Tevhid Ehli Bir Çiftin, Ağlatan Evlilik Ve Aşk Hikâyesi


Tevhid Ehli Bir Çiftin, Ağlatan Evlilik Ve Aşk Hikâyesi

Onu ilk gördüğümde çok küçüktü Henüz 13 yaşındaydı, parmaklıklar ardında olan babasını görmeye gelirdi. Ben 20 yaşındaydım, imtihan edilenler arasında en genç olanıydım! Benim gözüme masum bir çocuktu O. Günler geçtikçe genç kız oldu ve bir gün babası bana onunla nişanlanmayı teklif etti. Babasına sordum parmaklıklar arkasında olmama rağmen mi? evet diye cevap verdi.

Annemle konuştum ve bana dedi ki neden bir yabancı? Senin kuzenin var, o hak sahibi, aileden biri, biz onu tanıyoruz o bizi artı sana ve bize bu yasadığın zor günleri unutturur. Hayır, anne dedim, ben bana bu yolda yardımcı olacak olanı istiyorum zaman istedigini yap dedi.
 
Gidip o kızla görüştüm ve gözlerinin içine baktım, başını önüne eğdi hayâsından.

- Beni eşin olarak kabul ediyor musun?

- Babam seni kabul etti, bende seni kabul ediyorum.

- Bir gün yanında 10 gün hapiste olacağım?

- Ben seni bunun için kabul ediyorum zaten.

- Beni takip ediyorlar!

- Neden?

- Doğru yol üzerinde olduğum için...

- Sen Hakkı anlamışsın, hak üzerine ol!

- Hayatim boyunca hapiste kalabilirim

- Suçun nedir?

- Allah benim Rabbimdir!

- Senin yolun benim yolumdur, ardından Cennete gelirim.

- Annem seni sevmiyor.

- Sabırlı olurum ve Allah'a sığınırım!

Hayırlısı dedim ve evlendik...

- Biliyor musun güzel söz söylemeyi becermem.

- Senin gözlerin birçok şey söylüyor...

- Biz daha yolun başındayız vazgeçebilirsin benim hayatim çok tehlikeli!

- Biz bu yolda ilerledik bile ve senin hayat tarzını seviyorum.

- Ama birçok defa imtihan edileceğim.

- Benden iyisini bulamazsın.

Evlendik, çocuğumu taşıyordu çok mutluyduk ve imtihan Geldi! Eşimin gözlerinin önünde ayaklarımdaki prangalarla süründürdüler, gözyaşları yanaklarında süzülüyordu.

- Sana bütün bunları söylemiştim değil mi?

- O prangalar benim boynuma dolanmış, dayan sen hak üzeresin!

Beni evimize uzak olan bir hapise yolladılar. Her ziyarette gelirdi, ziyaret (günleri) dışında da gelirdi beni görmeye, uzaktan olsa da...

- Gebeliğin ilerledi yol uzak, dinlen...

- Senden yakın dinlenme var mı?

Bu uzun yolda gidip gelmesi ile hamileliği son buldu, Allah’ın takdiri...

- Senin çocuğunu düşürdüm...

- Allah bunu böyle diledi...

İmtihan artmıştı, başka gebelik nasip olmadı ve doktorlar artık Anne olamayacağını söylediler.

- Tekrar evlen!

-....

- Tekrar evlen!

- Başkasıyla evli olmadığımı nerden biliyorsun?
(Gözleri doldu, hıçkırıklar boğazında düğümlenmişti)

- Tekrar evleneli ne kadar oldu?

- Senle evlenmeden önceydi, birçok kız ve erkek çocuğum var!

- Saka mı yapıyorsun?

- Yok, Allah adına doğru söylüyorum, bu dava ile evlendim ben ve bütün dava çocukları benim çocuklarım!

- O zaman bende o çocukları seninle eğitirim.
- İşte ben seni böyle istiyorum!

Ve bir gün eşimi görmeye geldim mutlu bir şekilde
 
- Sevgilim simdi bir iş kontratına sahip oldum. Yolculuğa çıkacağız ve uzaklaşacağız korkudan ve stresten.

- (Sert bir şekilde baktı) Ben bunun için seninle evlenmeyi kabul etmedim!

- Ne için peki?

- Cihad için, imtihan için! Başka yere gidersek kime bırakacağız azimli olmayı inatçılığı?

- Seni seviyorum!

Ve imtihan tekrar Geldi ve beni parmaklıklar ardına tekrar sürüklediler. Bu sefer ne kadar süreceğini bilmiyorum.

- Bu sefer çok uzun sürebilir, Benimle olmak zorunda değilsin...

- Daha fazla söyleme, Senin yerinde olmak isterdim.

- Tekrar ayni yere getirirler beni.

- Ardımdan cennete gelirsin sende

- Bir şartla ama tekrar evleneceksin...

- Senden sonra hiç bir erkek hayatımda olmaz.

Ziyaretten ziyarete zayıfladığını fark ediyordum, nedenini sorduğumda senin için endişeleniyorum diyordu. Kansere yakalanmıştı ve hiç bir zaman bundan söz etmedi, beni ziyaret etmeye devam etti ve hiç bir ziyaret gününü kaçırmadı.
Bu kıvırılmış tellerden nefret ediyorum ellerini tutmama engel oluyorlar. Bana yüzünü aç dediğimde insanlar etrafta ve bize bakıyorlar derdi, oysaki hastalığını gizlemeye devam etmek içindi. Ve bir gün ziyaret tarihi dışında onu görme şansım oldu. Gardiyan daha yumuşaktı benimle sanki benden bir şey gizliyormuş gibi... Kıvrılmış teller dışında olan bir ziyaret ve prangasız.

- Nihayet elini elleye bilirim! Nihayet yüzünü görebilirim! Ama neden yüzün böyle değişmiş? Kalbim ağrıyor... Ne oldu?

- Bilmek hakkındır, günlerim sayılı, söyle bana benden razı mısın?

(Bana doğruyu anlattı kızdım ve ağladım)
- Neden bunu öğrenen en son kişiyim?

- Daha çok acı çekmen neye yarardı? Bugün onaylaman için buradayım ve bu günden sonra beni görüp görmeyeceğinden emin değilim.

- Hayır! Hayır! Parmaklıkları çiğneyeceğim nefret ediyorum bunlardan!

(Elimi sıkıp bana veda etti… )
- Dayan başaracaksın! Hatırla belki Allah benden daha üstün bir eş sana nasip eder!
Elveda!

Kelimeler dolandı ağzımda… Gözyaşlarım görmemi engelliyordu, süzülen sıcak gözyaşlarımı yutkunuyordum gitti ve ayni gün ölüm haberi bana geldi! Hapishaneye kadar yaptığı yolculuğu kaldıramamıştı Zayıf bedeni. Bu imtihan ne kadar da zor! Cenaze törenine katılma sadakasını yaptılar bana.
Bana hep sabretmeyi nasihat ederdi.
Bana yazdığı mektupta bir kaç hanımın ismini yazıp tavsiye etmiş (evlenmem için)
Mektubu yırttıktan sonra koğuşuma geri döndüm...
(Suudi Arabistan'da yasanmış gerçek bir hikâye...)

[Salafiyah al-kurdiya tarafından Fransızca’dan Türkçe’ye Tercüme edildi]

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis