Müslümanın Sakınması Gereken Bir Davranış Bozukluğu: Küsme
Müslümanın
Sakınması Gereken Bir Davranış Bozukluğu: Küsme
Küsme, Kuran
ahlakından uzak yaşayan insanlarda yaygın olarak görülen davranış
bozukluklarından biridir. Bazı insanların çocuklukta öğrenip geliştirdikleri bu
alışkanlık, hoşlanmadıkları durumlarla karşılaştıklarında, öfkelendiklerinde,
sinirlendiklerinde, karşı taraftan bekledikleri tavrı görmediklerinde veya
kendilerine haksızlık yapıldığını düşündüklerinde geliştirdikleri kötü bir
ahlak özelliğidir. Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda yaygın olarak kabul
görmesine karşın, küsme Yüce Allah'ın beğenmediği bir davranıştır.
Din ahlakından uzak olan toplumlarda insanlar, doğdukları andan itibaren ailelerinde, arkadaşları arasında ve çevrelerinde küsen insanlar görerek büyürler. Bu nedenle bir süre sonra bu tavrı benimser ve geliştirerek karakterlerinin bir parçası haline getirirler. İstediği oyuncak alınmadığında ya da istediği yere gezmeye götürülmediğinde bir çocuk anne-babasına küser. Bir arkadaşına öfkelendiğinde arkadaşına, haksızlık yaptığını düşündüğünde kardeşine, çok ödev verdiğini düşündüğünde öğretmenine ve bunun gibi hayatında yer alan birçok kişiye karşı küsme eylemini geliştirerek büyür. Bu kötü ahlakla büyüyen bir insan yetişkinliğinde de bu ahlakı göstermeye, kendi iş arkadaşlarına, çocuklarına veya komşularına küserek yaşamaya devam eder.
Din Ahlakının Yaşanmadığı Bir Toplumda Küsme Bir Yaşam Şekli Haline Gelmiştir
Allah'ın yüceliğini hakkıyla kavrayan bir insan, yaptığı işlerin her aşamasında yüksek bir ahlak gösterir. Küsme gibi basit ahlak özellikleri ise insanı, Kuran ahlakına uygun bir yaşam şeklinden tamamen uzaklaştırır. Peygamberimiz (sav) "Edebsizlik ve çirkin sözün girdiği yer çirkinleşir" (Tirmizi, Birr 47) şeklinde buyurmuştur. Bu hadiste bildirildiği gibi gafil bir ruh haliyle yaşayan insanın hayatına da çirkinlik ve karmaşa hakim olur. Bulunduğu yerler çözümsüzlüklerin yaşandığı, konuların bir türlü halledilemediği, gerilime müsait, huzursuz ortamlara dönüşür.
İşte bu gafil ruh hali sebebiyle din ahlakının yaşanmadığı bir toplumda konuşmak, soru sormak, dinlemek gibi, küsmek de günlük hayatın içinde yer alan bir tavır haline gelmiştir. Ancak çocukken şuur sahibi olmamanın ve dünyayı, insanları tanımamanın sonucunda oluşan bu yanlış tavrı, yetişkin, olgun ve aklıbaşında her insanın mutlaka terk etmesi gerekmektedir. Bu da ancak Kuran'da Yüce Allah'ın bizden istediği ahlakı göstermekle, olaylara Kuran'da bildirilen bakış açısıyla bakmakla mümkündür.
Küsmek Sadece Konuşmamak Değildir
Müslümanların bu kötü ahlak özelliğine karşı hem çok dikkatli olmaları hem de böyle bir ahlak göstermekten şiddetle kaçınmaları gerekmektedir. Çünkü herşeyden önce küsme din ahlakına uygun bir tavır değildir. Allah'ın Kuran'da bizlerden göstermemizi istediği üstün ahlaktan çok uzak bir tavırdır. Ancak elbette küsme dendiğinde yalnızca çocuklukta olduğu gibi hiç konuşmama, birşey sorulduğunda başını diğer yöne çevirme gibi davranışlar algılanmamalıdır. Bazı insanlar gerçekte küstükleri halde karşı tarafla konuşmak, zorunlu durumlarda gereken diyaloğu kurmak durumunda kaldıkları için bunu belli etmeyebilirler. Küsme, insanın karşısındakiyle olan samimi, içten insani bağlantısını koparmasıdır. Sevgisini, saygısını, şefkatini, merhametini ifade etmesini, birinci dereceden bir ruh bağlantısı kurmasını engelleyen, insanı karşısındakinden uzaklaştıran bir ruh halidir. Küsme, insanın küstüğü kişiyle arasında manevi bir boşluk oluşturur; şefkat, merhamet hissini yok eder. Kişinin üzerinde negatif bir elektrik meydana getirir. Ruhta oluşan bu manevi boşluk insanın yüzüne, konuşmalarına, bakışlarına etki eder. İnsan küstüğü kişiye güzel, anlamlı bakamaz, o kişiyi övemez, vicdanı rahat olmadığı için bakışlarını kaçırır, samimi konuşamaz, karşısındakinin güzel özelliklerinden dolayı mutlu olamaz.
Küsmenin İnsana Verdiği Zararlar
Yüce Allah Kuran'da insanlardan nasıl bir ahlak göstermelerini istediğini bildirmiştir. Küsme Yüce Rabbimiz'in emrettiği din ahlakından uzak yaşayan insanların gösterdikleri bir tavır bozukluğudur. Bu nedenle Müslümanlar Yüce Allah'ın razı olmayacağı bu ahlaktan şiddetle sakınırlar. Küsmenin insana verdiği zararları şöyle özetleyebiliriz:
Boş Düşüncelere Kaptırarak Yüce Allah'ı Düşünmekten Alıkoyması:
İnsanın böyle bir tavır içerisine girdiği anlar, Kuran ahlakından uzaklaştığını gösterir. 1 saat, 1 gün, 1 hafta veya 1 dakika ne kadar sürerse sürsün, insan bu ahlakı gösterdiği zaman süresince Allah'ın istemediği bir tavrı yapmakta ve o zaman dilimini kayıp içerisinde geçirmektedir. Bir insanın Allah'ı düşünürken, Allah'ın kendisine şahdamarından bile daha yakın olduğunu bilirken böyle bir tavra girmesi mümkün değildir. Böyle zamanlar insanın büyük olasılıkla Allah'ın yakınlığını, Allah'a hesap vereceğini unuttuğu ve vicdanının sesini gözardı ettiği anlardır. Örneğin insan Müslüman kardeşine küserek geçirdiği 1 saati, Allah'ın ahirette karşısına kendisinden hoşnut olmadığı bir an olarak çıkaracağını bilse, böyle bir tavra cesaret edemez. Allah'ın Enam Suresi'nin 162. ayetinde, "De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." sözleriyle bildirdiği gibi, Müslüman hayatının her anını Allah için yaşar ve Allah'ın istemediği bir tavrı göstererek tek bir saniye bile geçirmekten kaçınır. Bu yüzden Müslümanın Allah'ın istemediği her tavırdan uzak durması, dikkatini açması ve iradesini, gücünün yettiği ölçüde kullanması gerekir.
Kişinin Neşesini, Sevincini Yok Etmesi:
Sevinç ve iç neşesi, Yüce Allah'ın Müslümana hem dünyada hem de asıl hayat olan ahirette verdiği en büyük nimetlerdendir. Müslümanın dünyada da kesintisiz olarak ahiret neşesi içinde olması gerekir. Küsme insanın neşesini, sevincini ve coşkusunu ortadan kaldırır; içine kapanmasına, sürekli bir öfke haline ve gerginliğe sebep olur. İnsan bu şekilde kendine zulmetmiş ve kendisini mutsuz olacağı, neşesini engelleyecek bir ahlaka itmiş olur. Müslümanın böyle bir tehlikeye karşı uyanık ve temkinli olması, eğer daha önce böyle bir alışkanlığı varsa bu ahlakı üzerinden tamamen atması gerekmektedir.
Zamanının Boşa Geçmesine Neden Olması:
Müslümanı bu kötü ahlakı göstermekten alıkoyacak en önemli sebeplerden birisi de, insanın dünyadaki vaktinin küsmeye ayrılamayacak kadar kısa ve geçici olmasıdır. Müslümanın dünyada geçirdiği zamanın her dakikası, her saniyesi çok değerlidir. Dünyada geçirilen son derece kısa zaman diliminin her anı, Allah'ın hoşnut olmasıyla sonsuz bir cennet hayatına veya Allah'ın razı olmaması sonucu ebedi bir cehennem hayatına dönüşebilir. Bu yüzden Müslüman, ne zaman biteceği belli olmayan dünya hayatının her anında Allah'ı razı etmeye, Allah'ın beğendiği güzel ahlakı göstermeye çalışmalıdır. Küsmenin Allah'ın beğenmediği bir tavır olduğunu bilerek, bir an dahi olsa Allah korkusunun verdiği güçle bu tavra hiçbir şekilde cesaret etmemelidir. Yüce Allah din ahlakına uygun olmayan bir tavır gösteren kişilerin içine düştükleri durumu şöyle haber verir:
"Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayan-oyalananlardır."(Tur Suresi, 12)
Küsmek Kuran Ahlakına Göre Yaşamayı Engeller
Yüce Allah'tan korkan ve samimi iman eden Müslümanlar ahlaklarında küsme alışkanlığının en ufak bir parçasına bile yer vermekten kaçınırlar. Bu tavrın hiçbir şeye bir çözüm olmadığının, insana manevi olarak büyük kayıplar verdiğinin, kişinin din ahlakını samimi olarak yaşamasının önünde engel oluşturduğunun bilincindedirler. Samimi ve yalnızca Allah rızasına dayalı bir sevgi ve dostlukta küsmeye yer olmadığının; ihlasla iman eden bir kişinin küsme yanılgısına düşmeyeceğinin farkındadırlar. Müslüman herşeyin çözümünü, her sorunun cevabını Kuran'da bulur. Kuran’da bildirilen dışında bir ahlaka yönelmekten sakınır. Allah Maide Suresi'nde hükmü en güzel olanın Kendisi olduğunu bizlere şöyle bildirmektedir:
"Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir?"(Maide Suresi, 50)
Küsme alışkanlığı olan bir insan, bunu büyük bir tehlike olarak görmez ve bu kötü alışkanlığın hayatın bir gerçeği olduğu yanılgısına kapılırsa kendisine verdiği zararın farkına varmaz. Oysa küsme Kuran ahlakından tamamen uzak olan, kişinin Müslümanca yaşamasını engelleyen bir tavır bozukluğudur.
Din ahlakından uzak olan toplumlarda insanlar, doğdukları andan itibaren ailelerinde, arkadaşları arasında ve çevrelerinde küsen insanlar görerek büyürler. Bu nedenle bir süre sonra bu tavrı benimser ve geliştirerek karakterlerinin bir parçası haline getirirler. İstediği oyuncak alınmadığında ya da istediği yere gezmeye götürülmediğinde bir çocuk anne-babasına küser. Bir arkadaşına öfkelendiğinde arkadaşına, haksızlık yaptığını düşündüğünde kardeşine, çok ödev verdiğini düşündüğünde öğretmenine ve bunun gibi hayatında yer alan birçok kişiye karşı küsme eylemini geliştirerek büyür. Bu kötü ahlakla büyüyen bir insan yetişkinliğinde de bu ahlakı göstermeye, kendi iş arkadaşlarına, çocuklarına veya komşularına küserek yaşamaya devam eder.
Din Ahlakının Yaşanmadığı Bir Toplumda Küsme Bir Yaşam Şekli Haline Gelmiştir
Allah'ın yüceliğini hakkıyla kavrayan bir insan, yaptığı işlerin her aşamasında yüksek bir ahlak gösterir. Küsme gibi basit ahlak özellikleri ise insanı, Kuran ahlakına uygun bir yaşam şeklinden tamamen uzaklaştırır. Peygamberimiz (sav) "Edebsizlik ve çirkin sözün girdiği yer çirkinleşir" (Tirmizi, Birr 47) şeklinde buyurmuştur. Bu hadiste bildirildiği gibi gafil bir ruh haliyle yaşayan insanın hayatına da çirkinlik ve karmaşa hakim olur. Bulunduğu yerler çözümsüzlüklerin yaşandığı, konuların bir türlü halledilemediği, gerilime müsait, huzursuz ortamlara dönüşür.
İşte bu gafil ruh hali sebebiyle din ahlakının yaşanmadığı bir toplumda konuşmak, soru sormak, dinlemek gibi, küsmek de günlük hayatın içinde yer alan bir tavır haline gelmiştir. Ancak çocukken şuur sahibi olmamanın ve dünyayı, insanları tanımamanın sonucunda oluşan bu yanlış tavrı, yetişkin, olgun ve aklıbaşında her insanın mutlaka terk etmesi gerekmektedir. Bu da ancak Kuran'da Yüce Allah'ın bizden istediği ahlakı göstermekle, olaylara Kuran'da bildirilen bakış açısıyla bakmakla mümkündür.
Küsmek Sadece Konuşmamak Değildir
Müslümanların bu kötü ahlak özelliğine karşı hem çok dikkatli olmaları hem de böyle bir ahlak göstermekten şiddetle kaçınmaları gerekmektedir. Çünkü herşeyden önce küsme din ahlakına uygun bir tavır değildir. Allah'ın Kuran'da bizlerden göstermemizi istediği üstün ahlaktan çok uzak bir tavırdır. Ancak elbette küsme dendiğinde yalnızca çocuklukta olduğu gibi hiç konuşmama, birşey sorulduğunda başını diğer yöne çevirme gibi davranışlar algılanmamalıdır. Bazı insanlar gerçekte küstükleri halde karşı tarafla konuşmak, zorunlu durumlarda gereken diyaloğu kurmak durumunda kaldıkları için bunu belli etmeyebilirler. Küsme, insanın karşısındakiyle olan samimi, içten insani bağlantısını koparmasıdır. Sevgisini, saygısını, şefkatini, merhametini ifade etmesini, birinci dereceden bir ruh bağlantısı kurmasını engelleyen, insanı karşısındakinden uzaklaştıran bir ruh halidir. Küsme, insanın küstüğü kişiyle arasında manevi bir boşluk oluşturur; şefkat, merhamet hissini yok eder. Kişinin üzerinde negatif bir elektrik meydana getirir. Ruhta oluşan bu manevi boşluk insanın yüzüne, konuşmalarına, bakışlarına etki eder. İnsan küstüğü kişiye güzel, anlamlı bakamaz, o kişiyi övemez, vicdanı rahat olmadığı için bakışlarını kaçırır, samimi konuşamaz, karşısındakinin güzel özelliklerinden dolayı mutlu olamaz.
Küsmenin İnsana Verdiği Zararlar
Yüce Allah Kuran'da insanlardan nasıl bir ahlak göstermelerini istediğini bildirmiştir. Küsme Yüce Rabbimiz'in emrettiği din ahlakından uzak yaşayan insanların gösterdikleri bir tavır bozukluğudur. Bu nedenle Müslümanlar Yüce Allah'ın razı olmayacağı bu ahlaktan şiddetle sakınırlar. Küsmenin insana verdiği zararları şöyle özetleyebiliriz:
Boş Düşüncelere Kaptırarak Yüce Allah'ı Düşünmekten Alıkoyması:
İnsanın böyle bir tavır içerisine girdiği anlar, Kuran ahlakından uzaklaştığını gösterir. 1 saat, 1 gün, 1 hafta veya 1 dakika ne kadar sürerse sürsün, insan bu ahlakı gösterdiği zaman süresince Allah'ın istemediği bir tavrı yapmakta ve o zaman dilimini kayıp içerisinde geçirmektedir. Bir insanın Allah'ı düşünürken, Allah'ın kendisine şahdamarından bile daha yakın olduğunu bilirken böyle bir tavra girmesi mümkün değildir. Böyle zamanlar insanın büyük olasılıkla Allah'ın yakınlığını, Allah'a hesap vereceğini unuttuğu ve vicdanının sesini gözardı ettiği anlardır. Örneğin insan Müslüman kardeşine küserek geçirdiği 1 saati, Allah'ın ahirette karşısına kendisinden hoşnut olmadığı bir an olarak çıkaracağını bilse, böyle bir tavra cesaret edemez. Allah'ın Enam Suresi'nin 162. ayetinde, "De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." sözleriyle bildirdiği gibi, Müslüman hayatının her anını Allah için yaşar ve Allah'ın istemediği bir tavrı göstererek tek bir saniye bile geçirmekten kaçınır. Bu yüzden Müslümanın Allah'ın istemediği her tavırdan uzak durması, dikkatini açması ve iradesini, gücünün yettiği ölçüde kullanması gerekir.
Kişinin Neşesini, Sevincini Yok Etmesi:
Sevinç ve iç neşesi, Yüce Allah'ın Müslümana hem dünyada hem de asıl hayat olan ahirette verdiği en büyük nimetlerdendir. Müslümanın dünyada da kesintisiz olarak ahiret neşesi içinde olması gerekir. Küsme insanın neşesini, sevincini ve coşkusunu ortadan kaldırır; içine kapanmasına, sürekli bir öfke haline ve gerginliğe sebep olur. İnsan bu şekilde kendine zulmetmiş ve kendisini mutsuz olacağı, neşesini engelleyecek bir ahlaka itmiş olur. Müslümanın böyle bir tehlikeye karşı uyanık ve temkinli olması, eğer daha önce böyle bir alışkanlığı varsa bu ahlakı üzerinden tamamen atması gerekmektedir.
Zamanının Boşa Geçmesine Neden Olması:
Müslümanı bu kötü ahlakı göstermekten alıkoyacak en önemli sebeplerden birisi de, insanın dünyadaki vaktinin küsmeye ayrılamayacak kadar kısa ve geçici olmasıdır. Müslümanın dünyada geçirdiği zamanın her dakikası, her saniyesi çok değerlidir. Dünyada geçirilen son derece kısa zaman diliminin her anı, Allah'ın hoşnut olmasıyla sonsuz bir cennet hayatına veya Allah'ın razı olmaması sonucu ebedi bir cehennem hayatına dönüşebilir. Bu yüzden Müslüman, ne zaman biteceği belli olmayan dünya hayatının her anında Allah'ı razı etmeye, Allah'ın beğendiği güzel ahlakı göstermeye çalışmalıdır. Küsmenin Allah'ın beğenmediği bir tavır olduğunu bilerek, bir an dahi olsa Allah korkusunun verdiği güçle bu tavra hiçbir şekilde cesaret etmemelidir. Yüce Allah din ahlakına uygun olmayan bir tavır gösteren kişilerin içine düştükleri durumu şöyle haber verir:
"Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayan-oyalananlardır."(Tur Suresi, 12)
Küsmek Kuran Ahlakına Göre Yaşamayı Engeller
Yüce Allah'tan korkan ve samimi iman eden Müslümanlar ahlaklarında küsme alışkanlığının en ufak bir parçasına bile yer vermekten kaçınırlar. Bu tavrın hiçbir şeye bir çözüm olmadığının, insana manevi olarak büyük kayıplar verdiğinin, kişinin din ahlakını samimi olarak yaşamasının önünde engel oluşturduğunun bilincindedirler. Samimi ve yalnızca Allah rızasına dayalı bir sevgi ve dostlukta küsmeye yer olmadığının; ihlasla iman eden bir kişinin küsme yanılgısına düşmeyeceğinin farkındadırlar. Müslüman herşeyin çözümünü, her sorunun cevabını Kuran'da bulur. Kuran’da bildirilen dışında bir ahlaka yönelmekten sakınır. Allah Maide Suresi'nde hükmü en güzel olanın Kendisi olduğunu bizlere şöyle bildirmektedir:
"Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir?"(Maide Suresi, 50)
Küsme alışkanlığı olan bir insan, bunu büyük bir tehlike olarak görmez ve bu kötü alışkanlığın hayatın bir gerçeği olduğu yanılgısına kapılırsa kendisine verdiği zararın farkına varmaz. Oysa küsme Kuran ahlakından tamamen uzak olan, kişinin Müslümanca yaşamasını engelleyen bir tavır bozukluğudur.
Bu
Makale Düşünen Çocuk Dergisi 55.sayı (Ocak 1970 )34. sayfada
yayınlanmıştır...
Yorumlar
Yorum Gönder