Kayıtlar

Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Cebrail Aleyhisselâm'a Soruyor…

  Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Cebrail Aleyhisselâm'a Soruyor…   Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cebrail Aleyhisselâm’a Soruyor?   ·      Yâ Cebrail Aleyhisselâm! Gelirimi, kazancımı nasıl artırabilirim, ne yapmalıyım? ü Her zaman abdestli ol! ·      Yâ Cebrail Aleyhisselâm! Öldükten sonra kabrimin dar gelmemesi için ne yapmalıyım? ü Devamlı Tebareke Sûresini oku! ·      Yâ Cebrail Aleyhisselâm! Zengin olmanın yolu nedir? ü Müzemmil Sûresini her akşam oku! ·      Yâ Cebrail Aleyhisselâm! Namazlarda Allah’ü Teâlâ’nın huzurunda gibi olmak için ne yapmalıyım? ü Abdest almaya titizlik göster ve devamlı abdest al! ·      Yâ Cebrail Aleyhisselâm! Ben insanların en akıllısı olmak istiyorum ne yapmalıyım? ü Allah’ü Teâlâ’dan kork! ·      Yâ Cebrail Aleyhisselâm! Allah’ü Teâlâ’nın yanında en sadık kul olmak istiyorum...

Zikir Etmenin Önemi

Zikir Etmenin Önemi   Ebu Hurayra (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ’nın yollarda dolaşıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâb-ı Hakk’ı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine”: “Gelin! Aradıklarınız burada!” diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar”. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara: “- Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler: “- Subhânallah" diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, "Allâhu ekber" diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler.” Konuşma şöyle devam eder: “- Peki onlar beni gördüler mi ki?” “- Hayır, vallahi seni görmediler.” “- Beni görselerdi ne yaparlardı?” “- Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, u...

Seher Yeli

  Seher Yeli   Yolun uğrar, bizim ile gidersen; Var bizim illeri gör seher yeli… Git misafir kal, bizde istersen; Dostlar ne haldedir? Sor seher yeli…   Selam götür ahbap ile yârâna, Selam söyle biz garibi sorana… Selam olsun bizden, cümle ihvana, De 'Garipten selâm var' seher yeli...   Yolun düşer, Medine’ye uğrarsan Var Yeşil Ravza’yı gör seher yeli. Yüzüm, imkânım yok, beni sorarsan Yakar ciğerimi, kor seher yeli.   Günahkârım af dilerim Mevlâ’ya, Dilim varmaz hicabımdan duaya… Selâm götür benden Yeşil Ravza‘ya, Rasûle el-pençe, dur seher yeli…   Tevbe ediyorum Hak Teâlâya N’olur lütfetse bu yüzü karaya Türlü hata-isyan girdi araya Bir çok ma’sıyetim var seher yeli.   Bu bir vasiyettir! Öyle farz eyle İfasını zimmetine borç eyle Lütfet ona tazimimi arz eyle Şefaat eder mi? Sor seher yeli.   Mehmed İhsan Uslu 23 Ağustos 2008

Garipler Kimlerdir?

Garipler Kimlerdir?   Hazreti Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Selman-ı Farisî Radiyallahü Anh Hazretlerine: “- Ya Selman! Seninle garipleri ziyarete gidelim!”, buyurdular. Selman-ı Farisî Hazretleri: “- Garipler kimlerdir ya Rasûlallah?”, dedi. Peygamberimiz: “- Garipler o kimselerdir ki, dünyadan göçüp gitmişler ve arkalarından da rahmet okuyacak kimseleri kalmayan ölülerdir!”, buyurup beraberce Medine kabristanlığına gittiler. Kabristanlığa vardıklarında, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir kabrin başına varınca gözyaşlarını dökmeye, hatta hırka-i saadeti ıslanıncaya kadar ağlamaya başladılar. Selman-ı Farisi Hazretleri bu ağlamanın sebeb-i hikmetini anlayamamıştı: “- Ya Hayrelbeşer! Ağlamanızın sebebi nedir? Vahiy mi nazil oldu, yoksa başka bir sebep mi var?” Dedi. Hazreti Rasûl-ü Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz: “- Hayır, Ya Selman! Vahiy nazil olmadı, bu kabirde yatan bir delikanlıdır; ona şiddetli azap olunmaktadır. Onun ...

Âhir Zamanda İnsan Manzaraları

  Âhir Zamanda İnsan Manzaraları   Abdullah ibn-i Abbas Radiyallahü Anh rivayet ediyor: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:   “Âhir zamanda yüzleri insana benzeyen; fakat kalpleri şeytan kalbi olan bir topluluk gelir. Bunlar kurtlara benzerler. Kalplerinde rahmetin kırıntısı dahi yoktur. Kan dökücüdürler. Hiçbir kötülükten sakınmazlar. Kendileri ile sözleşsen, seni aldatırlar. Yanlarından ayrıldığında arkandan çekiştirirler. Sana konuştuklarında yalan söylerler. Kendilerine güvendiğinde, sana hıyanet ederler.   Çocukları şımarık ve hayâsızdır, gençleri sinsidir. Yaşlıları, hiçbir iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmazlar. Onlara bel bağlamak zillettir, ellerindekini arzu etmek yoksulluktur.   İçlerindeki ağırbaşlı, onların gözünde şaşkındır. İyiliği tavsiye eden itham altındadır… (Acaba ne gibi bir menfaati var da bunları söylüyor, diye düşünürler.) Aralarında mümin horlanır, gariptir; fâsık ise itibar sahibidir, el üstünde ...

Rızama Kavuşmak İçin Gayret Eden Dostlarım

Rızama Kavuşmak İçin Gayret Eden Dostlarım   Allah’ü Teâlâ’ buyurur ki: "Size müjdeler olsun ki, bana kavuştuğunuz zaman yakınlık ve sevinç sizin içindir..." Ebû Süleymân Dârânî hazretleri Şam’da yetişen büyük velîlerdendir. Sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllarda yaşamıştır. Doğum târihi bilinmemektedir. Şam’da vefât etti. Kabri, Dârân köyündedir... Şam’da bulunan âlimlerin ve velî zâtların meclislerine devâm eden Ebû Süleymân Dârânî hazretleri ilimde ilerlediği gibi, tasavvuf yolunda da büyük mesâfe katetti, yüksek derecelere kavuştu. İbrâhim bin Edhem hazretleriyle görüşüp sohbetinde bulundu. Şakîk-i Belhî, Mârûf-ı Kerhî, Ahmed bin Âsım el-Antâkî, Sırrî-yi Sekâtî ve Hâris el-Muhâsibî gibi büyük velîlerle sohbette bulundu.   Ahmed bin Ebü'l-Havârî şöyle nakletti:   Ben hocam Ebû Süleymân Dârânî'nin huzûruna girdim. Onu ağlar hâlde buldum. Ona; "- Seni ağlatan nedir?" diye sorunca; "- Ey Ahmed! Ben nasıl ağlamayayım. Bana bildirildi ki, ge...

Ne Güzel, Gerçek Bir Hikâye!

Ne Güzel, Gerçek Bir Hikâye!   Gönenli Hocamız Rahmetullahi Aleyh anlatıyor… “- Bir gün şurada namaz kıldırıyorum. Mihrabtayım… Namazdan evvel birisi geldi:” “- Hocam, dedi. Ben Hacca gitmek istiyorum. Kâbe’ye gitmek istiyorum, Ravza’ya gitmek istiyorum ama hiç bir tutarım yok! Ne olur, elinizden gelirse, bir kolayını bulursanız, bana yol göstericilik yapın! Bana da bir yol açın, imkân açın, filan dedi gitti.” “- Olur, dedim; inşallah, dedim. Allah Teâlâ bir kolayını verirse filan diyerek adamcağızın gönlünü aldım gitti.” “- Sonra. Öğle namazını kıldık, tesbihimizi çektik, dualarımızı yaptık, kalktık…” “- Baktım bir adam geldi, selam verdi:” “- Aleyküm selam! Dedim.” Adam: “- Efendim, dedi. Ben şu taraftaki, deniz kenarındaki bahçelerin bekçisiyim. Hâkim emeklisi filan Bey gönderdi beni. Selam ve hürmetleriyle birlikte bir de ricası var sizden.” “- Aleyna ve aleykümselâm, ricası nedir Hâkim Bey’in? “- Efendim Hâkim Bey’in ricası şu:” “- Ben hac borçlusuyum...

Huzur Evine Anne ve Babalarını Kapatanlar

Resim
Huzur Evine Anne ve Babalarını Kapatanlar   Biz karı koca çalışıyoruz seninle ilgilenemeyiz bahanesiyle seksen yaşındaki hasta annesini huzur evine yatıran oğlu; çok seyrek de olsa onu ziyarete gidiyordu.             Yaşlı kadın oğlunu dünyaya getirdiğinde kırk yaşındaydı. Bundan önceki çocukları yaşamamış bu oğlunu da kurbanlar keserek büyütmüştü. Tek evlatlârıydı, bir şey olacak diye içleri titremişti. Oğlu o gün huzur evinden bir telefon aldı. Telefondaki ses: "- Annen çok hasta, her an ölebilir seni görmek istiyor!” diyordu. Oğlu arabasına binip oraya gittiğinde annesi zor nefes alıyordu. Oğlu annesinin ölmek üzere olduğunu anlamıştı. Annesinin ellerini tutup: "- Anne senin için ne yapabilirim; senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu. Annesi feri sönmüş gözleriyle uzun uzun oğlunun gözlerinin içine bakıp; zor duyulur bir sesle: "- Artık çok geç ama isteseydin çok şey yapabilirdin... Ama yapmadın!" ...