Allah’ü Teâlâ’nın Muhafazasını İsteyen…
Allah’ü Teâlâ’nın Muhafazasını İsteyen…
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رضى
الله عنه كُنْتُ خَلْفَ النَّبِىِّ صلى الله عليه و سلم يَوْمًا فَقَالَ يَا
غُلاَمُ اِنِّى اُعَلِّمُكَ كَلِمَاتٍ اِحْفَظِ اللَّهَ يَحْفَظْكَ اِحْفَظِ
اللَّهَ تَجِدْهُ تُجَاهَكَ اِذَا سَاَلْتَ فَاسْاَلِ اللَّهَ وَ اِذَا
اسْتَعَنْتَ فَاسْتَعِنْ بِااللَّهِ وَاعْلَمْ اَنَّ اْلاُمَّةَ لَوِ اجْتَمَعَتْ
عَلَى اَنْ يَنْفَعُوكَ بِشَىْءٍ لَمْ يَنْفَعُوكَ اِلاَّ بِشَىْءٍ قَدْ كَتَبَهُ
اللَّهُ لَكَ وَ اِنِ اجْتَمَعُو عَلَى اَنْ يَضُرُّوكَ بِشَىْءٍ لَمْ يَضُرُّوكَ
اِلاَّ بِشَىْءٍ قَدْ كَتَبَهُ اللَّهُ عَلَيْكَ رُفِعَتِ اْلاَقْلاَمُ وَ جَفَّتِ
الصُّحُفُ
Hz. İbn-i Abbas
Radiyallahü Anh diyor ki: Ben bir gün Nebi Sallallahü Aleyhi Vesselâm’in
terekesinde idim. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesselâm şöyle buyurdu: “Ey
evlatçığım! Sana bazı kelimeler öğreteceğim. Allah-u Teâlâ’yı muhafaza et ki,
Allah da seni muhafaza etsin. Allah-u Teâlâ’yı muhafaza et ki, O’nu sana
yönelmiş bulasın. İstediğin zaman yalnız Allah’tan iste. Yardım dileyeceğin
zaman da yalnız Allah’tan yardım dile.
Bil ki! Eğer
bütün ümmet sana fayda vermek için toplansa, Allah’ü Teâlâ’nın senin için
yazdığından başka sana fayda veremez. Ve eğer bütün ümmet sana zarar vermek
için toplansa, Allah’ü Teâlâ’nın senin için yazdığından başka sana zarar
veremez. Kalemler kaldırıldı ve sayfalar kurudu.
Sevgili
kardeşim, kim Allah’ü Teâlâ’nın muhafazasını ister ve Allah’ü Teâlâ’nın
hıfzının gölgesi altına girmeyi murad ederse bu hadise dikkat etmelidir. Zira
bu hadis, Allah’ü Teâlâ’nın muhafazası altına girmenin yolunu göstermektedir.
Hadisimizi
İbn-i Abbas Radiyallahü Anh Hazretleri nakletmektedir. İbn-i Abbas Hazretleri
diyor ki:
كُنْتُ خَلْفَ النَّبِىِّ صلى
الله عليه و سلم يَوْمًا “Ben bir gün Nebi Sallallahü Aleyhi
Vesselâm’in terekesinde idim.” فَقَالَ “Dedi ki: ” يَا غُلاَمُ “Ey evlatçığım!” اِنِّى اُعَلِّمُكَ كَلِمَاتٍ “Ben sana bazı kelimeler öğreteceğim.” Peygamber Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesselâm bu kelimeleri İbn-i Abbas Hazretlerinin zatında aynı zamanda
bizlere de öğretmektedir. Bu sebeple, Efendimiz’in öğreteceği bu kelimelere son
derece dikkat kesilelim.
اِحْفَظِ اللَّهَ “Allah’ı muhafaza et!” Elbette Allah’ü Teâlâ’nın zatı
muhafazadan müstağnidir. Burada kastedilen muhafaza: Allah’ü Teâlâ’nın dinini
muhafaza, Allah’ü Teâlâ’nın kelamı olan Kur’an’ı muhafaza, Allah’ü Teâlâ’nın
Resulü’nün sünnetini muhafaza ve Allah’ü Teâlâ’nın isminin şerefini ve izzetini
muhafaza gibi manalardır.
Evet, “Allah’ı
muhafaza et!” Peki, biz Allah’ı muhafaza ettiğimizde, Allah bize nasıl muamele
edecek? İşte hadisin devamı: يَحْفَظْكَ “Allah da seni muhafaza etsin.” Demek kim Allah’ü
Teâlâ’nın muhafazasını isterse, ilk önce Allah’ı muhafaza etmelidir. Yani Allah’ü
Teâlâ’nın dini için, kitabı için, Resulü’nün sünneti için fedakârlık yapmalı ve
onların muhafazası için çalışmalıdır.
Hadisin
devamında Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesselâm yine aynı emri tekrar ediyor: اِحْفَظِ اللَّهَ
“Allah’ı muhafaza et!” تَجِدْهُ تُجَاهَكَ “Allah’ı
sana rahmetiyle, ihsanıyla, keremiyle yönelmiş bulasın.” O hâlde kim Allah’ü
Teâlâ’nın kendisine cemalî isimleriyle muamele etmesini isterse, ilk önce
kendisi Allah’ı muhafaza etmelidir.
Demek hadisin
bu bölümüne kadar iki şey öğrendik:
1- Allah’ı
muhafaza edeni Allah da muhafaza eder.
2- Allah’ı
muhafaza edene Allah rahmet ve keremiyle muamele eder.
Hadis-i şerifin
devamında Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesselâm şöyle buyuruyor:
وَ اِذَا اسْتَعَنْتَ فَاسْتَعِنْ
بِااللَّهِ “İstediğin zaman yalnız Allah’tan iste!” وَ اِذَا اسْتَعَنْتَ
فَاسْتَعِنْ بِااللَّهِ “Yardım dileyeceğin zaman da yalnız
Allah’tan yardım dile!”
Evet, Allah’tır
her sesi işitip cevap veren. Ve yine Allah’tır her istenilen şeye kâfi gelen.
Allah’tan başka kim var ki sesimizi işitsin, bize merhametiyle muamele edip
istediğimizi bize ihsan etsin? İşte bu sırdandır ki, Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesselâm sadece Allah’tan istemeyi ve ancak Allah’a sığınmayı bizlere
emretmiştir.
Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesselâm hadislerine şöyle devam ediyor:
وَاعْلَمْ “Bil ki!” اَنَّ اْلاُمَّةَ لَوِ
اجْتَمَعَتْ عَلَى اَنْ يَنْفَعُوكَ بِشَىْءٍ “Eğer
bütün ümmet sana fayda vermek için toplansa” لَمْ يَنْفَعُوكَ اِلاَّ بِشَىْءٍ
قَدْ كَتَبَهُ اللَّهُ لَكَ “Allah’ü Teâlâ’nın senin için yazdığı ve
ezelde takdir ettiği menfaatten başkasını sana ulaştıramaz.”
Yani bütün
hayırlar, bütün menfaatler ve bütün iyilikler ancak Allah’ü Teâlâ’nın elindedir
ve O’nun takdiriyledir. O istemese, bütün insanlar ve cinler hatta bütün mahlûkat
toplansa, en ufak bir menfaati bizim için yaratamaz. Bir damla suyu, bir tek
başağı, bir nefesi bize ihsan edemez. Bu sebeple, hangi hayır olursa olsun,
hangi elden ve sebepten gelirse gelsin, o hayrın asıl sahibi Allah’tır ve O’nun
izni ile bize ulaşmıştır. Şükür ve hamda ancak O layıktır.
وَ اِنِ اجْتَمَعُو عَلَى اَنْ
يَضُرُّوكَ بِشَىْءٍ “Eğer bütün ümmet sana zarar vermek için
bir araya gelse” لَمْ يَضُرُّوكَ اِلاَّ بِشَىْءٍ قَدْ كَتَبَهُ اللَّهُ عَلَيْكَ
“Allah’ü Teâlâ’nın senin için yazdığı ve sana takdir ettiği şeyden başka sana
hiçbir zarar veremez.”
Yani menfaat Allah’ü
Teâlâ’nın elinde olduğu gibi zarar da Allah’ü Teâlâ’nın elindedir. Zararı da
ancak O yaratır. Eğer bütün insanlar ve cinler bir araya gelse ve bize zarar
vermek ve bizi helak etmek istese, ancak Allah’ü Teâlâ’nın ezelde yazdığını
bize ulaştırır. İşte bu sırdandır ki, Cenab-ı Hak Tevbe suresinde
Peygamberimiz’e şöyle emrediyor: “De ki! Allah’ü Teâlâ’nın yazdığından başkası
bize isabet etmez. O da bizim Mevlamız’dır.” Yani bizim hakkımızda hangi hükmü
verirse versin, bizim sahibimizdir, bizim dostumuzdur. Bize düşen, O’nun bizim
hakkımızdaki hükmüne razı olmaktır.
رُفِعَتِ اْلاَقْلاَمُ “Kalemler kaldırıldı.” Yani kader defterlerini yazan kalemler
kaldırıldı. Artık menfaat ve zarar, takdir-i hüda ile ezelde tespit edildi. وَجَفَّتِ الصُّحُفُ
“Sayfalar da kurudu.” Yani kader kalemi kaldırıldığı gibi, ilahî takdirin
yazılı olduğu sayfalar da kurudu. Artık hiçbir hüküm değişmez.
Burada akla
şöyle bir soru gelebilir: “Eğer kader kalemleri kaldırılmış ve sayfalar kurumuş
ise, biz kaderin mahkûmu olmuyor muyuz?” Bu sorunun cevabını Marmara Eğitim
olarak hazırladığımız “Kadere İman” setine havale ediyoruz. Dilerseniz
www.ilmedavet.com sitemizden “Kadere İman” eserini ücretsiz indirebilirsiniz.
Sorunun cevabı mezkûr eserde verildiğinden biz şu anda bu kapıyı açmıyoruz.
Şimdi hadis-i
şerifte anlatılan noktaları şöylece maddeleyelim:
1- Allah’ı
muhafaza edeni Allah da muhafaza eder.
2- Allah’ı
muhafaza edene Allah rahmet ve keremiyle yönelir.
3- İstediğimiz
zaman Allah’tan istemeli ve sebeplerle gelen nimetleri Allah’tan bilmeliyiz.
4- Yardım
dileyeceğimiz zaman da yalnız Allah’tan yardım dilemeli ve sebeplerle gelen
yardımı yine ondan bilmeliyiz.
5- Ve
bilmeliyiz ki, bütün ümmet menfaatimiz veya zararımız için toplansa, ancak Allah’ü
Teâlâ’nın bizim için takdir ettiğini bize ulaştırabilirler. Bundan başka bize
ne faydaları olur, ne de zararları. Zira kader defterini yazan kalemler
kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
Dilerseniz
hadisimizi şöyle bir dua ile toplayalım. Ya Rab! Bizleri dinini, kitabını, Habib’inin
sünnetini ve ismini muhafaza edenlerden eyle! Ve bu muhafazaya mukabil sen de
bizi muhafaza et ve rahmetinle bize yönel! Ancak senden istemeyi ve ancak sana
sığınmayı bizlere nasip et! Ve bize öyle bir iman ver ki, menfaat ve zararın
ancak senin elinde olduğunu bilelim ve sadece senin dergâhında zelil olup
nimeti senden isteyelim, zarardan dolayı da sana sığınalım. Âmin! (Tirmizi)
Yorumlar
Yorum Gönder