Mahşerde Helalleşme Nasıl Olacaktır?
Mahşerde Helalleşme Nasıl Olacaktır?
İslam
literatüründe iki türlü temel haktan söz edilir: Bunlardan birincisi
hukukullah, yani Allah'ın hakkı; diğeri ise hukuk-u ibad, yani kulların
birbirlerine karşı doğuştan getirdikleri hak ve vazifeleri. Takva, Allah
sevgisi, tevekkül, ihlas, riya ve kibirden uzaklaşmak gibi ahlak-ı hamide ile
bezenip, nefsimizi kötülüklerden arındırmak; Allah'a imanla birlikte ibadet ve
taatte bulunmak Allah'ın üzerimizdeki haklarındandır.
Kul
hakkı ise, ferdin zimmetinde bulunan, başkalarına mahsus maddi ve manevi imkan
ve menfaatler ile Müslüman'ın başkaları lehine yapmakla yükümlü bulunduğu
vazifelerdir. İnsanların sosyal birer varlık olmaları ve toplum halinde
yaşamaları, birbirlerine karşı sayılamayacak derecede haklar ve sorumluluklar
doğurur. Karşılıklı hak ve sorumluluklarına riayet etmekle yükümlü bulunan
Müslümanlar, bu yükümlülüklerini "kul hakkı" ifadesi içinde formüle
etmişler ve riayet etmeye çalışmışlardır.
Ebu
Hüreyre Radiyallahü Anh anlatmıştır: Resulullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi
Vesellem buyurmuş ki: "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. O'na hıyanet
etmez. O'na yalan söylemez. O'na yardımı terk etmez.
Her
Müslüman'ın ırzı, malı ve kanı diğer Müslüman'ın üzerine haramdır. (Mübarek
kalbini göstererek) Allah korkusu buradadır.
Bir
kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi yeter." 1
Kulun
mahşer gününde hakkını yiyen bir kimse ile ilgili olarak Cenab-ı Allah'a:
"Şu kişide alacağım var. Hakkımı yedi. Onu Cehennem'de yak!" deme
hakkı elbette yoktur. Çünkü orada Ahkemü'l-Hakimin Cenab-ı Allah'tır. Hakim'in
takdirine ve inisiyatifine müdahale edilir mi? Takdir O'nundur.
Sonra,
Cenab-ı Allah zalime -haşa- iltimas mı geçecektir ki, buna ihtiyaç olsun? Nitekim
kul hakkının mahşer günündeki yansımasını konu alan şu hadis-i şerifin verdiği
haber tüylerimizi diken diken eder:
Ebu
Hüreyre Radiyallahü Anh bildirmiştir: Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem
Ashab-ı Kiram'a: Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu.
Ashab-ı
Kiram: "Bize göre müflis, parası-pulu olmayan ve malı bulunmayandır."
diye cevap verdi.
Allah
Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: "Ümmetimden müflis
olanlar şu kimselerdir: Kıyamet Günü namaz, oruç ve zekat ile gelir. Fakat amel
defterinde; 'Şuna sövdü!', 'Şuna zina iftirası yaptı.', 'Şunun malını yedi.',
'Şunun kanını akıttı.', 'Şunu dövdü!' diye yazılmış olarak gelir. Bu durumda
hasenatının sevaplarından şu kimseye verilir. İyiliklerinin sevabından bu
kimseye verilir. Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce sevapları tükenirse,
alacaklıların günahlarından alınıp onun üzerine yazılır. Sonra Cehenneme
atılır." 2
Ebu
Katade Haris b. Rib'iy Radiyallahü Anh rivayet eder: Resulullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem buyurdu: "Allah yolunda cihad ve Allah'a iman amellerin en
efdalidir."
Bir
adam ayağa kalktı ve: "Ya Resulallah! Eğer Allah yolunda öldürülürsem,
benden sadır olan günahlarım örtülür mü?" diye sordu.
Allah
Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem: "Eğer sabrederek, sevabını umarak ve
arkanı dönmeden harbe yönelmiş halde iken öldürülürsen, kul hakkından başka
günahlarına kefaret olur.
Bunu
bana şüphesiz Cibril söyledi." buyurdu. 3
Ebu
Hüreyre Radiyallahü Anh rivayet eder: Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem
şöyle buyurmuştur:
"Kimin
yanında kardeşinin vakar ve onurunu sarsacak cinsten veya kıymeti bulunan bir
şeyden zulüm ve haksızlık ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gümüşün
bulunmayacağı gün gelmeden önce bu gün, dünyada iken helalleşsin. Yoksa salih
ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir. Şayet hasenatı
yoksa hak sahibinin günahları alınır, onun üzerine yüklenir." 4
Zikrettiğimiz
hadis-i şeriflerden anlaşılacağı gibi, kul hakkı bir Müslüman'ın manevi hayatı
üzerinde önemli bir handikap olarak bulunmaktadır. Her Müslüman'ın hayat hakkı,
şahsiyet ve onurunun korunması hakkı, özel hayatının gizliliği hakkı, dini ve
vicdani kanaat hakkı, ikamet, seyahat, öğrenme, bilgi edinme, düşünce ve ifade
hürriyeti, mülk edinme, çalışma, harcama ve tasarrufta bulunma gibi kendi
zatına özgü doğuştan getirdiği hakları, İslam Dini tarafından korunmuştur ve
dokunulmaz ilan edilmiştir.
Müslüman'a
iftira atmak, gıybetini yapmak ve haksız yere kalbini kırmak da hiç şüphesiz
kul hakkı kapsamına girer. Kul hakkının günahından ve vebalinden kurtulmanın
tek yolu, bu hakka riayet etmek ve karşı taraf ile gönülden ve içten helalleşmektir.
Helalleşme sağlandıktan sonra tövbe ve istiğfarda bulunulursa, Cenab-ı Hakk'ın
Ğafur ve Rahim olduğu inşaallah anlaşılacaktır.
Kaynaklar:
1. Riyazu's-Salihin, 234;
2.
Müslim;
3.
Riyazu's-Salihin, 217;
4.
Buhari.
http://www.manevihayat.com
Yorumlar
Yorum Gönder