Kayıtlar

Allah’ü Teâlâ’nın Ayetlerle Lânetlediği Kişiler Kimlerdir?

Allah’ü Teâlâ’nın Ayetlerle Lânetlediği Kişiler Kimlerdir? Değerli kardeşimiz, Kişinin açıkça lanetlendiği ifade edilen hâlleri şöyle sırlamak mümkündür: Ayetlere Göre Lanetlenmiş Olanlar: - Küfür/inkar hali (Bakara, 2/88-89, 161; Nisa, 4/46; Ahzab, 33/64), - Mürted olmak/dinden dönmek (Âl-i İMran, 3/86-87), - Ehl-i kitap da olsa İslam’ı inkâr etmek (Nisa, 4/47), - Taammüden/kasden imanlı bir kimseyi öldürmek (Nisa, 4/93), - Her türlü putçuluğa, tâğutlara taraftar olmak, kâfirleri müminlere tercih etmek (Nisa, 4/51-52), - Allah ve Resulünü -çirkin iddia ve davranışlarla- incitmek (Ahzab, 33/57), - Münafık olmak, müşrik olmak, fitne fesat çıkarmak (Muhammed, 47/22-23; Fetih, 48/6), - Kur’an’daki gerçekleri gizleyenler (Bakara, 2/159), - Azgınlık ve isyan hâli (Maide, 5/78), - Zâlim olmak (A'raf, 7/44; Hud, 11/18; Mümin, 40/ 52), - Fitne fesat   çıkarmak, olması gereken ilişki bağlarını koparmak (Rad, 13/25), - Yalancılık et...

Peygamberlerin meslekleri nelerdi?

Peygamberlerin meslekleri nelerdi? Kur'an-ı Kerim'de isimleri zikredilen Peygamber Efendilerimizin her birerleri bir veya birkaç dünya işiyle meşgul olmuşlar ve dünya geçimlerini bu yoldan tedarik etme yoluna başvurmuşlardır. Böylece hem insanlara güzel ve faydalı meslekleri öğretmişler, hem de insanlara boyun bükmekten kurtulmuşlardır. Bundan dolayı da tevhid akidesini kimseden korkmadan savunmuşlardır. Peki Kur'an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerin mesleklerinin ne olduğunu biliyor musunuz? HZ. ÂDEM Aleyhisselâm: İlk ziraat mühendisi ve çiftçi idi.   HZ. ŞİD Aleyhisselâm: Hallac, kazzaz, nessac = dokumacıların, örücülerin ve mensucat sanayiinin ilk kurucusu idi. HZ. İDRİS Aleyhisselâm: İğneyi ilk icad eden, ona delik açan, iplik geçiren olduğundan, terzicilerin- konfeksiyoncuların- örücülerin piri sayılır. HZ. NUH Aleyhisselâm: Marangozcuların- gemicilerin- denizcilerin ve barbarosların piri idi. HZ. HUD Aleyhisselâm: Tüccar idi. Bütün...

Önce Kendini Düşünmek

Önce Kendini Düşünmek Bir firmada yönetim, sordukları soruya en uygun yanıtı veren kişiyi işe alacaklarını ilan etmiş. Doğru veya yanlış yanıt yok. Verilebilecek en uygun yanıt önemli. Soru: Aşağıdaki durumda ne yapardınız? Karanlık, yağmurlu ve fırtınalı bir gece. Issız bir yolda araba kullanıyorsunuz. Araba sadece iki kişilik. İlerde otobüs durağında 3 kişi bekliyor. Birincisi; bir doktor, sizi daha önce kalp krizinden kurtarmış. İkinci kişi; çok yaşlı, hasta ve ölmek üzere olan biri. Üçüncüsü; hayatınızın rüyası, tanışmak için can attığınız birisi. Görüşmecilerden bazılarının yanıtı şöyle olmuş: a- Hasta adamı en yakın hastaneye götürürdüm. b- Doktor daha önce hayatımı kurtardığına göre onu alırdım. c- Hasta adamı almak isterdim ama kendi geleceğim için, hep tanışmak istediğim rüyalarımın kişisini alırdım. Yanıtların % 90’i yaşlı adamı alırdım olmuş. Sonuçta bir kişiyi işe almışlar. O kişinin yanıtı da şöyleymiş: Arabadan inip anahtarı doktora ve...

İnsanlar Allah’ü Teâlâ’yı Görselerdi…

İnsanlar Allah’ü Teâlâ’yı Görselerdi… Ebu Hurayra Radıyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ’nın yollarda dolaşıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâb-ı Hakk’ı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine “Gelin! Aradıklarınız burada!” diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara: - “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler: - "Subhânallah" diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, "Allâhu ekber" diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder: - “Peki, onlar beni gördüler mi ki?” - Hayır, vallahi seni görmediler. - “Beni görselerdi ne yaparlardı?” - Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yücelt...

Kalpler Ancak Allah’ı Anmakla Huzura Kavuşur…

Kalpler Ancak Allah’ı Anmakla Huzura Kavuşur…   “Anımsamaz mı insan ki, Bir zaman anılmaya değer bir şey değildi.” (İnsan Suresi 1) Ne çabuk unuttuk, ne çok unuttuk… Dünya kalınası değildi, Yeryüzünde karar kılamazdık ki. Geldik ve nihayet dönecek değil miydik? Şimdi hatırladığımız bu… Ve hiç unutmayacağımız… Ne çok unuttuk, ne çabuk unuttuk Bizden önce gelenleri ve bizden önce gidenleri Güzel atlara binip giden güzel insanları Sırf ölümünü güzel eylemek için yaşayanları Ölümünü ‘düğün gecesi’ gören güzel bakışlıları Ne çok uyuduk göklerden habersiz. Ne çok unuttuk semaya yüz dönmeyi Ayağımızı yere sabit belledik Elimizdekileri sahiplendik Değil elimizdekilerin, Elimizin bile elimizde olmadığını hatırlamak zamanı şimdi. Çok hatırlamak ve çabuk hatırlamak zamanı. Unuttuk; Dünya bir gölgelikti oysa Yolcu olduğumuzu unuttuk, Yolumuzun buradan geçtiğini sadece Sadece uğradığımızı şu dünyaya Yükümüzü yeğni tutmayı bilemedik. ...

Hz. Ebû Bekir’in Halife Seçildikten Sonra Yaptığı Konuşma

Hz. Ebû Bekir’in Halife Seçildikten Sonra Yaptığı Konuşma Hz. Peygamber kendisinden sonra halife olmak üzere kimseyi tayin etmemişti. Resûlulah’ın vefatından sonra Ensârın Benî Sâide Sakîfesi’nde toplanarak halife seçimi konusunu görüştüğünü öğrenince Hz. Ömer ve Ebû Ubeyde b. Cerrah’la birlikte oraya gitti. Çeşitli tartışma ve konuşmaları dinledikten sonra İslâm birliğini sağlamak için tek bir lider etrafında toplanmak gerektiğini söyledi ve Hz. Ömer veya Ebû Ubeyde b. Cerrah’tan birini halife seçmelerini istedi. Fakat sahabîler Hz. Ebû Bekir’in halife olmasını uygun görerek kendisine biat ettiler (11/632). Hz. Ebû Bekir, Benî Sâide sakîfesinde halife olarak seçildikten sonra Mescid-i Nebevî’de umumi biat aldı. Bu sırada yaptığı konuşmada takip edeceği siyasetin genel esaslarını ortaya koydu. Hz. Ebû Bekir’in bu konuşması şöyledir: “- Allah’a yemin olsun ki, benim asla hilâfet makamında gözüm olmamıştır. Ne gündüz, ne de gece bunu asla kendim için istemedim. Bu işin bana veri...

Ladikli Ahmed Ağa

Resim
Ladikli Ahmed Ağa Doğumu Ve Ailesi 1304 (1888) yılında Konya Vilayetinin Sarayönü Kazasına bağlı, Lâdik (Halıcı) Kasabasında dünyaya gelir. Babasının adı Mehmet, annesinin adı Emine'dir. Yusuflar Sülâlesindendir. Üç erkek bir kız olmak üzere dört kardeştir. Yıllarca çobanlık yaptığından dolayı muhitinde ÇOBAN AHMET olarak tanınmıştır. Sonradan Elma soyadını almıştır. Manevi bir yolla kendisine “Hüdâî” adı verilmiştir: Ol Mevla’m koymuştur Hüdâî adım, Melekler ederler gökte feryadım, Mevla’mın aşkından almışım tadım, Yansa da ayrılmaz haktan Hüdâî… Hatice Hanımla evlenmiştir. İkisi oğlan dördü kız olmak üzere altı tane çocuğu vardır. Hâlâ hayatta olan çocuk ve torunları vardır. Okur-Yazarlığı Hikmeti ilahi ÜMMÎDİR (Okuma yazması yoktur). Bu durumunu şu beytinde dile getirmektedir: Bir Üstaddan okumadım, yol nedir erkân nedir? İım-i Zahir okumadım, kalpteki bürhan nedir? Ey beni yaratan Hüda’m, cümle bilgi sendedir… Dertliler geldi ...