Soichiro Honda’nın Sabır Ve İnanç Dolu Başarı Hikâyesi
Soichiro Honda’nın Sabır Ve İnanç Dolu Başarı Hikâyesi
Eğer hayatta başarılı olma konusunda gerçekten
azimliyseniz bunu gerçekten başarmış insanların ilham veren hikayeleri ile
kendinizi teşvik edebilirsiniz. Kariyerinde başarılı olmak isteyip olamayan,
pes eden birçok insan, başarılı olmanın neler gerektirdiğini ve bu yolda nasıl
ilerlemeleri gerektiğini pek bilmiyorlar. İşte Honda’nın bu başarı için
gösterdiği sabır ve inanç, gerçekten ilham verici.
Honda, 1930’lu yıllarda Japonya’nın büyük ekonomik krizinin olduğu zamanlar, diploması
olmayan ama motor konusunda büyük bir beceriye sahip genç bir adamdı. Mahalle
arasında açtığı küçük atölyesinde sürekli olarak motorlarla uğraşıyor ve yeni
bir icat bulabilmek için büyük bir çaba sarf ediyordu.
Honda uzun yıllar süren ve tamamen kendi imkânlarıyla
geliştirdiği “piston segmanı” konseptine dayanan yeni bir motor
dizaynı keşfetti. Hedefi ise Toyotafirmasına
bu motoru satmaktı. Gece gündüz çalışan Honda sonunda bu fikri için
çalışmalarına başladı fakat çalışan bir motor prototipi üretmesi
için paraya ihtiyacı vardı.
Elinde avucunda ne varsa ortaya koyarak
elde ettiği sermaye ile bu prototipi üreten Honda sonunda Toyota ile görüşme kararı aldı. Büyük bir
sabır ve özenle ürettiği motoru, Toyota tarafından güzel bir para karşılığında
satın alınacağını düşünürken, Toyota mühendisleri eğitimsiz bir adamın kendilerine
böyle bir fikirle gelmesine şaşırarak ‘standartlarımıza uymuyor’
diyerek reddetmeleriyle büyük bir şok yaşadı.
Mühendislerin dizaynını beğenmemesinin
sebebi onların istediği teknik standartlara uygun bir motor yapamaması olduğunu
ve bunun sebebinin de kendi teknik eğitim eksikliği olduğunu düşünen Honda
kendisini geliştirmeye karar verdi. Bu sebeple Japonya’daki üniversiteleri
dolaştı ve oradaki hocalar ve mühendislerle görüşerek
usanmadan fikrini anlattı. Burada tam iki yıl boyuncayeni
şeyler öğrenerek hem kendini hem de motor prototipini geliştirip mükemmel hale
getirdi.
İki yılın sonunda Honda tekrar Toyota’daki
mühendislerin karşısına çıktığında, mühendisler artık onunla alay
edemiyorlardı çünkü geliştirdiği motor mükemmeldi ve
Toyota motor üretmesi için Honda ile anlaştı. Fakat o yıllarda İkinci Dünya
Savaşı vardı. Honda’nın Toyota ile olan ihaleyi yerine getirebilmesi için bir
fabrika açması gerekiyordu ama Japonya’daki tüm ham maddeler savaş nedeniyle
ordunun emrine verilmişti. Fabrika için çimento bile bulunamıyordu.
Honda bu durum karşısında yılmadı yeni bir betonlama tekniği geliştirerek fabrikasını
bu yeni teknikle inşa etti. Üstelik yeni ürettiği motorunu Toyota’ya kabul
ettirmiş, ihale almış ve savaş şartlarına rağmen fabrikasını kurmuştu. Tam
üretime başlayacağı zaman fabrikası bombalandı. Fabrikayı yeniden inşa etti
ancak ikinci kere bombalandı. Bütün gücünü toplayıp fabrikasını üçüncü kere
inşa etmeye başlayacaktı ki savaşta yenilmeye başlayan ve kaynakları tükenmeye
yüz tutan Japonya’da çelik bitti ve ordu dışında hiç bir yerde bulunmamaya
başladı.
Honda savaş zamanı ülkenin her yerinde
görülen boş yakıt depolarını toplattı ve bunlardan elde ettiği çelikle
motorlarını üretmeye başladı. Artık her şey iyi gidiyordu
ve savaş bitmek üzereydi. Honda savaş sonrası çok daha kaliteli üretim
yapabileceğini ve ürünlerini çok daha kolay pazarlayabileceğini
düşünürken büyük bir deprem oldu ve fabrikası üçüncü sefer tamamıyla yok
oldu. Honda yenilmiş bir ülkede, neredeyse her
şeyini kaybetmiş bir adamdı artık.
Japonya’da
savaş bitmiş, benzin kıtlığı nedeniyle insanlar otomobil kullanmayı bırakmıştı,
gidecekleri yerlere ya yürüyerek ya da bisikletle gidiyorlardı. Honda bu durum
karşısında başladığı bisikletine özel olarak ürettiği küçük ve az benzin
tüketen bir motor taktı. Bu ilginç bisikleti gören komşuları kendileri içinde
üretmesini istediler ancak ülkede büyük bir fakirlik ve hammadde kıtlığı vardı.
Honda’nın böyle bir üretime geçmesi imkânsızdı.
Honda yine vazgeçmedi, Japonya’nın her
tarafındaki on sekiz bin bisiklet satıcısına tek tek mektup yazdı ve onlara
üreteceği motosiklet fikrini anlatarak bunun Japonya’nın geleceği için büyük bir girişim olduğu
konusunda onları ikna etti. Bu firmalardan bir kısmı teklifini kabul ederek ona
hem hammadde hem de para yardımında bulundular. Bir süre sonra Honda birçok
motor tipi üretip geliştirdi ve bunları ayrı ayrı sabırla denedi. En sonunda
ise ufak ve tasarruflu motorlu “Super Cub”
modelini üretti ve bu model önce Japonya’da sonrada dünyada satış rekorları
kırdı.
1970’li yıllarda Amerika’da
petrol krizi çıkınca Honda kendi tasarruflu ve ufak motosiklet üretimi
konusundaki tecrübesini otomobil üretiminde kullanmaya karar verdi. Daha önce
bu alanda hiç bir tecrübesi olmamasına rağmen otomobil üretimi işine girdi ve az
yakıt tüketen minik arabalarla Amerikan pazarında yerini aldı.
1930’lu yıllarda gece gündüz atölyesinde
motor üretmeye çalışan Soichiro Honda’nın kendi
adıyla tanınan şirketi sadece Amerika’da yüz bin kişi çalıştıran dünyanın en
büyük şirketlerinden birisi ve her gün trafikte Honda şirketinin ürettiği
motosiklet ve otomobillerle karşılaşıyoruz.
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder