Kayıtlar

Afetlerden Allah’a Sığınma Duası

Afetlerden Allah’a Sığınma Duası اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فِي د۪ين۪ي وَدُنْيَايَ وَأَهْل۪ي وَمَال۪ي اَللّٰهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَات۪ي وَآمِنْ رَوْعَات۪ي اَللّٰهُمَّ احْفَظْن۪ي مِنْ بَيْن يَدَيَّ وَمِنْ خَلْف۪ي وَعَنْ يَم۪ين۪ي وَعَنْ شِمَال۪ي وَمِنْ فَوْق۪ي وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْت۪ي Okunuşu: Allahümme innî es'elükel ‘âfiyete fi’d-dünya ve’l-âhira. Allahümme innî es'elüke’l ‘afve ve’l ‘âfiyete fî dînî ve dünyaye ve ehlî ve mâlî, Allahümmestür ‘avrâtî ve âmin rav'âtî. Allahümmehfaznî min beyni yedeyye ve min halfî ve ‘an-yeminî ve ‘an şimalî ve min fevkî ve e’ûzü bi ‘azametike en uğtâle min tahtî. Anlamı: “Allah’ım! Senden dünya ve âhirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden dinim, dünyam, aile fertle-rim ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah'ım! Ayıplarımı ört, korkularımdan emin kıl. Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan sol...

Delilere ve Hastalara Okunacak Dua

Delilere ve Hastalara Okunacak Dua İmam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri Müsned'inde buyuruyor ki: Cebrail Aleyhisselâm’ın Allah’ü Teâlâ’dan naklen, Peygamber efendimize; aşağıdaki duayı her kim rivayet edenlerin isimleriyle, inanarak ihlâsla bir deliye veya hastaya okursa şifa bulur. لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ حِصْنِي، مَنْ قَالَهَا دَخَلَ حِصْنِي، وَمَنْ دَخَلَ حِصْنِي آمِنَ مِنْ عَذَابِي Okunuşu: Lâ ilâhe illallah hısnî, men kâlehâ, dehale hısnî ve men dehale hısnî, emine min azâbî Anlamı: Lâ ilâhe illallah' benim kalemdir; kim onu söylerse, kaleme girer; kim de kaleme girerse, azabımdan emîn olur.

Diş Ağrısı Duası

Diş Ağrısı Duası أَعُوذُ بِعِزَّةِ اللَّهِ وَقُدْرَتِهِ مِن شَرِّ مَا أَجِدُ وَأُحاذِرُ Okunuşu: Euzu bi izettillahi ve kudretihi min şerri ma ecidü ve ühâzirü Anlamı: “Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah’ın izzetine ve kudretine sığınırım Nasıl okunur: “Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa bu duayı oku: Biiznillahi Teâlâ şifâ bulursun Kaynak: (İbn Hanbel, IV, 217)

Hz.Hifa Hatun ve Hz.Suheyb'in Ağlatan Hikayesi

Resim
Hifa Hatun Medine’nin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler. Hifa Hatun’un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH’ın rızasını diler. Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer… Kimi cevahirler döker… Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı? Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp “Ey ALLAH’ın Resûlü” der, “bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene.” Doğrusu o, Peygamber Efendimiz’in (sallALLAHu aleyhi ve ...

Saltanat Bir “Sübhanallâh” Demek Kadar Kıymetli Değil…

Saltanat Bir “Sübhanallâh” Demek Kadar Kıymetli Değil…   Bütün dünyaya hâkim olanlardan biri de Süleyman Aleyhisselam’dır. Hiç kimseye nasip olmayan saltanat ona verilmişti. İnsanlar, cinler, hayvanlar, rüzgâr hep onun emrinde idi... Bir gün bir yerden gelirken insanlar sağ tarafında ona refakat ediyor, cinler sol tarafında... Güneşten rahatsız olmasın diye kuşlar kanat germişler, öylece yol alırken bir adama rastlarlar. Adam ona der ki: “- Ey Davud'un oğlu! Cenab-ı Hakk sana ne büyük saltanat ihsan etmiş, hiç kimseye vermediğini sana vermiş.” Süleyman aleyhisselam şöyle cevap verir: “- Bize verilen bu saltanat bir “Sübhanallâh” demek kadar kıymetli değildir. Çünkü bu saltanat geçicidir. “Sübhanallâh” demek ise kalıcıdır. Hiç geçici ve fâni olan şeylerle, ebedî ve kalıcı şeyler mukayese edilebilir mi?” İbrahim aleyhisselam da; "- Ben batan şeyleri sevmem!" buyurmuştur.  Gerçekten de Süleyman Aleyhisselamın saltanatı geçici idi ve bitti. Ne güzel demişler:    "Seyrett...

Nureddin Üsküdari Hazretleri’nden Nasihatler

Nureddin Üsküdari Hazretleri’nden Nasihatler ·      “Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır. Ona güvenen, mağrur ve yolunu şaşırmıştır.” ·      “Gerçek dost, ayıbını görüp nasihat eden, gıyabında seni koruyan ve seni kendisine tercih edendir.” ·      “Ahmaklık; her şeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla arkadaşlık kurmaktır.” ·      “Allah için dost olan, kişiye doğru yolu gösteren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır.” ·      “İlim, maldan daha hayırlıdır, ilim seni, sen de malı korursun.” ·      “Fazilet; çok mal ve büyük işlerle değil, güzel kemâliyet ve hayırlı işlerle olur.” ·      “Takvâ sahibi kişilerin nefsleri tok, şehvetleri ölü olup, güler yüzlü, hazin kalblidirler.” ·      “İslâmiyet, teslimiyettir. Teslimiyet, yakîndir. Yakîn, tasdiktir. Tasdik, ikrârdır, ikrâr, e...

Kurt Korkutucu Bir Hayvandır Ama…

Kurt Korkutucu Bir Hayvandır Ama… Mevlâna Kuddise Sirrûh hazretleri bir gün eve gelir. Oğlunu üzgün görür sebebini sorar. Oğlu: “- Hiç!” der. Mevlâna Kuddise Sirrûh Ne kadar da sorsa oğlu söylemez sıkıntısını. Mevlâna Kuddise Sirrûh kapıda asılı kurt postunu görür. Onu üstüne alıp giyer ve oğluna doğru ulumaya başlar. Oğlu güler: “- Babacığım beni güldürdün, neşelendirdin!”. “- Gül diye yapmadım evlâdım. Gördün mü dünya işleri de işte böyledir. Kurt aslında korkutucu bir hayvandır ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın, güldün!”.

Dervişin Yüksek Ahlâkı

Dervişin Yüksek Ahlâkı Bayezid-i Bistami hocalarından birinin huzurunda bulunuyordu. Hocası: “- Şu raftaki kitabı getir.” dedi. Bâyezîd: Hocası: “- Bunca zamandır buraya gelip gidiyorsun. Dershanede oturduğun yerin üstündeki rafı diyorum.” Deyince: Bayezid-i Bistami: “- Efendim, mübarek sohbetinizi dinlemekteki dikkat ve edebe riayetten dolayı, şu âna kadar başımı kaldırıp etrafa bakmış değilim.” diye cevap verdi. Hocası bu söz karşısında: “- Mademki durum böyledir. Senin işin tamamdır. Şimdi artık Bistam’a dönebilirsin ve bizden öğrendiklerini başkalarına öğretebilirsin.” buyurdu.

Kelime-i Tevhid ve Anlamı

Kelime-i Tevhid ve Anlamı Kelime-i Tevhid Ne Demektir? لَا اِلٰهَ إلَّا اللهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ Okunuşu: "La ilâhe illallah, Muhammedün Resulullah" Müslüman olan herkesin bilmesi ve inanması gereken Kelime-i Tevhid: "Lâ İlâhe illallah, Muhammedün Resulullah" bir zikirdir, Allah’ü Teâlâ’nın birliğini kabul etmektir. Kelime-i Tevhid’in Anlamı Nedir? "Allah’ü Teâlâ’dan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem Allah’ü Teâlâ’nın Peygamberidir" Kelime-i Tevhid'in Açıklamalı Meali 1- Lâ: Yoktur. 2- ilâhe: Hiç bir ilâh. 3- İllallah : Ancak Allah'ü Teâlâ’dan başka. 4- Muhammedün: Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem. 5- Rasûlüllah: Yüce Allah’ü Teâlâ’nın Celle Celâlüh göndermiş olduğu Rasulüdür. Kelime-i Tevhid’in Faziletleri nelerdir? Müslümanın her fırsatta söylediği Kelime-i tevhidin faziletleri çoktur. İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamberimiz, Sallallahü Aleyhi Veselle...

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın mı???

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın mı??? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti, dikkat edin çanlar çalıyor... Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. Ama bu ülkede, hukuk ve hâkimler de varmış. Törelere göre, bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış. Uzun uzun da yankılanırmış. Eşraftan birisi ölürse çan iki defa, büyük bir devlet adamı ölürse üç defa çalınırmış. Ya kral? O öldüğünde, çan dört defa çalınırmış. Gel zaman git zaman… Şehirde bir olay olur, iş mahkemeye intikal eder… Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetini ise bütün vatandaşlar bilmektedir. Bir formalite olarak görülmesi ve beraat beklenen, davadan sürpriz bir karar çıkar. Sanık para cezasına mahkûm olmuştur. Hâkim sorar: "- Bir diyeceğin var mı?" Sanığın cevabı: "- Hayır!" Mahkeme biter. Dinleyiciler dağılır. Kafalarda bir kaygı! Kısa bir süre so...

Yarabbi Ümmetim Ümmetim!

Yarabbi Ümmetim Ümmetim! Hayatı boyunca "Ümmetî! Ümmetî!" diyen, sıkıntı, keder ve ıstıraplarını herkesten derince vicdanında duyan Allah Resûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem, ümmetinin dünya ve ahirette takılıp yollarda kalmaması; en önemlisi de cehennem azabına düşmemesi için çırpınıp durmuş, dua edip Allah’a yalvarmıştır. Ümmetinin ebedi helake götürecek yollara makas gibi kollarını gererek çıkmaz sokak diyen Allah Resûlü, her fırsatta Yüce Mevla’dan ümmetinin affını, ahiret saadetini istemişti. İşte bir gece sabaha kadar, Hazreti İbrahim'in duası olan,   “Ya Rabbî! Doğrusu onlar (putlar) insanların çoğunu saptırdılar. Artık bundan sonra kim bana tâbi olursa, o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, o da Senin merhametine kalmıştır, şüphesiz Sen Gafûrsun, Rahîmsin.” (İbrahim, 14/36) mealindeki ayet ile Hazreti İsa'nın duası olan, “Ya Rabbî! Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen'in kullarındır. Onları affedersen, Aziz ü Hakîm (üstün kudret, ...

Ahir Zaman Ümmeti Olmak

Ahir Zaman Ümmeti Olmak Ahir zaman ümmetleri olarak ne kadar değerli olduğumuzun farkında mıyız acaba? Öyle zor bir zamanda dünyaya gelmişiz ki bu zamanda imanını koruyabilmek elinde kor ateşi tutmak kadar zormuş. Günahların sel gibi aktığı bu zamanda temiz kalmayı başarabilmek ne güzel. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Ben faniyim, benden sonra iki şeye sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Kuran-ı Kerim ve sünnetlerim.” İçinde yaşadığımız bu buhranlı çağda başka kurtuluş reçetemiz var mı? Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün uzaklara dalmış düşünceli bir haldedir. Ashabı Kiram sorarlar: “- Ya Sallallahü Aleyhi Vesellem bir derdiniz mi var?” Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Ben dostlarımı özlüyorum ve onlara kavuşmayı canı gönülden arzuluyorum.” Ashabı Kiram: “- Bizler senin dostların değil miyiz?” Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem cevap verir: “- Evet, sizler de benim arkadaşlarımsınız. Ama beni ...