Fırındaki Kaz
Fırındaki Kaz
Birinci Perde
Hikâyeyi dost meclisinde Ali Coşkun anlattı...
Eski TOBB Başkanı... Eski milletvekili... Eski bakan.
"Fi"
tarihinde... Adamın biri kaz almış.
Fırıncıya
götürmüş:
Bunu
kes... Temizle...
İçini
doldur... Fırında pişir...
Saat kaçta gelip alayım?
İkindi
vakti gel... Kaz, nar gibi kızarır.
İkinci Perde
Fırıncı
ile Hâkim
Fırıncı kazı pişirmiş... Tezgâhın üstüne
koymuş.
Bu
sıra... Kadı Efendi (Hâkim Bey) fırının önünden geçiyormuş...
Kazı
görmüş:
Fırıncı
ben bu kazı aldım.
Ama sahibi var Kadı Efendi.
Neee?... İtiraz mı ediyorsun?...
Şimdi
fırınını kapatır, seni de içeri atarım ha!
Aman elini ayağını öpeyim Kadı Efendi...
Buyurun, kaz sizindir.
Üçüncü Perde
Kaz
Uçtu
Biraz sonra kazın sahibi gelmiş:
-
Fırıncı kazı pişirdin mi?.. Ver bakalım.
Kaz uçtu... Gitti.
Nasıl uçtu?... Kesmedin mi?... Pişirmedin mi?
Kestim, pişirdim ama...
Uçuverdi.
Adam fırının küreğini kaptığı gibi, fırıncının
üstüne yürümüş.
Fırıncı
kaçmaya başlamış, kazın sahibi de elinde kürek onu kovalamaya.
Bu sırada... Kaldırımda bir adam yürüyormuş...
Hıristiyan...
Kazın sahibinin elindeki kürek, yolda yürüyen Hıristiyan'ın gözüne çarpmaz mı?
Adamın
bir gözü çıkmaz mı?
Dördüncü Perde
Eyvah
Eyvah!..
Bu defa... Tek gözü kör olan adam da kovalamacaya
katılmış...
Kazın
sahibi fırıncıyı kovalıyor...
Hıristiyan da kaz sahibini.
Derken... Karşıdan hamile bir kadın
geliyormuş...
Kocasıyla
birlikte.
Fırıncı
kaçarken hamile kadına çarpmaz mı?
Kadın
da oracıkta yere kapaklanmaz mı? Çocuğunu düşürmez mi?
Beşinci Perde
Pazarcı
Kadının
kocası eline bir sopa almış... Herkes birbirini kovalamaya başlamış.
Bu
sırada pazar yerine gelmişler. Bir pazarcının arabasına çarpmışlar.
Domates,
biber, patlıcan... Yerlere saçılmış. Pazarcı hepsini yakalamış...
Doğruca
mahkemeye... Kadı Efendi'nin (Hâkim Bey) huzuruna.
Altıncı Perde
Mahkeme
Hâkim Bey sormuş:
Derdiniz nedir?..
Kim kimden şikâyetçi? Kazın sahibi:
Fırıncıdan şikâyetçiyim...
Sabah ona kaz getirdim... Kesip pişirmesi
için... Öğleden sonra almaya geldim... Kazın uçtuğunu söyledi.
Hâkim
"Kanun kitabını" açmış... Karıştırmış... Ve şikâyetçiye dönmüş:
Kaz, uçangiller sınıfından bir hayvandır...
Uçmuştur.
Fırıncının bir suçu yoktur...
Dava düşmüştür.
Yedinci Perde
Göz Davası
Hâkim
bu defa Hıristiyan'a dönmüş:
Senin şikâyetin nedir?
Hâkim Bey bu adam fırıncıyı kovalarken
elindeki küreğin sapı benim gözüme çarptı... Bir gözümü kör etti... Davacıyım.
Hâkim yine "Kanun kitabını" açmış... Karıştırmış... Ve davacıya
dönmüş:
Bir Müslüman bir Hıristiyan'ın iki gözünü kör
ederse... Hıristiyan'ın da Müslüman'ın bir gözünü kör etme hakkı doğar.
Şimdi bu adam senin diğer gözünü de kör
edecek...
Sen de onun bir gözünü çıkaracaksın.
Davacı demiş ki:
Şikâyetimi geri alıyorum efendim... Davacı
değilim.
Sekizinci Perde
Çocuk
Davası
Sıra
gelmiş çocuğunu düşüren kadın ile kocasına.
Hâkim "Anlatın bakalım" demiş:
Şikâyetiniz nedir?... Kimden davacısınız?
Kadının kocası, fırıncıyı işaret etmiş:
Kaçarken karıma çarptı.
Karım hamileydi...
Çocuğumuzu düşürdü.
Çocuğumuz öldü... Davacıyım.
Hâkim Bey "Kanun kitabını" bir kez
daha açmış... Sayfalarını karıştırmış.
Sonra
da karı kocaya dönmüş:
Bir adam hamile bir kadına çarparsa...
Ve çocuk ölürse...
O adam, kadına bir çocuk borçlu olur.
Şimdi fırıncı ile kadın bir araya
gelecekler...
Yeni bir çocuk yapacaklar.
Kadının kocası "Hâkim Bey" demiş:
Şikâyetimi geri alıyorum... Kimseden davacı
değilim.
Dokuzuncu Perde
Yaşasın
Adalet
Sıradaki... Pazar yerinde arabası devrilen,
sebzesi meyvesi yerlere saçılan pazarcı.
Hâkim
onu çağırmış:
Senin sorunun nedir?... Anlat şikâyetini?...
Kimden davacısın?
Hiçbir şikâyetim yok Hâkim Bey...
Kimseden davacı değilim.
Öyleyse ne işin var burada?...
Mahkemeye neden geldin?
Pazarcı "Anlatayım Hâkim Bey" demiş:
Şöhretinizi duymuştum...
Adaletiniz dilden dile dolaşıyor.
Nasıl adalet dağıttığınızı merak ettim...
Gelip göreyim dedim.
Adaletinize hayran kaldım Hâkim Bey... Allah
sizi başımızdan eksik etmesin.
YAVUZ DONAT SABAH GAZETESİ 12/04/2014 Hasan TUFAN!
Yorumlar
Yorum Gönder