Çocuğun Ölmesini Bekleyen Akbaba
Sudan’lı Çocuk Fotoğrafı
Ve Kısa Öyküsü
Çocuğun Ölmesini Bekleyen Akbaba
Bu fotoğraf 1994’de Sudan’daki kıtlık
sırasında çekildi ve fotoğrafçı
Kevin Carter’a Pulitzer ödülünü kazandırdı. Çocuk emekleyerek 1 km. ötedeki Birleşmiş Milletler yemek kampına gitmeye çalışıyor.
Kevin Carter’a Pulitzer ödülünü kazandırdı. Çocuk emekleyerek 1 km. ötedeki Birleşmiş Milletler yemek kampına gitmeye çalışıyor.
Arkasındaki akbaba, çocuğun ölmesini
bekliyor.
Fotoğrafı çeken Kevin Carter, fotoğrafı çeker çekmez, oradan
ayrılıyor. Ve kimse çocuğa ne olduğunu bilmiyor.
Fotoğrafçı Kevin Carter 3 ay
sonra depresyona giriyor ve intihar ediyor.
Ve dünya hala dönüyor…
Dikkat Edelim: Şu dehşetli soruyu
sormak istemiyorum.
Acaba çocuk öldü de gerçekten akbaba onu
yedi mi?
Yoksa ben efendimi yemek istemiyorum,
kendim açlıktan ölmeye razıyım mı dedi? Çünkü insan tüm mahlûkatın efendisidir.
Allah’ü Tealâ insanı “Eşref-i Mahlûk” yani “Kâinatın en üstünü”
olarak yaratmıştır. İnsan yeryüzünde Allah’ü Teâlâ’nın halifesidir.
Acaba bu dehşet verici manzara
karşısında ödül veren jürinin içi rahat mı idi?
Acaba onlar da intihar etti mi? Yoksa
bir Müslüman öldü diye bayram mı ettiler?
Acaba burada ölen yalnız Sudanlı çocuk
mu; yoksa insanlık mı öldü?
Acaba dünyadaki tüm savaşların müsebbibi
Siyonist Yahudiler ve Haçlı emperyalistler birazcık ibret alıp düşündüler mi; kendilerine
şu soruyu sordular mı? Biz gariban ülkelerin petrolünü, madenlerini diğer
zenginlik kaynaklarını çalıyoruz. Biz semiriyoruz, onlar açlıktan ölüyor. Bizim
sonumuz ne olacak? Acaba bir zaman gelir bizim çocuklarımız da böyle olur mu?
Fotoğrafçı Kevin Carter’in içinde
zerre kadar da insanlık varmış ki intihar etmiş. Zerre kadar diyoruz. Çünkü
fotoğrafı çeker çekmez Akbabayı oradan uzaklaştırıp o çocuğu kampa
yetiştirseydi gerçek insan olurdu… Jüri de ona insanlık ödülü verirdi. Kıyamete
kadar da tüm insanların takdirini kazanırdı. Vicdan azabı çekmez intihar da etmezdi…
Biz ise işimizi, aşımızı, beğenmiyoruz, şükretmiyoruz. Çılgınlar gibi israf ediyoruz. Yarın bizi nasıl bir hayatın beklediğinden emin miyiz?
Biz ise işimizi, aşımızı, beğenmiyoruz, şükretmiyoruz. Çılgınlar gibi israf ediyoruz. Yarın bizi nasıl bir hayatın beklediğinden emin miyiz?
Yorumlar
Yorum Gönder