Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın Sözleri
Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın Sözleri
001- İnsanların en
hayırlısı, günahsız olan ve Allah’ü Teâlâ’nın kitabı ile amel edendir.
002- Çok söyleyen
hakimdense, çok iş gören amire ihtiyacımız vardır.
003- Ben terazi değilim
ki hata ışlemeyeyim.
004- Kişi nefsini ihmal
etse de, fakirlik canına tak dese de, gönül tokluğu onu başkalarına muhtaç
olmaktan vareste kılar kendisini de güzelleştirir.
005- Cenabı Hakk’dan
başka hakiki sığınak yoktur.
006- En sonra
varacağınız Hakk’dan korkun ki, fitne ve fesada düşmeyesiniz.
007- Ölüme, kudretinizin
yettiği en hayırlı amellerle hazırlanın.
008- Sabredin, yoksa
pişman olursunuz.
009- Ya belâ ve
musibetlere sabredersin yahut nedamet edersin.
010- Suç işleyenin
kulağını iyi çek; zira dünyada ceza görmek, ahiretteki cezadan daha kolaydır.
011- Doğru alın, doğru
verin.
012- Gözü haramdan
korumak, en güzel şehvet perdesidir.
013- Ecel erişmeden
yapabileceğiniz hayırlı işler için acele ediniz.
014- Mezar dünya
duraklarının sonu, ahiret duraklarının ilkidir. Orada azap görenin ilerisi de
kötü, iyilik görenin ilerisi de iyidir.
015- Sen ferahladığın
zaman, kıskanç kimsenin kedere boğulması ne büyük intikamdır.
016- İçkiden kaçının,
zira her kötülüğün anahtarı içkidir.
017- Her nimetin bir
musibeti vardır.
018- Geçmişten ibret
alın da hayra çalışın.
019- Mükafatın
büyüklüğü, belanın büyüklüğü nispetindedir.
020- Hz. Osman Radiyallahü
Anh en fazla şu duayı ederdi: “Ya Rabbi; dinimi, islam’ı, emanetimi, imanımı ve
kuvvetimi sen muhafaza et... ”
021- Elinizden geldiğince hayırla muamele edin.
022- Dünya gurur üzerine kurulmuştur. Dünya hayatı sizi
aldatmasın.
023- Gurura kapılıp Allah’ı unutmayın!
024- Dünyaya kendilerini kaptırıp, onda eserler yapıp,
nimetlerle uzunca yaşayan ehl-i dünya nerede?
025- Allah’ü Teâlâ’nın dünyayı attığı gibi, siz de dünyayı
atın.
026- Allah’ü Teâlâ’nın övdüğü ahirete talip olun ki, en
hayırlı olan, odur. Allah’ü Teâlâ şöyle buyurdu: “Onlara dünya hayatının
misallerini de getir. O, gökten indirdiğimiz su gibidir ki, bununla yeryüzünün
bitkileri birbirine karışmış, sonra kurumuş bir çöp kalıntısı oluvermiş;
rüzgârlarsa onu savuruvermiş. Allah’ü Teâlâ her şeye kadirdir. O mal ve oğullar
dünya hayatının bir süsüdür. Geriye baki kalacak olan salih ameller ki,
Rabbi’nin nezdinde sevapça da hayırlıdır, amelce de hayırlıdır.”
027- Küçük çocukları kazanca zorlamayın. Eğer onları kazanca
zorlarsanız hırsızlık yaparlar. Elinde bir sanatı olmayan cariyeleri de kazanca
zorlamayın. Eğer onları kazanca zorlarsanız zina yaparak istediğiniz parayı
getirmeye mecbur olurlar.
028- Namus ve şerefinizi koruyun ki, Allah’ü Teâlâ da sizin
namus ve şerefinizi korusun.
029- Yiyeceklerinizin helal ve temiz olmasına dikkat edin.
030- Dünya için üzülmek kalbe zulmet, ahiret için üzülmek ise
kalbe nurdur.
031- “En
akıllı insan; nefsini hesaba çeken, onu iyi idare eden, ölümden sonrası için
amel işleyen ve kabir karanlığı için Allah’ü Teâlâ’ nın nurundan istifade
edendir.”
032-
“Kul, gözleri gördüğü hâlde Allah’ü Teâlâ’ nın kendisini âmâ olarak
diriltmesinden korksun!
033-
Hikmetten anlayana manalı bir söz kâfidir.
034-
Manen sağır olanlar, zaten hakkı duyamazlar…”
035-
“Kim geceleyin Âl-i İmran Sûresi’nin sonunu okursa ona,
geceyi sabaha kadar ibadetle ihya etmiş gibi sevap yazılır.” (Ali el-Müttakî,
II, 304/4066)
036-
“İçkiden sakının, çünkü o bütün kötülük ve
çirkinliklerin anasıdır… Aman içkiden uzak durun, vallahi îman ile içki
mübtelâsı olmak, asla bir arada bulunmaz. Pek yakında birinin diğerini
uzaklaştırmasından korkulur.” (Nesâî, Eşribe, 44) Yâni içkiye mübtelâ olmak,
tevbe edilmediği takdirde kişinin kalbinden îmânı çıkarıp atar. Tevbe
edildiğinde ise îmân, içki içme hastalığını sahibinden uzaklaştırır.
037-
“Çocukları para kazanmaya mecbur etmeyin! Siz onları mal
kazanmaya mecbur ettiğiniz takdirde hırsızlık yaparlar. San’at sahibi olmayan
câriyeleri de kazanca zorlamayın! Zira siz onları kazanca zorladığınız takdirde
iffetlerini zedeleyerek kazanmaya çalışırlar. Onların getireceği paraya karşı
istiğnâ gösterin ki, Allah’ü Teâlâ da sizi müstağnî kılsın. Size temiz olan
yiyecekler yaraşır.” (Muvatta’, İsti’zan 42)
038-
“Resûlullah Efendimiz’e bey’at ettikten sonra hiç şarkı
söylemedim, yalan konuşmadım ve sağ elimle tenâsül uzvuma dokunmadım.” (İbn
Mâce, Tahâret, 15)
039-
“Beş şey muttakilerin (salihlerin) alametidir:
·
Dinî gayret içinde olanlarla beraber olmak.
·
Nefsini ıslah edip diline hâkim olmak.
·
(Allah’ü Teâlâ sevgisini unutturan) dünyalıklardan
nefsine hoş gelen bir şeye eriştiğinde onun zarar-ziyanını ayırt edebilmek,
Dinden kendisine az bir şey bile nasip olduğunda onu da ganimet bilmek.
·
Haram karışır endişesiyle midesini helalden (de olsa)
doldurmamak (ve riyazat içinde yaşayabilmek).
·
Bütün insanların kurtulduğunu, yalnız kendisinin
mahvolduğunu düşünmek.”
040-
“Muhakkak ki dünya fâni, ahiret ise bakidir. Fâni olan
sizi şımartıp azdırmasın, baki olandan alıkoymasın. Siz, bakiyi fâni olana
tercih ediniz. Dünya sonludur, dönüş Allah’ü Teâlâ’yadır. Allah’ü Teâlâ’dan
korkunuz.” (İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Mevsû‘a, I, 77)
041-
Geçenlerden ibret alınız, gayretle çalışınız, gafil
olmayınız. Hiç bir hareketinize göz yumulmaz. Hani nerede dünyaya gelip de,
orada uzun müddet menfaatler sağlayan, orayı imar edenler, ekip biçenler ve
onların kardeşleri. Onları unuttunuz mu? Dünyaya Allah’ü Teâlâ’nın verdiği
kadar değer veriniz. Ahiretten de nasibinizi unutmayınız.
042-
Allah’ü Teâlâ korkusu, insanı O'nun gazabından koruyan
bir kalkan ve rızasını kazanmaya bir vesiledir. Hadiseler karşısında Allah’ü
Teâlâ’dan korkun, cemaate sarılın, fırka fırka ayrılmayın. Allah’ü Teâlâ’nın
size olan nimetini hatırlayın.
043-
Öldükten sonra dirilecek insanların hesaba çekileceğini
bildiği halde mal biriktirene, cehennemdeki ızdırabı bilerek günah işleyene
hayret ederim.
044-
Bir zorlukla karşılaştığında sabret. Çünkü hiçbir güçlük
yoktur ki arkasından kolaylık gelmesin.
045-
Aziz ve Celil olan Allah’ü Teâlâ size ahireti kazanmanız
için dünyayı vermiştir. Dünya fani, ahiret ise bakidir. Fani olan dünya sizi
şımartıp da baki olan ahiretten alıkoymasın. Fani olana baki olanı tercih
ediniz. Dünya yok olup gidicidir. Sonunda varılacak yer Allah’ü Teâlâ’nın
huzurudur.
046-
Cennet mutluluğunu bilerek istirahat edene ve Allah’ü
Teâlâ’yı bildiği halde başkasını zikredene hayret ederim.
047-
Bütün işlerin Alah'ın emri ile olduğunu bildiği halde
elden kaçırdığı için üzülene hayret ederim.
048-
Zamanı kıyaslamayan, kaderleri tanıyamaz; gelecek
günlerin neler vaad ettiğini de bilemez.
049-
Ey âdemoğlu! Bilmiş ol ki; ruhunu almakla vazifeli olan
melek seni bırakmaz, ecelin geldiğinde seni bırakıp ta başkasına gitmez. Sanki
bırakıp ta sana gelecekmiş gibi ölüme hazır ol. Gafil olma çünkü sen unutulmuş
değilsin. Ey ademoğlu! Sen bil ki; kendinden gafil olur hazırlanmazsan başkası
senin yerine hazırlanmaz. Mutlaka Allah’ü Teâlâ’nın huzuruna çıkacaksın,
kendini hazırla, kendi işlerini başkasına havale etme.
050-
Biliniz ki Allah’ü Teâlâ kiminle beraberse o hiç bir
şeyden kokmaz. Allah’ü Teâlâ kime gazab etmişse onun affını isteyeceği başka
kimse yoktur.
051-
Ben Beni Kaynuka denilen Yahudi kabilesinden hurma alır,
kârına satardım. Rasulullah (sav) bunu duyunca bana şöyle dedi: "Ya Osman,
alırken de satarken de ölç."
052-
Allah’ü Teâlâ nasip etmeyecegi şeyin hayalini kurdurmaz.
053-
Ey insanlar! Allah’ü Teâlâ’ya muhalefetten sakınınız. Çünkü
Allah’ü Teâlâ’ya muhalefetten sakınmak bir ganimettir.
054-
En akıllı insan kendisini hesaba çeken, kendini iyi
idare eden, ölümden sonrası için iyi amel yapan ve kabrin karanlığı için Allah’ü
Teâlâ’nın nurundan faydalanandır.
055-
Kul gözleri gördüğü halde Allah’ü Teâlâ’nın kendisini âmâ
olarak haşretmesinden korksun.
056- “Ecel gelip çatmadan yapabileceğiniz iyiliği hemen
yapınız.”
057- Kalıcı olanı geçici olana tercih ediniz.
058- Kuşkusuz dünya sona erecek ve dönüş Allah‘ü Teâlâ’ya olacaktır.
059- “Gerçek mümin altı çeşit korku içindedir:
·
İmanını kaybetme korkusu. Zira
ayet-i kerimelerde buyrulur: “Rabbimiz! Bizleri hidayete erdirdikten sonra
kalplerimizi eğriltme!..” (Âl-i İmran, 8) “Ey iman edenler! Allah’ü Teâlâ’dan,
O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i
İmran, 102)
·
Kıyamet günü kendisini
rüsva edecek şeylerin melekler tarafından yazılması korkusu. Zira ayet-i
kerime’de buyrulur: “İşte o gün (yer) Rabbinin ona bildirmesiyle bütün
haberlerini anlatır.” (ez-Zilzal, 4-5)
·
Amelinin şeytan
(aleyhi’l-la’ne) tarafından boşa çıkartılması korkusu. Zira ayet-i kerimelerde
buyrulur: “(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde
onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak
onlardan ihlaslı kulların müstesna.” (el-Hicr, 39-40)
·
Ölüm meleği Azrail’e gaflet
içindeyken ve ansızın yakalanma korkusu. Ayet-i kerimede buyrulur: “Ve sana
yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (el-Hicr, 99) Hadis-i şerifte
buyrulur: “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” (Müslim,
Cennet, 83; Münâvî, V, 663) Nitekim Hazret-i Osman Radiyallahü Anh Kur’an ile
yaşadı, Kur’an’ı infak etti ve Kur’an okurken şehit edilerek rahmet-i Rahman’a
kavuştu.
·
Dünya ile mağrur olup
ahiretten gafil kalma korkusu. Ayet-i kerimede buyrulur: “…Bu dünya hayatı,
aldatma metaından başka bir şey değildir.” (Âl-i İmran, 185)
·
Çoluk-çocuğuyla fazlaca
meşguliyete dalıp Allah’ü Teâlâ Teâlâ’nın zikriyle yeterince meşgul olamama
korkusu.” Ayet-i kerimede buyrulur: “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız
birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ü Teâlâ katındadır.” (el-Enfal,
28) “Muhakkak ki dünya fâni, ahiret ise bakidir. Fâni olan sizi şımartıp
azdırmasın, baki olandan alıkoymasın. Siz, bakiyi fâni olana tercih ediniz.
Dünya sonludur, dönüş Allah’adır. Allah’ü Teâlâ’dan korkunuz.” (İbn-i
Ebi’d-Dünyâ, Mevsû‘a, I, 77)
Yorumlar
Yorum Gönder