Mükellef Kime Denir? Mükellefin Görevleri Nelerdir Herkes Okusun
Mükellef Kime Denir? Mükellefin Görevleri Nelerdir
(Her Müslüman
Bunları Okumalı, Öğrenmeli, Öğretmeli ve Uygulamalı)
Akıllı olan
ve ergenlik çağına gelen her Müslüman’a “Mükellef” denir. “Mükellef” sorumluluk
sahibi demektir. “Mükellef” Allah tarafından emredilen
hükümleri yerine getirmede sorumluluk sahibidir.
Bir kişi
Mükellef olduğu anda Allah’ü Teâlâ’nın yasakladığı haramlardan kaçmak,
emrettiği farzları yapmak zorundadır.
Mükellef olarak kabul edilen kişilerin yükümlü tutulduğu fiiller ise "efal-i mükellefin" yani "mükellef insanların fiilleri" denir.
Efal-İ
Mükellefin (Sorumluluk
sahibi olanların yapması gerekenler)
Ef’âl-i mükellefin sekiz tanedir:
Farz,
vâcib, sünnet, müstehab, mübah, haram, mekruh ve müfsid.
Bu taksim Hanefi hukukçularına göredir.
1. Farz: Allah veya Rasûlünün emrettiği
kesin olan delillerle belli olan ameller "farz" adını
alır. Namaz, oruç, hac, ibâdetleri gibi. Bunlarla ilgili hem kesin âyetler
vardır, hem de Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in tevâtüre varan
yollarla nakledilmiş hadisleri mevcuttur.
Farzı işleyene sevap, terk edene ceza vardır. Farzı inkâr eden veya küçümseyen küfre girer yani dinden çıkar.
Farzlar ikiye ayrılır.
a) Farz-ı
Ayn: Her
yükümlü Müslümanın bizzat yerine getirmesi gerekli olan farzlardır.
Örnek: Abdest, beş vakit namaz, ramazan orucu,
mükellef olana hacc ve zekât ile İslâm toprakları saldırıya uğradığında veya
dinde tehlike oluştuğunda cihada çıkmak gibi...
Her mükellef Müslüman özürsüz olarak farz-ı ayn görevini terk edemez. Yapması zorunludur. Eğer farz-ı ayn borcu varsa derhal kaza etmek zorundadır.
b) Farz-ı
Kifâye: Bir
kısım Müslümanların bu farzları yerine getirince diğer Müslümanların kurtulduğu
farzlardır.
Örnek: Cenaze namazı kılmak, Kur’ân-ı Kerîm
dinlemek, Kur’ân-ı Kerîm ezberlemek, selâm almak gibi... Farz-ı kifâyenin
sevabı yalnız onu işleyenlere âit olur.
Dikkat: Farzı Kifayeyi Hiçbir Müslüman yerinde
getirmezse tüm Müslümanlar gühahkâr olur.
Örnek: Müslümanların organize olarak fen
bilimlerinde de (Matematik, uzay, mühendislik, tıp…) öğrenmesi ve ileri gitmesi
lâzımdır. Eğer Müslümanlar farzı kifaye olan fen bilimlerinde geri kalırsa o
ülkedeki tüm mükellef Müslümanalar günahkâr olur.
Bir mahallede bir cenaze namazını kimse kılmazsa o mahalledeki tüm Müslümanlar günahkâr olur.
2. Vâcib: Farzla sünnet arasında kalan ve
amel bakımından farz gibi kabul edilen emirlerdir. Hükmü farz gibidir. Bunları
işleyene sevap, özürsüz terk edene ceza gerekir. Yani Bir ibâdetin
vâciblerinden birisini kasden terk etmek tahrimen mekruhtur…
Örnek: Vitir vacib namazı.
3. Sünnet: Peygamber Eferndimiz Sallallahü
Aleyhi Vesellem’in işleri ve sözleridir.
Örnek: Güzel ahlâk sahibi olmak, misvak
kullanmak, cemâatle namaz kılmak gibi…
Sünnet,
müekked ve gayr-i müekked olma küzere iki kısma ayrılır.
“Her Müslüman”, Sünnetleri yapmaya çalışmalıdır.
a) Müekked
Sünnet: Peygamber
Sallallahü Aleyhi Vesellem’in devamlı işleyip nâdiren terk ettikleri farz ve
vâcib olmayan amelleridir. Terkedilmesinde "itâb" vardır.
Örnek: Sabah, öğlen ve akşam namazlarındaki
sünnetler ve çocukların sünnet ettirilmesi gibi.
“Her mükellef Müslüman”, Müekked Sünnetleri yapmaya çalışmalıdır.
b) Gayr-i
Müekked Sünnet: Peygamber
Sallallahü Aleyhi Vesellem’in çok defa edâ edip, bazan terkettikleri sünnet.
Örnek: Namazda uzun okuma, ikindi ve yatsı
namazlarının ilk sünnetleri gibi... Gayr-ı müekked sünnetlere müstehab ve
mendûb isimleri de verilir.
Sünnet
hükmü, farz ve vâcibden az sevap kazandırır. Kasden terk halinde ceza değil,
kınama gerekir.
“Her mükellef Müslüman”, Gayr-i Müekked Sünnetleri yapmaya çalışmalıdır.
4.
Müstehab: Buna
mendub da denir. Peygamberimizin (as) ara sıra yaptığı ve yapılması dinimiz
tarafından hoş ve güzel karşılanan davranıştır. Nafile namaz kılmak, akşam
namazını vakti girer girmez kılmak, nafile oruç tutmak gibi…
“Her mükellef Müslüman”, müstehabları yapmaya çalışmalıdır.
5. Mübah: Mükellefin dinimiz tarafından
yapıp yapmamakta serbest bırakıldığı davranıştır. Caiz kelimesi de mübahın eş
anlamlısıdır. Hakkında dinî bir yasak bulunmayan bütün dünya nimetleri genel
olarak mübahtır.
Örnek: Yemek, içmek, gezmek gibi…
6. Haram: Allah’ü Teâlâ’nın kesin delillerle
yasakladığı şeylere haram denir. Zina etmek, hırsızlık yapmak, haksız yere bir
cana kıymak, yalan söylemek, kumar oynamak, anaya-babaya âsi olmak… Haramları
işleyenlere Cehennem terk edene de sevap vardır.
Harama,
mahrem veya mahzur adı da verilir.
“Her mükellef Müslüman”, haramlardan kaçınmalıdır. Eğer haramlara düşerse acele tevbe etmeli bir daha yapmamalıdır.
7. Mekruh: Hoş görülmeyen fakat kesin
delillerle yasaklanmayan şeylere de “mekruh” denir. Mekruhun
helâl olduğuna inanan kimse dinden çıkmaz.
Fakat takva
bir Müslüman’nın kaçınması gereken davranışlardır. Midye istiridye, ıstakoz ve
benzeri balık cinsinden olmayan deniz hayvanlarını yemek, cuma saatinde
alış-veriş etmek, abdest ve gusülde suyu israf etmek…
Mekruhun
harama yakın olanına "tahrimen mekruh"; helâle yakın
olanına ise "tenzîhen mekruh" denir.
Abdestte
suyu israf etmek mekruh olduğu gibi, çok az kullanarak uzuvları yıkamak yerine
mesh derecesine getirmek de mekruhtur.
“Her mükellef Müslüman”, mekruhlardan kaçınmalıdır.
8: Müfsîd: Dinimizde, meşru olan bir işi veya
başlanmış olan bir ibadeti bozan, geçersiz kılan şeylere denir. Oruçlu iken yemek içmek, namazda konuşmak vb. gibi... Geçersiz
olan ibadete ise “fasit” veya “batıl” denir.
Müfsidin
yani başlanan bir ameli bozanın hükmü, bunu özürsüz olarak kasten yapmışsa
cezanın gerekmesi, yanlışlıkla yapmışsa cezanın gerekmemesidir.
“Her
mükellef Müslüman”, müfsitlerden kaçınmalıdır.
Mükellef olmanın şartları nelerdir?
Mükellef
Müslüman’ın 3 şartı vardır.
1- Müslüman olması,
2- Akıllı olması,
3- Ergenlik çağına gelmiş olması gerekir.
Mükellef olma yaşı kaçtır?
İslâm âlimleri ergenlik yaşını, erkeklerde 12-15 yaş arası, kızlarda ise 9-15 yaş arası olarak belirlemişlerdir. Bu yaşlar kişiden kişiye göre değişebilir bazen erken bazen de geç olabilir.
Bir çocuğun ergenlik çağına geldiği nasıl anlaşılır?
Çocukluktan çıkıp erginlik çağına girmek, cinsi duygu ve hisler kendisinde başlamış bulunmak demektir. Kızların adet görmesi, erkeklerde ihtilâm denilen cinsî boşalmanın olması, ses kalınlaşması, sakal ve bıyıkların çıkması gibi fiziki değişiklikler olur. Kısacası erkekler babalık, kızlar annelik konumuna gelmiş olur.
Mükellef Olma Çağına Yaklaşan Çocuklar Hazırlanmalıdır!
Bir çocuk
ergenlik çağına gelmeden önce; haramlardan kaçmayı, farzları
yapmayı öğrenmeli ve hazırlanmalıdır. Eğer çocuklar
İslâmiyet’i öğrenip; haramlardan kaçmazsa, farzları yapmazsa o çocuğun
anne-babası sorumludur; en büyük günaha girmiş olurlar. Çocukların işlemiş
olduğu tüm günahlar kat kat fazlasıyla anne-babalara yazılır.
Anne-babaların
ve velilerin “O daha küçük!” demesi çocuğu da velisini de
kurtarmaz. İşlediği her haram ve yapmadığı her farz yüzünden baliğ olan çocuk
da anne babası da Cehenneme düşer.
Veliler “O daha küçük oruca dayanamaz, namazı ileride kılar!” gibi laflarla kendilerini avutuyorlar. Haramlara ise; “Allah çocuklara günah yazmaz! Büyüdükçe uslanır!” diyorlar. Bu sözler çok tehlikelidir. Mükellef çağına ulaştığı an tam yetişkin sayılır. Büyükler nelerden sorumluysa mükellef olan kişi de hepsinden sorumludur.
Mükellef Olan Müslümanların Görevlerin Nelerdir?
01- Mükellef olan erkek ve kadının birinci
vazifesi; Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları akâid (İmân ve îtikâd)
bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. (İmâmı-ı Rabbani)
02- Allahü Teâlâ’nın sıfat-ı
zâtiyyesini (Vücûd, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyet,
Muhâlefetün lil-havâdis, Kıyâm bi-nefsihî); Sıfât-ı sübûtiyyesini (Hayat,
İlim, Semi, Basar, Kelâm, İrâde, Kudret, Tekvîn) doğru bilmesi ve inanması
lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür olmaz; bilmemek günah
olur.
03- Bütün haramlardan (Şirk ve küfre
düşürücü haller, zina, hırsızlık, insan öldürme, içki, kumar, yalan, kul
hakları almaktan, kâfir hakları almaktan, hayvan hakları almaktan…) kaçınmalıdır.
04- Üzerine farz olan ibadetleri (Namaz,
oruç, zekât, hac…) yapmak zorundadır. (Dinen zengin değilse zekât vermez, hacca
gitmez. Sağlığı tehlikede ise oruç tutamaz.) Üzerinde farz borcu varsa derhal
tevbe ederek kaza etmeli ve ödemelidir.
05- Cihad etmek, iyilikleri emretmek,
kötülüklerden sakındırmak zorundadır.
06- Sünnetleri öğrenmek ve uygulamak.
07- Ölümü çok hatırlamak sünnettir. Peygamber
efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu ki: “Bütün zevkleri
kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!” (Tirmizî, Kıyâmet, 26)
08- İslâmiyet’i bütün kural ve kurumlarıyla
hayatına geçirip yaşam biçimi haline getirmek.
09- Kendine lâzım ve farz olan ilimleri
öğrenmek,
10- İyi bir meslek öğrenmek,
11- Müslüman ve iyi huylu birisiyle
evlenmek,
12- Çocuklarına Müslüman isimleri verip,
onları İslâmi esaslara göre ve çağın gereklerine göre yetiştirmek,
13- Yaptığı her iş ve davranışta; “Allah’ü
Teâlâ beni görüyor, acaba yaptığım bu iş İslâmi ölçülere uyuyor mu? Rabbim
benden razı mı?” diye sormak…
14- Kendini her alanda iyi yetiştirmek ve
sürekli yenilemek,
15- Sıhhatli olmak, sıhhatini korumak,
16- Edepli ve iyi huylu olmak,
17- Tüm ibadetlerini yapmak,
18- Güzel ahlak öğrenmek,
19- Helâl lokma kazanmak ve diğer
Müslümanlara yardım için çalışmak,
20- Eşine, ana-babasına, çocuklarına,
kardeşlerine olan haklarını yerine getirmek,
21- Komşularına, hocalarına, öğrencilerine,
ailesine, emrinde olanlara karşı haklarını yerine getirmek,
22- Milletine ve vatanına karşı görevlerini
yerine getirmek,
23- Dinine ve milleti başka olanlara karşı
görevlerini yerine getirmek.
24- Bir
Müslüman’ın, dünyadaki tüm insanların Müslümanlığı kabul etmesi, onların da
Cennet’e gitmesi için çalışması en büyük görevidir. Bir örnek verecek olursak:
80 yaşlarını geçen Eyyübel Ensari Radiyallahü Anh Hz. İstanbul’a neden geldi? Elbette
İslâmiyet’in nurlarını yaymak için geldi...
çook iyi hazırlamıssınız teşekkürler
YanıtlaSil