Ben Gidiyorum, Ta Ki Benden Hayırlısı Gelsin!


Ben Gidiyorum, Ta Ki Benden Hayırlısı Gelsin!

Yatsı ezanına birkaç dakika vardı. Camiye gitmek üzere son hazırlıklarımı yapıyordum. O sırada kapının zili çaldı. Kapıyı açtım. Karşımda uzun zamandır görmediğim bir dostum. Beni ziyarete gelmiş. Selamlaşıp, kucaklaştık. Buyur ettim. Çay eşliğinde uzun bir sohbet için salona geçtik.

Muhabbet gerçekten koyu idi. Nasıl geçtiğini anlayamadığımız üç koca saatin ardından misafirim geç oldu, bana müsaade diyerek noktayı koydu ve kalktı. Sokağın başına kadar eşlik etme teklifime, memnun olurum cevabını verdi.

Birlikte çıktık. Sokağın başına vardığımızda, şimdi ayrılık vakti. “Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin!” diyerek elini uzattı. Kucaklaşırken, dostumun ettiği duaya alışkanlıkla âmin dedim. Ve arkadaşım sokağın kösesini döndü gitti...

Eve dönerken, arkadaşımın veda sözleri takıldı aklıma. “Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin!”. Düşündüm, düşündükçe ürperdim. Bu bir dua idi. İlk kez duyduğum yaman bir dua. Gayri ihtiyari birkaç kez tekrarladım. Sıcacık duygularla doldum. Bir şey tarafından kuşatılmıştım. Bütün benliğimi dolduran güzel bir şey.

Ertesi gün ilk isim arkadaşımı telefonla aramak oldu. Nedir, nereden duydun diye sordum. Bu özlü duadan çok etkilendiğimi anlayan dostum, Hz. İsa Aleyhisselam'ın, Peygamber Efendimiz'in geleceğini müjdelediği duaymış bu dedi. Ne güzel dua imiş! Tuttum bu duayı dedim. Güldü ve
“- O halde hiç bırakma. Ayrıca vesile ol, başkaları da tutsun!” diye cevap verdi ve bana bir hayır kapısı aralayarak telefonu kapattı.

“Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin!”

Tutmuştum bu duayı. Bırakmaya da niyetim yoktu.
İşte giden gitmişti. Hayırlı bir insandı giden. Fakat gelmesi için dua edilen daha hayırlı kimdi ya da neydi? Bir insan? Bir haber? Yoksa yeni bir gün, yeni bir gece mi? Bir insan ise ya da bir haber, beklemeye değer. Gündüz ya da geceyse hayırlı olan, geri bırakmamaya, ihya etmeye değerdi. Tutmuştum bu duayı.

Günler günleri kovaladı, hayırlar hayırları... Dua halen zihnimi meşgul ediyor. Ben de dostumun tavsiyesine uyarak, işitmeyenlere bu duayı duyurmakla vazifeli olduğumu hissediyor, fırsat doğdukça vazifemi ifa ediyordum.

Kim bilir, daha ne kadar böyle duyulmamış sözler, dualar vardır. Ve kim bilir ne kadar yitip giden...

Unutulmuş sözler, dualar gibi yitip gitmemek için, giderken kendisinden daha hayırlısı için dua eden dostlara kulak vermekten başka çare var mi? Ve hayır dileyen bütün sözlere.

Her sabah "namaz uykudan hayırlıdır" diye seslenen müezzin hayra çağırır. Yanlış bir adımda kalbin derin bir yerinde uç veren sizi hayra çağırır. Hayır, her adımdadır. Can kulağını açık tutana.

Ninelerimiz, evin çatısında ötüp duran kargaya "hayrola karga, hayır isen öt, şer isen git" derler, karganın ağzından hayra çağırırlardı. Dedelerimiz, ters giden, sarpa sarmış işlerini hayırlısı olur inşallah der, bir çırpıda aşıverirlerdi.

Tutmuştum bu duayı,
Siz nasıl düşünürsünüz bilmem ama ben de tuttum bu duayı.
Ah! Keşke herkes yapsa bu duayı...
Ben şu ana kadar böyle bir dua yapmadım. Bundan sonra yapmaya çalışacağım.
Düşünüyorum da;
Her konuştuğumuza karşı,
Her karşılaştığımıza karşı,
Her ziyaret ettiğimize karşı,
Her bir araya geldiğimizde,
Ayrılırken/vedalaşırken “Benden sonra daha hayırlısıyla karşılaş!” demiş olsak her birimiz bir diğerimiz için hayırlı olmaz mıyız?
Peygamberimiz “karşılıksız/fayda beklemeksizin yapılan dua makbuldür” demez mi?

Karşılıksız yapılan dua, arkadan yapılanıdır. Yüze karşı yapılan duada farklı farklı niyetler vardır.

Bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulur:
“Bir Müslüman’ın din kardeşinin arkasından ettiği hayır dua kabul olur.
O dua edince, bir melek,
"Âmin, kardeşin için istediğinin aynısı sana da verilsin" der. (Müslim)

Bir Hadis-i Şerif mealine daha yer verelim:

Dört dua ret olunmaz, kabul olunur:
1- Dönünceye kadar, hacının duası,
2- Evine dönünceye kadar, gazinin duası
3- İyi oluncaya kadar, hastanın duası,
4- Kardeşin, kardeşe arkadan yaptığı dua. (Ramuz el-Ehadis)

Şimdi hayra sarılıp hayır dileyenler ne kadar az. Daha hayırlısı onun için mi gelmiyor ne?
(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis