Mahşer Yeri ve Mahşer Halkının Durumu
Mahşer Yeri ve Mahşer
Halkının Durumu
İnsanların kabirlerinden
kalktıktan sonra yalınayak, başıkabak ve sünnetsiz oldukları halde mahşer
yerine nasıl sevk edildiklerine dikkat et! Mahşer yeri beyaz ve düz bir
bölgedir. Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek görürsün. Mahşer yerinde, yüksek
bir yer yoktur ki insan onun arkasında gizlensin. Orada bir çukur yoktur ki
insan orada gözlerden kaybolsun. Orada farklılık yoktur, basit bir topraktır.
İnsanlar cemaatler halinde oraya sevk olunurlar. Sınıflarının değişikliklerine
rağmen çeşitli bölgelerden insanları bir araya getiren Allah, ortaktan
münezzehtir. Onları Radife'nin arkasından gelen Racife ile sevk ettiğini
hatırla!
Racife, sûr'un birinci,
Radife de ikinci üfürülüşüdür. O gün kalplere ızdırap, gözlere korkaklık
yakışır.
Hz. Peygamber Sallallahü
Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: insanlar kıyamet gününde bembeyaz, kepekten
arınmış undan yapılan bir ekmek gibi (dümdüz), içinde sığınağı olmayan bir
arazi üzerinde haşrolunur.189
Râvî (kendisinden bunun
mânâsı sorulduğunda) dedi ki: "Hadîsin metninde geçen Urfa göz alıcı beyaz
olmayan demektir. Nâki ise 'kepekten arınıp elenmiş un demektir. Mâlem ise,
örten bir bina, görmeye mâni olan bir değişiklik demektir.
O yerin dünya gibi
olduğunu sanana; dünya ile aralarında isim benzerliğinden başka bir benzerlik
yoktur.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
O gün arz başka arza,
gökler de başka göklere çevrilecektir! (İbrahim/48)
İbn Abbas şöyle diyor:
Yerde fazlalık ve eksiklik olur. Ağaçları, dağları, dereleri ve onlarda bulunan
şeyler silinir. Ukaz panayırındaki deri gibi uzadıkça uzar. Gümüş gibi beyaz
bir yerdir. Onun üzerinde ne bir kan akıtılmış, ne de bir hata işlenmiştir.
Göklerinde güneşi, ay'ı ve yıldızları silinir.
Ey miskin! O günün dehşet
ve şiddetini dikkatle düşün! İnsanlar ışıksız toplandıklarında üzerlerine göğün
yıldızları saçılır. Güneş ve ay ışıksız kalır. Yeryüzü, lambaları söndüğünden
dolayı karanlığa bürünür. İnsanlar bu halde iken gökler başlarının üzerinde
dönmeye başlar. Kalınlığı beşyüz senelik yol almasına rağmen gök delinir.
Melekler onun etrafına çekilirler. Göğün delinme sesinin kulaktaki şiddeti ve
dehşeti ne de acaiptir!
Yine ne acaiptir ki o ânın
dehşetinden gök, selâbet ve şiddetine rağmen çatlar, eritilmiş gümüş gibi akar.
Ona bir sarılık karışır. O kırmızı deri gibi kırmızı bir çiçek olur. Gök
eritilmiş kalay gibi olur. Dağlar da renkli yün gibi! İnsanlar göğe dağılmış
çekirgeler gibi birbirlerine yalın ayak, başı kabak ve yaya oldukları halde
karışırlar.
Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi
Vesellem şöyle buyurmuştur:
İnsanlar yalın ayak,
çıplak ve sünnetsiz oldukları halde haşr olunurlar. Ter, onları gemlemiştir.
Kulaklarının yumuşağına kadar varmıştır. [190]
Hz. Peygamber'in pâk
zevcesi ve bu hadîsin râvisi Hz. Sevde [191] der ki: Hz. Peygamber'e 'Vay! Ne
ayıp, birbirimizi o durumda mı göreceğiz?' dedim.
Hz. Peygamber şöyle dedi:
O gün, onlardan her
kişinin kendine yeter derecede işi vardır.(Abese/37)
Ne büyüktür o gün ki onda
avretler açılır. Buna rağmen kimse kimsenin avret yerine bakamaz. Nasıl
avretlere bakılacaktır? Oysa onların bazısı karınları üzerinde, bazısı da
yüzleri üzerinde yürürler. Başkasına bakmaya güçleri yoktur.
Ebû Hüreyre Hz.
Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
İnsanlar kıyamet gününde
üç sınıf olarak haşr olunurlar: Birinci sınıf, yayalar ve yüzleri üzerinde
sürünenlerdir!192
Bunun üzerine bir kişi 'Ey
Allah'ın Rasûlü! Nasıl yüzleri üzerinde yürüyeceklerdir?' diye sorunca, Hz.
Peygamber şöyle cevap verdi: 'Onları ayakları üzerinde yürüten Allah, yüzleri
üzerinde yürütmeye de kâdirdir'
Âdemoğlunun tabiatında
alışmadığı şeyleri inkâr etme hususiyeti vardır. Eğer insanoğlu, karnı üzerinde
süratle yürüyen yılanı görmeseydi, muhakkak ayak olmadan yürünebileceğini inkâr
ederdi. Ayak üzerinde yürümeyi görmeyen bir kimseye göre ayak üzerinde yürümek
de uzak bir şeydir. Bu bakımdan dünyadaki şeylere benzemiyor diye kıyametin acayipliklerinden
herhangi bir şeyi inkâr etmekten sakın; zira sen dünyadaki acayiplikler sana
görmeden önce arzolunsaydılar, onları şiddetle inkâr ederdin. Bu bakımdan
kalbinde, suretini, çıplak, baş açık, zelil, korkak, şaşkın, dilsiz ve hakkında
verilecek said veya şakî hükmünü beklediğin halde mahşerde durduğunu hazır
bulundur. Bu hâle önem ver, çünkü bu büyük bir haldir.
[189] Müslim ve Buhârî
[190] Salebi, Beğavî, Müslim, Buhârî, Taberânî,
Hâkim, İbn Merduveyh ve
Beyhâkî
[191] Zem'a'nın kızıdır. Kureyşlidir, Hz. Hatice'den
sonra Hz. Peygamber'in ilk hanımıdır. H. 54'de vefat etmiştir.
(http://www.ihya.info) alıntı
Yorumlar
Yorum Gönder