsında kendisinin öldüğünü, sonra teneşir üstünde yıkandığını, bembeyaz kefenlere sarıldığını, tabutun içine sırt üstü yatırılıp, helâllık alındıktan sonra cenaze namazı kılınmak üzere bir câmiye götürüldüğünü ve musallâ taşının üstüne konulduğunu görüyor. Kendisini yıkayanları, tabutunu taşıyanları ve cenaze namazını kılanları açıkça gören Selma Hanım, kabristana yaklaşıpta açılan mezarını gördüğü an, aşırı derecede korkuya kapılıp yakınlarına, “- Ne olur! Beni burada yalnız bırakmayın!” diye yalvarmaya başlıyor. Tabii ki sesini duyan olmuyor ve Selma Hanım en yakınları tarafından mezara indirildikten sonra üzeri toprakla örtülüyor. Yakınla...

40 Hadisi Şerif 86 (Helâl Kazanç)

01- “Helâl bellidir; haram bellidir. İkisinin arasında ise birtakım şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve onurunu korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere bulaşırsa, harama düşmüş olur...” (Müslim, Müsâkât, 107) 02- “İnsanın yediği en güzel şey, kendi kazancından olandır.” (Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 77) 03- “Sizden birinizin urganını alıp sırtında bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah’ın onun itibarını koruması, bir şey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Zekât, 50) 04- “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yiyecek asla yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davut (a.s.) da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhârî, Büyû’, 15) 05- “Kim Helâl lokma yer ve Sünnet çerçevesinde amel eder, insanlar da onun kötülüklerinden emin olurlarsa o kişi cennete girer. (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60) 06- “Ey insanlar! Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan ...