Tosyalı Hafız RECEP Ese Efendi Kuddise Sirrûh’un Veda Vasiyetnamesi
Tosyalı Hafız RECEP Ese Efendi Kuddise
Sirrûh’un Veda Vasiyetnamesi
Şu
vasiyetname; Hak Teâlâ’nın varlığına ve birliğine cümle noksan sıfatlardan
münezzeh ve kemal sıfatlarıyla muttasıf (nitelikli) olduğuna ve Muhammed Aleyhisselâm’ın
Hak Peygamber olup canib-i manevisinden haber verdiği şeylerin cümlesine kalp
ile inanıp dil ile ikrar eden Hüseyin Oğlu Recep ESE’nindir.
Ey kardeşlerim! Bu fani dünyaya aldanmayın. Zira her doğan
ölecektir, her gelen gidecektir. Bu yolculuk bize de vardır. Fırsat elde, vücut
sıhhatte iken tövbe istiğfar edip, Hakkullah’ı ve Hakkı İbadiyi (kul hakkını)
üzerinizden giderin. Benim gibi gafil olmayın. “Ölüm zamanında Allah’ü Teâlâ’ya
hüsnü zan ederek can veriniz.” diyen peygamberimizdir.
İnsan,
hayatında korkusu ümidinden; ölüm zamanında ise ümidi korkusundan çok
olmalıdır. Allah’ü Teâlâ’nın af ve mağfireti sonsuzdur. Rahmetin deryası andan
çok büyüktür, gam yemem diye ümidvâr olmaya çalışmalı.
Hadis-Şerifte geldi ki “Bir mü’minin vasiyetsiz iki gece
geçirmesi helâl değildir”. İslam’a uygun vasiyet edip saadet-i ebediyeye,
Muhammed Aleyhisselâtü vesselâm Efendimizin şefaatine kavuşmak cümlemize
nasip eylesin.”
Evlâdıma, ahbâb-ı yâranıma vasiyetim odur ki; Kelime-i Tevhidi
telkin etsinler , “Söyle!” diye ısrar edip zorlamasınlar. Zekarât-ı mevt (ölüm
acısı) , bin kılıç darbesinden acıdır. Bir mü'min can verirken “Lâ ilâhe
illâllah” derse canı rahat bulur. Yüzü nurlu olup ve can verme acısı
duymaz. Yanımda bulunan dost ve ahbaplarım bana hayır dua edip, saadet ve
imanla gitmem için duada bulunsunlar. Tövbe etmeyi hatırlatsınlar.
Bedenimi temizleyip tırnak, koltuk, kasık ve traş olmayı ve
diğer sünnet olan şeyleri hatırlatmayı ihmal etmesinler. Mümkünse gusül,
değilse abdest aldırsınlar. “Can alıcı melek kendisine geldiği zaman abdestli
bulunan kimse şehitlik mertebesine kavuşur.” Buyruldu. Kıbleye döndürülüp sağ
yanıma yatırsınlar. Güzel kokulu buhur yakıp, kötü kokuları gidersinler.
Yasin-i Şerif suresini okumayı ihmal etmesinler. Ölürken yanıma kadın ve çocuk
koymasınlar.
Salih
din kardeşlerim yanımda bulunup, silsileyi şerifi okusunlar. Ruhum kabzolunca,
gözlerimi kapayıp, çenemi ve ayaklarımı bağlasınlar. Eğer bulunursa
arkadaşlarım yıkayıp, ağzıma su kaçırmasınlar. Bütün bedenime kâfuri ile
hazırlanmış suyu döksünler. Kefenimin içinde bulunan tefârik gül esansı ile
zemzemi karıştırıp yüzüme ve azalarıma koysunlar.
Arkamdan feryad-ı figan edip ağlamasınlar. En kısa zamanda devir
muamelesini yapmayı ihmal etmesinler. Salâ verilmesin. Sonra zamanında namazımı
kılıp defnetmeye çalışsınlar. Cenazemi mezarlığa götürürken, arkamdan tekbir,
tehlil getirmesinler. Bıraktığım meblağı alıp beyan olunduğu üzere sarf
eyleyin. Devre oturanlar fakir ve salih kimselerden olsun. Zira o verilen
paralar o fakirin kendi malı olur…
Defnetmeden önce, devir muamelesini yerine getiriniz.
Kabrimin
derinliği boyumca olsun. Eni, yarısı kadar olsun. Tamamı kazıldıktan sonra
kıble tarafına bedenim girecek kadar geniş ve derin kazsınlar, buna Lâhit
derler. Mümkün ise yapınız. “Lâhit, bizim içindir; yarık, bizden olmayanlar
içindir. “buyruldu. Ancak, toprak yumuşak ve gevşek ise müstesnadır.
Yedinci günü, kırkıncı ve elli ikinci günü diye bir şey yoktur.
Yapmak mekruhtur. Böyle bir şey yapılmaz. Yalnız, gün saymadan kolayına giden
her gün bir sadaka vermesi yerinde olur. Nefislerimin kötülüğünden,
amellerimizdeki günahlardan ve kabirde korkmaktan Allah’ü Teâlâ’ya sığınırız.
Hadis-i
Şerifte geldi ki ; “Herkesin gökte iki kapısı vardır: Birinden rızkı iner,
diğerinden iyi ameli yukarı çıkar. Ölünce o kapılar kapanır. Bir mü’min ölünce
namaz kıldığı yerler bir birine seslenip “Filan mü’min vefat etmiş!”
deyip ağlarlar. Gök ve yer de ağlayıp, secde ettiği yer, bulunduğu mekânda
matem tutarlar ve bu yerler kıyamet günü hüsn-ü haline şahitlik yaparlar.
İmam-ı Tırmizî, Şerh-i Sudur’unda, Huzeyfe Hazretlerinden
bildirdi buyurdu ki ; “Kabirde ve ahrette hesap vardır. Kabirde hesap olunan
kurtulur, kıyamette hesap olan azap görür.” Kabir azabından ve cehennem
azabından Rabbime sığınırız. Muhammed Sallallahü aleyhi vessellem’in ümmeti
olup, şefaat-i uzmaya nâil ve Liva-ül Hamd sancağı altında cümlemizi haşr ü cem
eylemesini Allahu Teâlâ’dan niyaz ederim.
Mezarımın
üstünü mermer gibi ziynetli şeylerle tezyin etmeyiniz. Gül ve sedir ağacı
dikmek münasip olur. Cümle akraba ve dostlarım haklarını helâl etsinler.
Evlatlarıma vasiyetim odur ki;
1- Siyasetle uzaktan yakından ilişkiniz olmasın. Çünkü siyaset,
bulaşıcı hastalık gibidir. Telâfisi mümkün olmaz. Karşı taraftaki melek gibi
adamı şeytan gibi, kendi safındaki şeytan gibi adamı melek göstermeye çalışmak
ve bundan hâsıl olan vebali herkesin taşıması mümkün değildir.
2- Dünürlük işine karışmayın. Annesi-babası evlâdını en iyi
bilendir. Israr etmeye lüzum yoktur. Herkesi kendi haline bırakmak lazımdır.
3- Orduya ve hükümet başkanına kötü söylemeyin. Beddua etmek
millete zarardır. Milletin aynası hükümettir. O halde fertler kendini
düzeltmeli, iyi olmaya çalışmalıdır. Suçu hep başkasında ararız. Hâlbuki
kendimizde arayıp tövbekâr olmak lazımdır. İnsan güneş gibi olup herkesin
üzerine doğmalıdır. Su gibi lâtif, toprak gibi mütevazı olursak dünyada rahat
ve huzur, ahrette ise saadete nail oluruz.
4- Gizli aşikâre Allah’tan kork. İstikamet üzere ol. Kimseyi
hor-hakir görme. Allah’ın taksimine razı olan kimse kaybettiği şeyden dolayı
üzülmez. Nefsinin arzu ve isteklerini terk eden hür olur. Hasedi bırakanı insanlar
sever. Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna alâmettir. Bir işi ‘’
Ne yapayım’ diye düşünmek; ‘’Niye yaptım’’ diye pişman olmaktan daha iyidir.
Yorulmadan rahatlık olmaz.
5- Çocuklarına iyi muamele et. Eve gelince çocuk gibi ol. Saadet
ve huzurda daim ve kâim ol.
Dünya malı için birbirinize darılmayın. Şimdiye kadar o mal ile
mi geçindiniz. Aldatırsan da kardeşini aldatırsın, aldansan da kardeşine
aldanırsın, başkasına değil. Bunlar hayal ürünüdür. Hoşgörü ile davranın.
Dünya malı küllükte bulunan bir
kemik parçasına benzer. “Sen alacaksın, ben alacağım!” diyerekten vakit
geçirirler; nihayet onlara da yaramaz. Şayet o bölsün öbürü alsın, öbürü bölsün
sen al.
Kadın kocasının zulmünden değil, aldırışsızlığından üzülür. Kıymetini
iyi bilin. Daha şimdi anlayamazsınız. Her şeyi müşavere yolu ile halletmeye
çalışın. Hani bir zamanlar babanız ne oldu? İnşallah Cennette beraber oluruz.
Cenab-ı Hâk cümlemize iman nasip eylesin. Dünyanın geçici varlığına aldanıp,
fâni hayatta gaflete dalmak, kâr-ı akıl değildir.
Sofranıza oturan doysun. Herkese hoş davranın. Ailenize sert
muameleden çekinin. Bu yolculuk bugün bana ise yarın sizedir. Ayağınızı yorganınıza
göre uzatın. Birgivî’yi okumaktan geri kalmayın. Ehl-i Sünnet itikadını tahsil
edip, ona göre yaşayınız. Şiârınız Ehl-i Sünnet olsun. Şiârınız Mürşidinizdir.
Başka bir şey aramanıza gerek yoktur.
Dualarımız; iki cihanda yüzünüz ak olsun. Cümlenize hakkımı
helal ettim, siz de ediniz. İhvân-ı yârana selam ve dua da bulunuruz. Onlara da
hakkımı helal ettim.
Bâki Hüda’ya emanet olunuz.
Recep
ESE
Selâmunaleykum kardeşlerim den ALLAH razı olsun bizler hak dostunun yolundan eylesin ayırmasın
YanıtlaSil