Vatan Müdafaası

 Vatan Müdafaası 

 

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olanlar sizlersiniz.”[1]

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ

Allah’a ve Rasulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider. Sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.”[2]

            26 Ağustos  1071 Malazgirt meydan muharebesinde, 30 Ağustos 1922 başkomutanlık Meydan muharebesinde ve daha nice cetin savaşlarda bizlere zaferler bahşeden, fetihlerin, yardımların sahibi, alemlerin Rabbi Allah’a hamd ü senalar olsun.

            Fetihleri,ve zaferleri ile gönülleri fetheden,insanlığın dünya ve ahiret saadeti için gönderilen, gül yüzlü, gül kokulu, alemlere rahmet Hz. Muhammed Mustafa Efendimize salat ü selam olsun.

            Vatan, insanların doğup büyüdüğü,üzerinde mazisini ve halini yaşadığı, istikbal hayalleri kurduğu mekandır, topraktır. Bir toprak parçasının vatan olması, vatan olarak kalması kolay değildir.vatan bedel ister. Bu bedel candır, kandır, vatan için çalışmak, gayret etmektir, ter dökmektir.

'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır'

            Kahraman ecdadımız, bu anavatanın evlatları olarak analarına her an vefalı olmuşlar, anavatanı, canları pahasına müdafaa etmişlerdir.

Bu vatan, kardeşlik, birlik beraberlik şuuruyla müdafaa edilmiştir.

            Doğusundan batısına; kuzeyinden güneyine bütün vatan evladı, din, toprak, namus, bayrak ve istiklal(bağımsızlık) için türküyle kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle, şehirlisi köylüsü, öğretmeni öğrencisi, kadını erkeği, âlimi talibi, müftüsü hocası imamı, kısacası bütün mü’min yürekler bir olmuş, Allah’ın nusreti ile Müslüman yurdu kâfirlerin istilasından korumuşlar, kanlarının son damlasına kadar savaşmışlardır.

Zannetme ki ecdadın asırlarca uyurdu

Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?

Üç kıtada yer yer kanayan izleri şahid,

Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid.[3]

Bu cennet vatanın her karış toprağı, canını ve kanını ve de bütün varını mukaddes değerlerine hediye eden, vatanın bekası için hayatının baharından geçen taze fidanların kanları ile yoğrulmuştur.

            Ay yıldızlı al bayrak kız kardeşlerin gelinliği, şehidlerin son örtüsü olmuştur.

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,

“Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,

Sen şehid oğlusun, incitme yazıktır atanı,”

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

            Şehid evladı olarak mesulüz.

            Bu emanet cennet vatanı sevip kıymetini bilmekle,

            Dinimize, mukaddesatımıza gönülden bağlanıp Müslümanca yaşamakla,

            Bu vatanda hangi görevde isek, bu görevi hakkıyla ifa etmekle, ailemiz, toplumumuz ve tüm Müslümanlar için çalışıp didinip ter dökmekle, zarar dokunan değil faydası dokunan, ardından hayır dualar okunan bireyler olmakla mesulüz.

“Sahipsiz olan memleketin batması haktır,

Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.”

Birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde, fitne ve fesattan, ayrılık ve gayrilikten uzak bir şekilde yaşamakla mesulüz.

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

            “Sen-ben’ desin efrad, aradan vahdeti kaldır,

Milletler için işte kıyamet o zamandır.”[4]

Rabbi, kıblesi, dini, peygamberi bir olan, mukaddesatı bir olan Müslümanlar, her devirde İslam kardeşliği bilinci ve hassasiyeti içinde yaşarlarsa, kâfirlerin saldırıları hep boşa çıkacaktır. Allah yardımını mü’minlerden esirgemeyecektir.

            Bu cennet vatanı koruyabilecek şuurda Müslüman nesiller yetiştirmekle mesulüz.

            Gençliğimizi bir olan Allah’a ibadetin neşesi içinde mukaddesat şuuru ile yetiştirerek, içkiden, kumardan, zararlı alışkanlıklardan, zararlı fikirlerden, boş ve zararlı işlerden uzak tutmakla mesulüz.

            Nesilleri İslam’dan Kuran’dan bihaber yetiştirmek, iletişim araçları yoluyla, yavrularımızı batının batık medeniyetinin zehirli bombardımanına maruz bırakmak, sonrasında da adı Müslüman, giyimi, kuşamı, yaşam tarzı ve düşüncesi batılı, kimliğinden benliğinden uzak nesillerin yetişmesine kayıtsız kalmak, kazanılan zaferleri kaybetmek demektir.

Bizler,

“Bir olan Allah’a iman şiarımızdır,

İstiklal milletçe kararımızdır,

Vatan bize candır, o yarımızdır.” Hayrettin KARAMAN

 

Düşüncesi ile hareket etmekle mesulüz.

            Maddi imkân ve teknolojileri çok gelişmiş olan yedi düvel birleşip, imanla yoğrulan bu topraklara göz dikmişler, saldırmışlar fakat Anadolu mü’mininin, gücünü imandan alan kutlu direnişi karşısında, bozguna uğramış, az bir topluluk, nice topluluklara galip gelmiştir. Allah mü’minlerden yardımını kesmemiş, nici nice savaşlarda görünmez ordularla, şehidler ve melekler ordusuyla mü’minlere zaferler, fetihler ihsan eylemiştir. Bu hakikat Kur’an ı Azimüşşan’da şöyle buyurulmaktadır:

كَم مِّن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللّهِ وَاللّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ

Allah’ın izni ile büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle berabedir.”[6]

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ جَاءتْكُمْ جُنُودٌ فَأَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحاً وَجُنُوداً لَّمْ تَرَوْهَا وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيراً

“Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de, biz onların üzerine  bir rüzgâr ve görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.”[7]

 

Vatan müdafaasının sonuçları

Müslüman medeniyetler, imanlarının gereği olarak gittikleri yerlere adalet götürmüşler, hâkim oldukları beldeleri imar ve ıslaha çalışmışlardır. Halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak telakki etmişler, yönetimi altında bulunan gayrimüslim azınlıklara dahi adaletle muamele etmişler, onların dinlerine, yaşam tarzlarına ve ticari özgürlüklerine asla müdahale etmemişlerdir. Müslümanların nazarında savaşın bile bir hukuku vardır. Düşmanla savaşırken, düşmanın kadınlarına, yaşlılarına ve çocuklarına dokunmamışlardır. Çünkü Allah ifsadı, bozgunculuğu değil, imarı ve ıslahı emreder. Yeryüzünde hakkın ve adaletin yayılmasını, zulüm ve haksızlıkların engellenmesini emreder.

Küfürle beslenen medeniyetler ise girdikleri yerlerde taş üstüne taş bırakmamış, yakmış yıkmış, ortalığı kan ve gözyaşı gölüne çevirmişlerdir. Gücünü şeytandan, küfürden alan, batıldan alan İslam dışı medeniyetler tarihin her döneminde, sahip oldukları bilgiyi, gücü, yetkiyi, teknolojiyi, mazluma silah olarak doğrultmuşlar, kendi menfaat ve refahları uğruna mazluma, güçsüze ve zayıfa zulmetmişler, her türlü işkenceyi ve insanlık dışı muameleyi onlara reva görmüşlerdir. İstila ettikleri, topraklarını iliğine kadar sömürüp semirdikleri mazlumlara terörist lakabı takarak, dünyada terör estirmişlerdir. Halen de terör estirmektedirler. Kalbinde Allah korkusu olmayan, hak, adalet ve istikamet gibi insana ait erdemleri bulunmayan kimseler,  güçlerini zulüm ve haksızlık aracı olmaktan geri durmazlar.

             İslam’ın beş gayesi, hür bir vatanda, dalgalanan şanlı bayrak altında sağlanır elbet.

            Din en kâmil bir şekilde hür olan bir vatanda yaşanabilir. Hicret, İslamın en güzel şekilde yaşanması için hür olan vatanlara göç demektir. Can, mal, nesil ve akıl güvenliği(ruh sağlığı) hür bir vatanda mümkündür elbet.

Genç- yaşlı; kadın- erkek kahraman ecdadımız bu uğurda savaştılar, şehid oldular.

Beytullah’ın birer şubeleri olan, minareleri, günde beş vakit tekbir getiren şehadet parmakları gibi göklere yükselen camilere mabedlere dokunulmasın, Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli diye savaştılar.

Minarelerden günde beş vakit okunan ezanlar, bu ülkenin dili olmuş, mü’minliğini dağlara taşlara, tüm dünyaya haykırmaktadır.

“İnmemişse ay yıldızlı al bayrak,

Dinmemişse ezan,

Namahreme teslim olmamışsa vatan,

Adını ezan sesi ile alıyorsa her doğan,

Salalarla uğurlanıyorsa bu dünyadan her ayrılan Müslüman,

Camiler dolup taşıyorsa,

Çoluk çocuk kuran öğrenmeye koşuyorsa,

Herkes huzur içinde yaşıyorsa…”

Bu öncelikle Yüce Allah’ın izni ile sonra da kahraman ecdadımızın gayretleri iledir.

Bu vatan iman ile Kur’an ile müdafaa edilmiştir.

Aziz vatanımızın müdafaası için kahraman ecdadımız imkânsızlıklar içerisinde olmasına rağmen, iman, sabır ve dua ile yola çıkmışlar, Allah’dan asla ümit kesmemişlerdir.

 

رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْراً وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam tut. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et”[8]diye dua etmişlerdir.

Bu vatan namaz ile Allah’dan yardım isteyerek müdafaa edilmiştir. Zaferler Allah’dandır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ

Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’dan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.”[9]

Ecdadımız sabır ile dua ile cephede bile namazlarını terk etmeyerek Allah’dan yardım istemişler, dualara icabet eden, dua eden kulunu sevip yardım eden Allah da ecdadımıza zaferler ihsan eylemiştir.

Vatan muhabbeti, millet yolunda bezl i hayat(hayatını feda etmek)

Hülasa aile hissiyle cümle hissiyat,

Mukaddesatı için çırpınan yürekte olur.

İçinde leş taşıyan sineden ne umulur?

Fakat sen öyle değilsin, senin yanar ciğerin,

Vatan deyip öleceksin, semada olsa yerin.

Nasıl tahammül eder, hür olan esaretine,

Kör olsun ağlamayan ey, vatan felaketine.[10]

            Vatan sevgisi, millete, ümmete hizmet aşkı ve vefakârlık ilköğretimin ilk kademesi olan ailede öğrenilir.

Sevgi, saygı, çalışkanlık, birlik, beraberlik ve adabı muaşeret ailede öğrenilir.

            Çocuk, kimliğini kişiliğini aileden alır.

İmin, amel ve ahlakın temelleri ailede atılır.

Vatan sevgisi, şehitlik,  gazilik duyguları ailede öğrenilir. Ailede ne kadar sağlam bir eğitim verilirse, nesil de o kadar sağlam, şahsiyetli ve dirayetli yetişir.

Şehidlik ve gazilik, ninelerimizin rüyasıydı.  İlahi bir lütuftu şehadet. Anadolu anaları, vatana adadıkları kurbanlık koçlarına kınalar yakarak ve şöyle diyerek savaşlara gönderirlerdi:

Yurdunu Allah’a bırak çık yola,

Cenge! Deyip çek ki vatan kurtula,

Böyle müyesser mi gaza her kula,

Haydi, levend asker, uğurlar ola.

Yavrularının salimen dönmeleri için 7 hatim adarlar, şehadet haberlerini ise, metanetle, gururla karşılarlardı.

Bu vatan için, din i mübin i İslam için, i’lay ı kelimetullah için cihada çıkan gazilerimizin, şehidlerimizin, var güçleriyle onlara destek olan ecdadımızın ruhları şad olsun.

            Dua

Âmin!

            Ya ilahi,

Aziz şehidlerimizin ve gazilerimizin ruhlarını şad eyle, mekânlarını cennet eyle.

Bizleri onlara vefakâr eyle.

Vatanımızı, milletimizi ve tüm İslam âlemini iç ve dış fitnelerden, belalardan, terörden ve düşmanlardan sen koru ya Rabbi!

Kıyamete dek nesillerimizden Yüce dinine hizmetle şeref bulacak neferler ihsan eyle Allah’ım!

            Fethini, nusretini, zaferlerini üstümüzden eksik eyleme Ya Rabbi!

            Bizleri her an, her alanda kâfirlere karşı güçlü eyle Allah’ım!

Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da, ırak’ta ve diğer İslam beldelerinde zulme uğrayan, öz vatanlarında parya olan mü’minlere yardım eyle!

            İslam diyarlarını, İslam’ın rahatça yaşandığı, can, mal, nesil ve akıl güvenliğinin olduğu esenlik diyarları eyle ya Rabbi!

            Bizi her an bir ve beraber, küfürle savaşta düşmana karşı gönüllerimizi topyekûn siper eyle Ya Rabbi!

 

“Hiç kimseyi vatansız,

            Milletini devletsiz,

            Gönülleri sevdasız,

Ocakları dumansız,

Kalplerimizi imansız,

Bırakma Yüce Rabbim,

Asi kul değiliz biz.”[11]

 

Kalplerimizi imansız bırakma Allah’ım.

 

Biz, kısık sesleriz, minareleri,

Sen, ezansız bırakma, Allah’ım!

            Ya çağır şurada bal yapanlarını;

            Ya kovansız bırakma, Allah’ım!

 

Mahyasızdır minareler, göğü de

            Kehkeşansız bırakma, Allah’ım!

Bize güç ver. cihad meydanını

Pehlivansız bırakma, Allah’ım!

 

Kahraman bekleyen yığınlarını

Kahramansız bırakma Allah’ım!

            Bilelim hasma karşı koymasını:

Bizi cansız bırakma, Allah’ım.

 

Yarının yollarında yılları da

            Ramazansız bırakma, Allah’ım!

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü

            Ya çobansız bırakma, Allah’ım!

 

Bizi Sen sevgisiz, susuz, havasız

            Ve vatansız bırakma, Allah’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu

            Müslümansız bırakma Allah’ım. [12]

 

Halis Benli Kırıkkale İl Vaizi

 

[1] Al-i İmran,3/139

[2] Enfal,8/46

[3] Mehmed Akif ERSOY

[4] Mehmed Akif ERSOY

[5] Hayrettin KARAMAN

[6] Bakara, 2/246

[7] Ahzab, 33/9

[8] Bakara, 2/250

[9] Bakara, 2/153

[10] Mehmed Akif Ersoy

[11] Bahattin KARAKOÇ

[12] Arif Nihat ASYA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis