Kayıtlar

Bir İnsanın Malını Haksız Yere Almak

Bir İnsanın Malını Haksız Yere Almak   عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: «مَنْ ظَلَم قِيدَ شِبْرٍ مِن الأرْضِ؛ طُوِّقَهُ مِن سَبْعِ أَرَضِين   [ صحيح] - [متفق عليه ]   Âişe Radıyallahu Anha’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Kim bir karış mikdarı bir yere haksız olarak zulümle sahip olursa, o yerin yedi katı boynuna geçirilir.” (Sahih Hadis - Muttefekun Aleyh)   Hadisi Şerifin Açıklaması: Bir insanın malını haksız yere almak haramdır. Bir kimsenin başka bir kimseye ait olan malı alması helal değildir. Ancak gönül rızası ile veriyor ise bu müstesnadır. Bunların arasında bir arazinin zulümle alınması çok şiddetlidir. Çünkü uzun zaman zulümle istila edilmesi söz konusudur. Bundan dolayı Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem- kim az yada çok aradiden dolayı zulmederse kıyamet gününde şiddetli bir azaba çarptırılacağını haber vermiştir. Öyle ki boynu kalınlaştırılarak uzatılır son...

Kur’ân-ı Kerim’i Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan

Kur’ân-ı Kerim’i Kendi Görüş Ve Arzusuna Uydurmaya Çalışan   İbn Abbâs Radiyallahü Anh’dan rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:  “Kim bilgisiz veya kasıtlı olarak Kur’ân ayetleri hakkında konuşur ve hüküm verirse Cehennem’deki yerine hazır olsun.”  (Müsned: 1965) Tirmizî:  Bu hadis hasen sahihtir.   İbn Abbâs Radiyallahü Anh’dan rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:  “Benden yalan yere hadis aktarmaktan sakınınız. Bildiğiniz ve benim söylediklerimi aktarabilirsiniz. Her kim benim adıma bile bile bir söz uydurur, söyler ve naklederse Cehennem’deki yerine hazırlansın. Kim de Kur’ân’ın tefsiri hakkında kendi görüş ve arzusuna uydurarak hüküm verirse o da Cehennem’deki yerine hazırlansın.”  (Müsned: 1965) Tirmizî:  Bu hadis hasendir.   Cündüp b. Abdullah Radiyallahü Anh’dan rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:  “Her kim Kur’â...

Vaktinize Hazır Olun

Vaktinize Hazır Olun   Vaktinize hazır olun, Ecel vardır, gelir bir gün. Emanettir kuşça canın, Sahibi var, alır bir gün.   Nice bin kere kaçarsan, Yedi deryalar geçersen, Kanat çırparak uçarsan, Ecel seni bulur bir gün.   İşbu meclise gelmeyen, Anıp nasihat almayan. Elif'ten be'yi bilmeyen, Okur kişi olur bir gün.   Tutmaz olur tutan eller, Çürür şu söyleyen diller. Sevip kazandığın mallar, Varislere kalır bir gün.   Yunus Emre'm bunu söyler, Aşkın deryasını boylar. Şu yüce köşkler, saraylar, Viran olur kalır bir gün.   (Yunus Emre Kuddise Sirrûh)

Namazda Huşû

Namazda Huşû   Şâh-ı Nakşibend Kuddise Sirrûh Hazretleri buyurur ki; bir kul, namazda ancak şu dört şeyle huşû hâline erebilir: 1.   Daima helâl yemek, yerken kalben uyanık olmak ve huzur ile yemek. 2.   Abdest sırasında gafletten uzak durmak. 3.   İlk tekbiri alırken kendini huzur-u ilâhîde bilmek. 4.   Namaz dışında da Hakk Teâlâ’yı asla unutmamak.   Biri Îmâm-ı A’zâm (Rahmetûllâhi Aleyh) Hazretlerine gelerek: “Yâ Îmâm, ben namazlarımı huşû’ içerisinde kılamıyorum. Namazda iken develerimi otlatıyor onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki, siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşû’ içerisinde nasıl yapıyorsunuz?” Diye sormuş. Îmâm-ı A’zâm Ebû Hânîfe Rahmetûllâhi Aleyh, şöyle cevap vermişler: “Ben develerimi kalbime bağlamam ki, ahıra bağlarım...” Ebû Derdâ Radiyallâhû Anh’dan Rivâyet olunmuştur. Peygamber Sallallâhû Aleyhi Vesellem buyurdular: “Bu ümmetten ilk kaldırılacak olan şey huşû’dur. Ha...

Onları Öldürmek Caiz mi?

Onları Öldürmek Caiz mi?   Merhum Mısırlı meşhur âlim Şaravî Rahmetullahi Aleyh anlatıyor: Heyecanlı aşırı gençlerden biriyle tartışıyordum. Sordum; “- İslam ülkelerinden birinde bir gece kulübünü havaya uçurmak, helâl mi yoksa haram mı? Genç: “- Elbette ki helâl, onları öldürmek caizdir. Şaravi Rahmetullahi Aleyh; “- Onlar Allah Teâlâ'ya karşı günah işlerken siz onları öldürürseniz, Cennet’e mi yoksa Cehenneme mi giderler? Genç; “- Tabi ki Cehennem’e... Şaravi Rahmetullahi Aleyh; “- Peki, Şeytan onları nereye götürmek istiyor? Genç; “- Tabi ki Cehennem’e. Şaravi Rahmetullahi Aleyh; “- Öyleyse siz Şeytan’la aynı hedefi paylaşıyorsunuz. Onun da amacı insanları Cehenneme sokmak! Şaravi Rahmetullahi Aleyh o gence şu hadisi hatırlatır: Bir Yahudi cenazesi geçerken Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ağlamaya başlar. Derler ki; “- Seni ağlatan nedir, Yâ Rasûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem? Buyurdu ki; “- Fırsatı kaçırdı, ateşe gidiyor.” ...

İşte Dünyanın Hali…

İşte Dünyanın Hali…   Bir adam İsa Aleyhisselâm ile yol arkadaşı olmak ister. Büyük nebi kırmaz, birlikte yola çıkarlar... Bir miktar yürüdükten sonra subaşında yemek molası verirler. Yanlarında üç ekmek vardır. Ekmeğin ikisini yerler. İsa Aleyhisselâm gidip su içer, döndüğünde üçüncü ekmeği göremeyince sorar: “- Ekmeğe ne oldu?” “- Bilmiyorum, cevabını alır... Hazret-i İsa Aleyhisselâm arkadaşı ile yola devam eder. Hayli acıkırlar. İki geyik yavrusuna rastlarlar. İsa Aleyhisselâm yavrulardan birini çağırır, koşa koşa gelir. Keser, pişirir ve yerler. Daha sonra İsa Aleyhisselâm: "- Allahın izni ile kalk!" der. Geyik yavrusu dirilip annesinin yanına gider. İsa Aleyhisselâm arkadaşına dönüp yine sorar: “- Sana bu mucizeyi gösteren Allah Teâlâ’nın adına yemin veriyorum! Söyle o ekmeği kim aldı?” “- Bilmiyorum!” Yola devam eder, bir nehirle karşılaşırlar. Köprü yok, sandal yok. Karşıya geçmeleri lâzım. İsa Aleyhisselâm adamın elini tutar, burula burul...

Tecellî-i Cemâl İster Gönül Eğlenmez Eğlenmez

Tecellî-i Cemâl İster Gönül Eğlenmez Eğlenmez   Tecellî-i cemâl ister gönül eğlenmez eğlenmez... Tesellî-i visâl ister gönül eğlenmez eğlenmez...   Sivâ savmını kim dutdu visâlin 'ıydına yetdi; Cemâlin vasfın işitdi gönül eğlenmez eğlenmez...   Cihânı gezse sertâser görünmez ana bahr ü berr; Meğer yâ Rab seni ister gönül eğlenmez eğlenmez...   Şu cân kim buldu cânânı n'ider mülk-i Süleymân'ı; Kodu hayretde aşk anı gönül eğlenmez eğlenmez...   Ne halvetde ne celvetde ne kesretde ne vahdetde; Ne Tûbâ'da ne Cennet'de gönül eğlenmez eğlenmez...   Ne dünyâda ne ukbâda gönül bir özge sevdâda; Demâdem fikr-i Mevlâ'da gönül eğlenmez eğlenmez...   Cemâlin nûrunu gözler ana kâr eylemez sözler; Meğer Mevlâ seni özler gönül eğlenmez eğlenmez...   Gönül vîrânesin yâ Rab kemâl-i fazlın ile yap; Edelden zâtını matlab gönül eğlenmez eğlenmez...   Eğer dünyâ eğer ukbâ visâlinsiz kuru sevdâ; Hüdâî n'itsin e...

İslâmiyet’te Hiçbir Eksiklik Yoktur

İslâmiyet’te Hiçbir Eksiklik Yoktur   Dinimiz yeni inmedi. Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur. Bu bakımdan asla reforma ihtiyacı yoktur. Reforma ihtiyaç olan, din olamaz. Hâşâ Allah noksan göndermiş demektir. Bu bakımdan dine yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur.   İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Bazıları yapacağı değişiklikle, dini düzelteceğini zannediyorlar, dinin noksanlığını tamamlayacaklarını iddia ediyorlar. Hâlbuki din noksan değildir. Kur’an-ı Kerim’de, “Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum.”. buyuruldu. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [reform yapmaya] çalışmak, bu âyeti inkâr olur. (m. 260) Bugün etiketlisi etiketsizi her reformcu, din yeni inmiş gibi, üstelik hâşâ bunlara inmiş gibi ahkâm kesiyorlar. “Yalnız Kur’an…” diyerek, herkesi Kur’andan anladığı ile amel etmeye teşvik ediyorlar. Peygamberimizi kabul etmeyen “Kur’andan başka şey, hadi...

Pembe Panjurlu Evden Niye Vazgeçtik?

  Pembe Panjurlu Evden Niye Vazgeçtik?   Eski bir ev vardı sevdiğim. Kapısına vurulmuştum daha ziyade çok eski olduğu için. Baktım ki bugün onu da yıkıyorlar. Burada mı apartman olacak dedim içimden... Yerine lüks daireler yaparlar aşağısı bizi rahatlatmaz... Lüks hayatlara tutulduk artık... Gözümüz en yüksekte... Küçük, eski ama şirin bahçesi gül dolu, pembe panjur da istemem, bir evde yaşamak ne güzel olurdu.   “Apartmana Hayır!” isimli kitabın yazarı Mimar Semih Akşeker, çok katlı betonarme binaların beden ve ruh sağlığımızı tehdit ettiğini söylüyor. Tüm Türkiye’nin müstakil, bahçeli evlere geri dönebilmesi içinse 30 yıl yeterli. Tek katlı, bahçeli, pembe panjurlu bir evde, sevdikleriyle yaşamanın hayalini kuranlar neredeyse tarihe karıştı. Çünkü günümüzün düşleri ya çok modern, lüks apartman dairelerinde ya da üç katlı ihtişamlı villalarda başlıyor artık. Peki, ne oldu da atalarımızın yüzyıllardır yaşadığı şirin, mütevazı evleri terk edip sitelere sığınd...