Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat

Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat

Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat

Siyonistler Osmanlı Devleti’ni yıkabilmek için önce devleti ayakta tutan 2. Abbulhamid Han Hazretleri ve diğer önemli kişileri suikastlarla, darbelerle, terörle etkisiz hale getirdiler. Sonra Osmanlı Devleti’ni kolayca yıktılar. Bugün de aynı yöntem izleniyor. Siyonistler, Siyonistler’in maşaları masonlar, koministler, ateistler her türlü din, millet ve vatan düşmanları her türlü entrika yalan ve iftiralarla Tayyip Erdoğan’ı yıkmak Türkiye’yi yok etmek Siyonizm’e yem etmek istiyorlar.

Sultan İkinci Abdülhamid'in aleyhinde faaliyet gösterenlerin ele başçılarından biri olan Rıza Tevfik, devlet elden gidip te Masonik sarhoşluktan uyanınca korkunç pişmanlığını dile getiriyor. "Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat" adlı mersiyesinde pişmanlığından şöyle feryat ediyor...

Bu şiir bir ibret vesikasıdır. Bugünkü Masonlar da bir türlü uyanıp R. Tevfik Bölükbaşı’nın gösterdiği cesareti gösteremiyorlar. Temennimiz onların da bir an önce uyanması, gerçekleri görüp itiraf etmesi dileğiyle…

 

Sultan Abdülhamid Han'ın Rûhâniyetinden İstimdâd

 

Nerdesin Şevketli Sultan Hamid Han,

Feryâdım varır mı bârigâhına?

Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,

Şu nankör milletin bak günâhına...

 

Târihler ismini andığı zaman,

Sana hak verecek, ey koca Sultan!..

Bizdik utanmadan iftirâ atan,

Asrın en siyâsî pâdişâhına...

 

"Pâdişah hem zâlim, hem deli..." dedik,

“İhtilâle kıyâm etmeli...”  dedik;

Şeytan ne dediyse biz "Belî..." dedik;

Çalışdık fitnenin intibâhına.

 

Tahkîre yeltenip tâc ü tahtını

Denedi bu millet kara bahtını,

Sınadı sillenin nerm ü sahtını...

Rahmeyle sultânım, sûz-ı âhına!..

 

Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,

Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.

Sâde deli değil, edepsizmişiz:

Tükürdük atalar kıblegâhına!..

 

Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fenâ,

Bir sürü türedi, girdi meydana.

Nerden çıkdı bunca veled-i zinâ?

Yuh olsun bunların ham ervâhına!..

 

Bunlar halkı didik didik etdiler,

Katliâma kadar sürüp gitdiler.

Saçak öpmeyenler secde etdiler...

Bir âsî zâbitin pis külâhına.

 

Bugün varsa yoksa  .......   .....

Şöhretinde herkes fuzûli dellâl,

Âlem-i mânâdan bak da ibret al

Uğursuz tâlihin şu gümrâhına...

 

Haddi yok, açlıkla derde girenin,

Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.

Lânetle anılan cebâbirenin

Rahmet okutdu bu en küstâhına.

 

Çok kişiye şimdi vatan mezardır,

Herkesin belâdan nasîbi vardır,

Selâmetle eren pek bahtiyardır,

Bu şeb-i yeldânın şen sabâhına.

 

Milliyet dâvâsı fıska büründü,

Ridâ-yı diyânet yerde süründü,

Türk’ün rûhu zorla âsi göründü,

Hem Peygamber’ine, hem Allâh'ına...

 

Sen hafiyelerle dem sürdün ancak,

Bunlar her tarafa kurdu salıncak...

Eli yüzü kara bir sürü alçak

Kemend atdı dehrin mihr u mâhına...

 

Bu itler – nedense – bana salmadı,

Bahalıydı başım, kimse almadı,

Seyrandan başkaca iş de kalmadı

Gurbet ellerinin bu seyyâhına...

 

Hoş oldu cilvesi Cumhûriyet’in,

Tadı kalmamışdı Meşrûtiyet’in,

Deccala zil çalan böyle milletin

Bundan başka çâre yok ıslâhına...

 

Lâkin sen Sultân'ım, gavs-ı ekbersin,

Âhiretden bile himmet eylersin...

Çok çekdi şu millet, murâda ersin:

Şefâat kıl şâhım, meded-hâhına!..

                    

Rızâ Tevfîk Bölükbaşı

 

Lûgatçe

 

istimdâd: Medet ve yardım istemek.

şevketli: Ulu, yüce.

bârigâh: İzinle girilecek yer, huzur, makam.

lâhza: An, kısa zaman parçası.

beli: Evet

intibâh: Uyanmak.

ervâh: Ruhlar, canlar.

sehpâ-yı kaza: Îdam sehpası.

cebâbire: Zâlimler,

şeb-i yeldâ: En uzun gece

meded-hâh: Yardım bekleyen.

tahkîr: Hakir görme, hakaret etme

nerm ü saht: Yumuşak ve sert

ridâ-yı diyânet: Dînin örtüsü

fuzûli dellâl: Boşboğaz tellâl

dehrin mihr u mâhı: Devrinin güneşi ve ayı

saçak öpmek: Sarayda bayramlaşma merâsimine katılan büyükler, padişahın tahtından sarkıtılmış saçakları öpmek.

 

Rıza Tevfik

İşte, ilk zamanlarda, İttihat ve Terakki'nin dolaplarına kapılıp ona var gücüyle yardım eden, sonra her şeyi gören ve anlayan ve zıt istikamete dönen Rıza Tevfik, bu şiiriyle, ihtiyarlığında çektiği vicdan azabını dile getirmek ulviyetini göstermiş ve Abdülhamîd'in büyüklüğü mevzuunda dâvamıza en büyük vesikayı hazırlamış…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Yuşa Aleyhisselam’ın Okuduğu İsm-i Azam Duası