O Genç Benden Daha Cömerttir!

O Genç Benden Daha Cömerttir!

Yemen'de, Hâtem-i Tâî adında, cömertliği dillere destan olan bir Arap kabile reisi vardı. Tepelere ateş yaktırarak, yolunu şaşıranların kendisine gelip misâfir olmasını sağlardı.
Resûlullah Efendimizin (sallallahü alayhi ve sellem) İslamı tebliğinden önce Yemen'de, Hâtem-i Tâî adında, cömertliği dillere destan olan bir Arap kabilesi reisi vardı. Kabîlesinin yerleşmiş olduğu yerin etrafındaki tepelere ateş yaktırarak, yolunu şaşıranların kendisine gelip misâfir olmasını sağlardı. Peygamberimizin devrine yetişmiş, ancak peygamberliğinin açıklanmasından önce vefât etmiştir...
Bir gün Hâtem-i Tâî'ye dediler ki:
- Cömertlikte çok ileri gidiyorsun, bu yaptığın israf olmuyor mu?
Onlara şöyle cevap verdi:
- Ne kadar çok olursa olsun, hayır için verilen isrâf olmaz.
Sonra kendisine sordular:
- Senden daha cömert birisini gördün mü?
- Evet gördüm.
- Nerede gördün, kimmiş o?
- Bir gün, yetim bir gence misafir olmuştum. Bana bir koyun kesip ikrâm etti. Koyunun karaciğeri çok hoşuma gitti. "Bu hayvanın karaciğeri çok hoşuma gitti, teşekkür ederim" dedim...
Bir ara genç yanımdan ayrıldı. Sonra geri geldi. Baktım elinde, on tane karaciğer var. Onları da pişirip bana ikrâm etti. Ben bunları bir yerden satın aldı zannetmiştim. Daha sonra, evinden ayrılmak için dışarı çıktığımda, on tane koyunun kesilip ciğerlerinin alındığını görünce işin aslını öğrendim. Hemen kendisine çıkıştım:
- On koyunun onu da kesilir mi?
Şöyle cevap verdi:
- Niçin kesilmesin? Benim on koyunum vardı. Ancak bunları kesebildim. Bir şey misafirimin hoşuna gitmiş. Bunu yapmak da benim gücüm dâhilinde, misafirden hiç bu esirgenir mi?
Dinleyenler şaşkınlık içinde Hâtem-i Tâî'ye tekrar sordular:
- Peki daha sonra sen bu gencin ikrâmına karşılık ne verdin?
- Ben fazla bir şey vermedim.
- Mesela ne kadar verdiniz.
- Verdiğim mühim bir yekûn teşkil etmez. Üçyüz deve ile beşyüz koyun.
- O hâlde sen ondan daha cömertsin.
- Hayır, o genç benden daha cömerttir. Çünkü o, koyunlarının tamamını benim için kesti. Ben ise malımın çok az bir kısmını ona verdim. Bir fakîrin yarım ekmeğinin tamamını misafirine vermesi mi mühimdir? Yoksa zenginin bir sürüden bir deveyi misafirine ikram etmesi mi? Tabiî ki, elinde olanın tamamını vermek daha büyük cömertliktir.
İşte bundan dolayıdır ki, "Hâtem-i Tâî" ismi; Arap, İran ve Türk edebiyâtında "zenginlik, cömertlik, yardımseverlik ve hayırseverlik timsâli" olarak kullanılagelmiştir...

(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis