Bu gece Hicri Yılbaşı... Hicri yeni yıl, Hicri Takvim nedir?
Bu gece Hicri Yılbaşı... Hicri yeni yıl, Hicri Takvim nedir?
Yarın 21 Eylül 2017. Ay hesabına göre olan Hicri Takvime göre ise 1 Muharrem 1439. Peki, hicret ve Hicri Takvim nedir?
Yarın (21 Eylül 2017) Hicri yeni yıl. Hicri
takvim, Hz. Muhammed (s.a.v)’in Mekke’den Medine’ye hicret etmesiyle başlamış
olmaktadır. Bu tarih, miladi 16 Temmuz
622’dir. Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne dayanılarak düzenlendiği
için buna "Hicri Kameri” veya “Sene-i Kameriye” gibi
adlar verilmiştir. Hicri takvim, Peygamberimizin (sav) vefatından sonra,
günlerin hesaplanmasında ortaya çıkan bazı karışıklıklar üzerine düzenlendi.
Hicri takvim ayın hilâl şeklinde göründüğü ilk
geceyi ay başı olarak kabul eder. Ayın tekrar
görünüşüne kadar geçen süreyi bir ay; on iki ay da bir yıl sayılır. Bu takvime
göre ayın dünya çevresindeki dönüşü yirmi dokuz buçuk gün olarak kabul edilir.
Bu sebeple bir ay 29, bir ay da 30 gün olarak kabul edilir. Böylece miladi
takvimde bir yıl 365 gün, Kameri’de de 354 gün olarak hesaplanır. Bu
yüzden hicri aylar miladi aylardan her yıl on bir gün önce gelir. Bu durum,
hicri ayların mevsimlere denk düşmesine sebep olur. Bu yüzdendir ki, hicri
takvimin bir ayı olan Ramazan, bazen kış, bazen de yaz mevsimlerine veya diğer
mevsimlere rast gelerek, yılın bütün mevsimlerini, haftalarını, aylarını ve
günlerini dolaşır. Otuz altı yıl oruç tutan biri de yılın her ay ve günlerinde
oruç tutmuş olur.
Hicri takvimde yılbaşı Muharrem ayının 1.
günüdür. Muharrem ayını, Safer, Rebiyülevvel,
Rebiyülâhır, Cemaziyelevvel, Cemaziyelâhir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval,
Zilkade ve Zilhicce ayları takip eder.
Hicri tarih, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Mekke'den
Medine'ye hicretiyle başlar. Ancak takvim
başlangıcı olarak bu tarih, Hz. Ömer devrinde kabul olunmuştur. Ondan önce
arapların belli bir tarihi yoktu. Bazı önemli hadiseleri (Hz. İbrahim'in ateşe
atılışı, Fil vakası vb.) tarihe başlangıç olarak gösteriyorlardı.
Hicretten on altı
yıl sonra (638), dönemin halifesi Hz. Ömer'in emriyleMedine'de
bir meclis toplanarak, tarih meselesine bir çözüm bulunması istendi. Hz.
Ali'nin teklifi ve mecliste bulunanların kabulü ile Hz. Muhammed (a.s)'in
hicreti, İslâm tarihine başlangıcı ve Muharremin de bu yılın ilk ayı olması
kararlaştırıldı. Böyle bir uygulamanın konulmasına sebep olarak şu iki husus
gösterilmektedir. Hz. Ömer devrinde ibraz edilen bir borç senedinde ödeme için
vâde tarihi olarak gösterilen Şaban ayının, geçen yılın mı yoksa gelecek yılın
mı olduğu kestirilememişti. Ayrıca aynı dönemde Basra valisi olan Ebu Musa
el-Eş'arî'den gelen bir yazıda; Hilâfet makamından gönderilen kâğıtların
hangisi önce hangisi sonra olduğu ve hangisinin hükmüyle hareket edilmesi
gerektiğinin bilinmediği cihetle, bu sorunun acilen halledilmesi isteniyordu.
Bu nedenlerle Hicret İslam tarihine başlangıç teşkil etmişti.
Hicrî-Kamerî yıl, on iki aydır. İlk ayı olan Muharrem ile
birlikte Receb, Zilkade ve Zilhicceye Araplar "eşhur'i hurum" adı
verir ve bu aylarda savaştan ve her türlü şiddetten uzak dururlardı.
Hz. Muhammed (s.a.s), bu ayın dokuz, on ve on
birinci günleri oruç tutmayı ashabına tavsiye etmişti. Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Ramazan orucundan
sonra, tutulan oruçların en faziletlisi Allah'a izafet ile şereflendirilen
Muharrem ayındaki oruçtur" (Riyazü's-Sâlihin, II, 504). Diğer hadislerde,
Muharrem ayının onuncu gününe rastlayan ve pek çok önemli olayın cereyan ettiği
"Aşûra günü'nde tutulan orucun, bir yıl önce işlenen hata ve günahların
bağışlanmasına vesile olacağı müjdelenmiştir" (Riyâzü's-Salihin, II, 509).
Emevilerin ikinci
hükümdarı Yezid zamanında ve hicri 61/milâdi 680 yılı Muharrem ayının onuncu
cuma gününde vuku bulan Hz. Hüseyin'in şehadeti meselesinden dolayı Şiilerce o
gün matem günü sayılmış ve bu matem daha sonraları geniş çapta ve resmi bir
hüviyete bürünmüştür.
Aşura günü denilen Muharrem
ayının onuncu gününde, tarihte pek çok önemli olayın meydana geldiği
rivayet edilmektedir. Bunlar arasında şu olayları saymak mümkündür:
- Nuh (a.s)'un gemisinin tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturması bu güne rastlar. Bilindiği gibi bu olay, Hz. Nuh'a inananların bir gemi vasıtasıyla kurtulduğu ve inkarcıların da bütünüyle yok olup gittiği bir olay olmuştu.
- Bunun yanında, Hz. Adem'in tevbesi,
- Hz. İbrahim'in ateşten kurtulması ve
- Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması bu güne rastlar.
- Öte yandan Muharrem ayının on altıncı günü Kudüs'ün kıble tayin edildiği ve
- On yedinci günde Fil ashabının geldiği gün olduğu nakledilenler arasındadır.
- Nuh (a.s)'un gemisinin tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturması bu güne rastlar. Bilindiği gibi bu olay, Hz. Nuh'a inananların bir gemi vasıtasıyla kurtulduğu ve inkarcıların da bütünüyle yok olup gittiği bir olay olmuştu.
- Bunun yanında, Hz. Adem'in tevbesi,
- Hz. İbrahim'in ateşten kurtulması ve
- Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması bu güne rastlar.
- Öte yandan Muharrem ayının on altıncı günü Kudüs'ün kıble tayin edildiği ve
- On yedinci günde Fil ashabının geldiği gün olduğu nakledilenler arasındadır.
Muharrem ayının Osmanlılar devrinde de ayrı bir yeri vardı. Bu
ay dolayısıyla şairlerin yazdığı ve "Muharremiye" adı verilen manzum
şiirlerin sayısı oldukça kabarıktır. Ayrıca yeni sene başı olması hasebiyle bu
ayda, devlet erkanı, padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve
padişahın "Muharremiye" denilen hediyelerini alırlardı.
Muharrem ayı Osmanlı
arşivlerinde "Muharremü'l-Haram" şekliyle
geçmekte ve kısaca "mim" rumuzuyla gösterilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder