Sıla-i Rahimde Bulunmak
Sıla-i Rahimde Bulunmak
Kur’an ve Sıla-i Rahim’de
Bulunmak
Hak Teala’nın Peygamberlerin ve
İmamların ısrar ettikleri beğenilmiş amellerden ve çok iyi işlerden biri de
şüphesiz sıla-i rahimde bulunmaktır.
Büyük allame, muhaddis, filozof,
aşık bir arif olan ve tüm ömrünü Kur’an-ı Kerim ve rivayetler yolunda harcayan
Molla Muhsin Feyz, sıla-i rahimin akrabaları ziyaret etmek, maddi ihtiyaçlarını
gidermek, iktisadi sorunlarını halletmek, iş ve güçlerine yardımcı olmak, kız
ve erkeklerini evlendirmek olarak mana etmiştir. Eğer Kur’an-ı Kerim ayetlerine
ve rivayetlere dikkat edilecek olursa, sıla-i rahim meselesinden bu anlamları
istifade etmek mümkündür.
Sıla-i rahimde peygamberlerin ve
Şii imamların ahlakı da bu yüce gerçekler olmuştur.
Kur’an-ı Kerim sıla-i rahimi
tavsiyede bulunmuş, akıl sahiplerinin bir işi olarak saymış, sıla-i rahimde
bulunmamayı da fısk ve bunu yapan (ilişkiyi kesen) kimseyi de fasık olarak
kabul etmiştir.
Mübarek Nisa suresinde, Allah-u
Teala ve akrabalar hususunda ilahi takvaya riayet edilmesi emredilmiştir.
İlginç olanı da şudur ki akrabaları Allah-u Teala’dan hemen sonra zikrederek
şöyle buyurmuştur:
“Kendisi adına birbirinizden
dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de
sakının.”1
Mübarek Ra’d suresinde de bir
takım meseleler, akıl sahiplerinin özellikleri olarak beyan edilmiştir.
Kıyametteki faydasının da meleklerin mahşerde onları karşılamaya gelmesi,
meleklerin onlara selam vermesi ve hayırlı bir akıbete ermeleri olarak
bildirilmiştir. Şüphesiz o meselelerden biri de sıla-i rahimde bulunmaktır.
“Onlar, Allah’ü Teâlâ’nın
gözetilmesi emrettiği şeyi gözetirler.”2
Bakara suresinde de sıla-i
rahimde bulunmayan kimse hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Allah’ü Teâlâ’nın
birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar (akrabayla ilişkiyi kesenler) ve
yeryüzünde fesat çıkarırlar; hüsrana uğrayanlar işte onlardır.”3
Evet, sıla-i rahimde bulunmayan
kimse, ziyan ve zarar içindedir. Bu ziyan ve zarar da küçük bir şey değildir.
Ra’d suresinde de sıla-i rahimde bulunmamak hakkında belleri büken bir ayet
vardır:
Allah’ü Teâlâ’nın
birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar “Akrabalık bağını kesenler ve
yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte lânet onlara ve kötü yurt onlaradır.”4
Muhammed (s.a.a) suresinde ise
şöyle buyurulmuştur:
“Yeryüzünde bozgunculuk yapmanız
ve akrabalık bağlarını kesmenizle Allah’ü Teâlâ’nın emrine yüz çevirirseniz,
yine de mi kurtuluşu bekliyorsunuz?”1
Gerçekten de sıla-i rahim o
kadar önemlidir ki bu sebeple melekler, kıyamette insanı karşılamakta, insana
selam vermekte ve insan hayırlı bir akıbete erişmektedir. Sıla-i rahimde
bulunmayan kimseler ise, lanet, kötü akıbet ve kurtuluştan mahrumiyete maruz
kalmaktadırlar.
Mal vererek akrabaların iktisadi
eksikliklerini gidermek ve aynı zamanda da onların yüzsuyunu, yüceliğini ve
azametini korumak, çok büyük bir ecre ve mükafata sahiptir.
“Allah’ü Teâlâ’nın rızasını
kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını infak edenlerin durumu,
yüksekçe bir tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren,
bol yağmur yağmasa bile çisentisi düşen bir bahçenin durumu gibidir. Allah
işlediklerinizi görendir.”2
Hakeza: “Sadakaları açıkça
verirseniz o ne güzel! Eğer onları yoksullara gizlice verirseniz sizin için
daha iyidir. Allah kötülüklerinizi giderir ve Allah işlediklerinizden
haberdardır.”3
Hakeza: “Mallarınızı gece
gündüz, açık ve gizli olarak infak edenlerin mükâfatları Rableri katındadır.
Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”4
Kapsamlı ve Güzel Bir Plan
Geliniz bütün zengin ve
akrabalarımızı ister hasebi olsun, ister nesebi tek tek tanıyalım. Zengin
akrabalarımızı davet ederek, onlara sıla-i rahim rivayetlerini okuyalım,
açıklayalım. Daha sonra onlardan servet ve malları miktarınca her ay, her yılın
başında belli bir miktar para vermesini ve o paranın da ailenin haysiyetli ve
muteberli birinin gözetiminde iki kişinin imzasıyla banka hesabına
yatırılmasını isteyelim. Böylece akrabalardan fakir biri için bir sorun ortaya
çıktığında, mümkünse karşılıksız olarak, değilse borç olarak yüz suyunu
koruyarak kendisine takdim edelim. Eğer ev almak istiyorsa, alsın. Eğer ev
eşyası hususunda eksikliği varsa onu telafi etsin, eğer çeyiz almak istiyorsa
çeyiz alsın, eğer oğlunu evlendirmek istiyorsa, evlendirsin.
Bu iş oldukça kolay, Allah’ü
Teâlâ’nın beğendiği, sorunları halleden, hüzünleri yok eden bir iştir. Sevabı
da önceki üç ayette geçtiği üzere, kısa olarak beyan edilmiştir.
Bu projeyi herkese anlatalım,
herkesi bu projeyi hayata geçirmeye teşvik edelim. Eğer bütün memlekette bu
proje uygulanacak olursa, devlet ve hayır ehli kimselerin omuzundan ağır bir
yük kaldırılmış olur. Akrabalara yardım vasıtasıyla, servet ehline büyük bir
sevap nasip olur.
Kur’an-ı Kerim, infak
ayetlerinde, akrabalara yardımda bulunmayı diğerlerine yardımda bulunmaktan
önce zikretmiştir ve daha sonra da yetim, miskin, fakir, yolda kalmış, iflas
etmiş kimseler örnek olarak ifade edilmiştir:
“…Yakınlara, yetimlere,
düşkünlere, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar.”1
İlginç Bir Anekdot
Seduk, muteber bir senetle İmam
Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir: “Yunus (a.s) balığın karnında, Allah’ü
Teâlâ’ya karşı münacatta bulunuyor, inleyip yakarıyordu. Onun sesini yerin
altına geçirilmeye ve hakkın azabına uğramaya maruz kalan Karun’un ruhuna
ulaştırdılar. Karun’un ruhu, “Bu kimin sesidir?” diye sordu. Azap ile müvekkel
olan melek ona şöyle buyurdu: “İsrail oğullarından bir Peygamberin sesidir.”
Karun’un ruhu onunla birkaç kelime sohbet etmek için izin istedi ve ona bu izni
verdiler. Karun ondan Harun ile Musa’nın halini sordu, Yunus şöyle cevap verdi:
“Ben, onların zamanında yaşamıyorum, ama onların her ikisi de dünyadan
göçmüşlerdir.” Karun ağladı. Allah şöyle hitap etti: “Kavmine gösterdiği bu
acıma sebebiyle, onun azabını hafifletiniz.”2
Sıla-i Rahimle İlgili
Rivayetleri
Allah Resulü (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: “Bir su içmekle de olsa sıla-i rahimde bulun. Sıla-i Rahim’in en
üstün merhalesi, eziyet etmekten sakınmaktır.”3
Akrabalar, önemsenmemekten,
aşağılanmaktan, iftiraya uğramaktan ve kendisine kibir gösterilmesinden, ruhsal
açıdan işkence görmektedir. Dolayısıyla onlara eziyetten sakınmak, sıla-i
rahimin en üstün mertebesidir.
Hakeza Allah Resulü (s.a.a)
şöyle buyurmuştur: “Selamla da olsa, dünyada sıla-i rahimde bulununuz.”1
Allah Resulü'nden (s.a.a) şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir: “Sıla-i Rahim için, bir yıl (sürse bile) yol
yürü.”2
Hakeza, Allah Resulü (s.a.a) bu
konuda çok önemli bir rivayette şöyle buyurmuştur: “Kendi zamanımdaki ve diğer
zamanlardaki toplumlara, babalarının sulbünde ve annelerinin rahminde olanlara
ve kıyamet gününe kadar olacak olanlara, bir yıllık yolculuğun sıkıntısıyla da
olsa, sıla-i rahimde bulunmalarını tavsiye ediyorum. Şüphesiz sıla-i rahim
dindendir.”3
Bihar’ul- Envar, c. 74, s. 111-
126’da sıla-i rahim hakkında çok önemli rivayetler yer almıştır. Bu
rivayetlerden bir kaçını sizlere aktarmak istiyorum.
İmam Bakır (a.s) şöyle
buyurmuştur: “Şüphesiz sıla-i rahim, amelleri temizler, malı bereketlendirir,
belayı defeder ve eceli erteler.”
İmam Sadık (a.s) şöyle
buyurmuştur: “Şüphesiz sıla-i rahim ve iyilik yapmak, kıyamette insanın
hesabını kolaylaştırmakta ve insanı günahtan korumaktadır. O halde sıla-i
rahimde bulununuz ve kardeşlerinize güzel bir selam veya selamın cevabını
vermekle de olsa iyilikte bulununuz.”
Allah Resulü (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: “Sıla-i rahimde bulunmak, ömrü uzatır ve fakirliği yok eder.”
Hakeza Allah Resulü (s.a.a)
şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahimde bulunmak şehirleri bayındır kılar ve her ne
kadar ehli iyilerden olmasa da ömürleri uzatır.”
Hakeza: “Herkim, can ve malıyla
akrabasına doğru gidecek olursa, aziz ve celil olan Allah yüz şehidin sevabını
inayet buyurur.”
Hakeza: “Sıla-i rahime doğru
attığı her adıma karşılık, kendisine kırk bin iyilik yazılır, kırk bin kötülüğü
silinir, makamı kırk bin derece yükseltilir, adeta yüz yıl sabır ve ihlas ile Allah’ü
Teâlâ’ya ibadet etmiş gibi olur.”
Allah Resulü (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: “Şüphesiz cennette, sadece adil imamın veya çok sıla-i rahimde
bulunan kimsenin veya kadın ve çocukları hususunda çok sabreden kimsenin
ulaşabileceği bir derece vardır.”
Resulullah (s.a.a) Ebuzer’e
şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar seni görmekten öfkelenseler dahi, sıla-i
rahimde bulun. Eğer kabul etmezlerse, yeniden git. Bilahare hedefinde galip
olursun. Eğer o Hak Teala’nın hükmünden yüz çevirecek olsa da, sen yüz
çevirme.”
Bir şahıs Allah Resulüne (s.a.a)
şöyle arz etti: “Benim bir takım akrabalarım vardır, onlar hakkında sıla-i
rahimde bulunuyorum, ama bana eziyet ediyorlar. Onları terk etmek istiyorum.”
Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu: “Bu durumda Allah da hepinizi terk eder.”
O şahıs şöyle arz etti: “O halde
ne yapmam gerekir? ” Peygamber şöyle buyurdu: “Seni mahrum edene sen bağışta
bulun, senden kopana sen ilişkide bulun, sana kötülük edeni sen affet. Bu
durumda şüphesiz Allah seni onlardan üstün kılacaktır.”
Akrabalarla İlişkiyi Kesmek
Hakkındaki Rivayetler
Ebu Basir şöyle diyor: “İmam
Sadık’a (a.s) şöyle arz ettim: “Birisi, size muhalif olan akrabalarıyla
ilişkisini kesmek istemektedir. Onun görevi nedir? ” İmam şöyle buyurdu: “Bu iş
doğru değildir.”1
Cehm b. Hamid şöyle diyor: İmam
Sadık’a (a.s) şöyle arz ettim: “Benim bir akrabam vardır, o benim dinimden ayrı
bir din üzeredir. Acaba benim üzerimde bir hakkı var mıdır? ” İmam Sadık (a.s)
şöyle buyurdu: “Evet, sıla-i rahimi hiçbir şey ortadan kaldıramaz. Eğer senin
dinin üzerinde olsaydı, şüphesiz iki hakkı olurdu. Bir sıla-i rahim hakkı, bir
de İslam hakkı.”2
İmam Bakır (a.s) şöyle
buyurmuştur: “Allah Resulü’nün kitabında şunu gördüm: “Eğer sıla-i rahim terk
edilecek olursa, şüphesiz mallar kötülerin eline geçer.”3
Resulullah (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: “Üç kimse cennete giremez: Sürekli şarap içen kimse, sihire iman
eden ve sıla-i rahimde bulunmayan kimse.”4
Müminlerin Emiri (a.s) şöyle
buyurmuştur: “Yok olmayı çabuklaştıran ve eceli yakınlaştıran günahlardan Allah’ü
Teâlâ’ya sığınırım.”
Kendisine şöyle arz edildi: “Ey
Müminlerin Emiri! Yok olmayı hızlandıran günahlar var mıdır? ” İmam şöyle
buyurdu: “Evet, sıla-i rahimi kesmektir.”1
Hakeza Müminlerin Emiri Ali
(a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahların en çirkini sıla-i rahimi terk etmek ve
anne babaya eziyet etmektir.”2
Allah Resulü (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: “Şüphesiz rahmet, içinde sıla-i rahimi terk eden bir kimsenin bulunduğu
bir topluluğa inmez.”3
Allah Resulü (s.a.a) şöyle
buyurmuştur: “Şüphesiz melekler, içinde sıla-i rahimi terk eden kimsenin
bulunduğu bir topluluğa inmez.”4
Abbasi halifesi Mütevekkil’in
oğlu, İmam Hadi’ye (a.s) şöyle arz etti: “Babamın katli farzdır, izin verin de
onu öldüreyim.” İmam şöyle buyurdu: “Onun oğlu olduğun için sen bu işi yapma.
Zira eğer onu öldürecek olursan, altı aydan fazla dünyada kalamazsın.”
فَاتَّقُوا اللَّهَ مَا
اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَأَطِيعُوا وَأَنفِقُوا خَيْرًا لِّأَنفُسِكُمْ وَمَن
يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Allah’ü Teâlâ’ya karşı
gelmekten gücünüzün yettiği kadar sakının, buyruklarını dinleyin, itaat edin;
kendi iyiliğinize olarak mallarınızdan infak edin; Kim nefsinin cimriliğinden
korursa, işte onlar saadete erenlerdir.”
(Teğabün/16)
https://t.ogren-sen.com
Yorumlar
Yorum Gönder