Kayıtlar

Bir Cuma Günü Medine Yolunda

Resim
Bir Cuma Günü Medine Yolunda   Bir çift güvercin ve örümcek ağı… Ölümle arasında bu ikisinden başka bir şey olmayan, düşmanlarıyla burun buruna geldiğinde arkadaşına “Korkma, Allah bizimle beraberdir,” diyerek moral veren Sevgili Peygamberimiz, çölün çile dolu yollarında Süraka’nın tehditlerine ve yolun güçlüklerine boyun eğmeden 24 Eylül 622 tarihinde ashâbının sevinç gösterileri altında Kuba kasabasına girdi. Kuba kasabasında dört gün kalan Efendimiz burada İslâm’ın ilk mescidini, takva üzerine bina edilmiş olan Kuba Mescidi’ni inşa etti. Cuma günü olduğunda ise Medine’ye doğru yola çıktı. Ashâb-ı Kiram kılıçlarını kuşanmış Peygamberimizle birlikte ilerliyor, Medine’ye giden yolun sağında solunda toplanan insanlar Allah Celle’nin son Peygamberine selam veriyor, O’na olan sevgilerini göstermeye, hasretlerini gidermeye çabalıyorlardı. Ranuna vadisine geldiklerinde öğle vakti olmuştu. Efendimiz aleyhisselam, Salim b. Avfoğullarının oturduğu bu vadide ilk Cuma namazını ...

Kalbi Günahlardan Arındırmak Nasıl Olur?

Kalbi Günahlardan Arındırmak Nasıl Olur? Nisan yağmurlarını düşünün. Ne yapıyor' Toprağı canlandırıyor, toprak içindeki tohumları canlandırıyor, filizleri ortaya çıkarıyor, bitkileri yeşertiyor. İşte Şah-ı Hazne de bu şekilde insanların kalbini tedavi eder, ruhlarını canlandırır. İnsan kalbinin iki özelliği vardır: Biri halk âlemi, diğeri ise emir âlemiyle ilgilidir. Tüm âlem Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarına mazhar olmuştur; O'nu yansıtır. İnsanın kalbi de buna benzer. Yüce Allah'ın sıfatlarını yansıtan küçük âlemdir. Bu yüzden kalp, Allah'ın nazargâhıdır. Ruhlar âlemini içine alır. Kâinatın yaratılışında arş ne ise, bedendeki kalp de odur. Arş, mâna âlemiyle madde âlemi arasında bir köprüdür. Emir âleminden gelen ilâhî tecelliler önce arşa iner. Sonra madde âlemine yansır. İşte beden dünyasına gelen tecelliler de önce kalpte yer bulur. Sonra ruh, mânevî zevk alır ve gelen tecellileri bedenin bütün organlarına ulaştırır. O zaman saçımızın bir teline var...

Kalbi Temizlerken Dört Engel Çıkar

Kalbi Temizlerken Dört Engel Çıkar 1- Mal sevgisi: Malın kendisi değil, sevgisidir. Kalbi temizlemek, ahireti kazanmak için malın Önemi büyüktür. Fakat mal sevgisi engeldir. Mal sevgisini kalpten çıkarmalıdır! 2- Makam sevgisi: Ahiret nimetlerini elde etmek için makam ve mevki elbette iyidir. Mal gibi makamın da kendisi değil sevgisi engeldir. Hizmet için bir makama talip olmak başka Şey, nefsin arzularını tatmin için makam sahibi olmak ayrı şeydir. 3- Yabancı sevgi: Allah sevgisinden başka her sevgiyi kalpten çıkarmalıdır! 4- Günah: Her günaha tevbe etmelidir! Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: Kim günah işlerse, kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Tevbe ederse silinir. Günahlara devam ederse, o leke büyüyüp kalbin tamamını kaplar. [Nesâi] Bu dört engeli aşmak için dört şey gerekir. 1- Çok yememek, helalinden yemek. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin! [İ.Gazali] Haram karıştırmadan, kırk gün helal yiyenin kalbi nurla dolar. Kalbi...

Dua İçin Rica

Dua İçin Rica Bir şahıs, heyecan ve ıstırapla, İmam Sadık Rahmetullahi Aleyh’in huzuruna gelerek:    - Ne olursunuz efendim, Allah'a bana daha fazla rızık vermesi için dua da bulunun, çünkü çok yoksulum, dedi. İmam: -Hayır, asla dua edemem buyurdu. -Niçin edemezsiniz efendim? -Zira Allah bu iş için bir yol tayin etmiştir; rızk peşinden koşun ve onu elde edin diye de emir buyurmuştur. Hâlbuki sen evinde oturup, dua etmek suretiyle, rızkın senin peşinden gelmesini istiyorsun!

Dua Aynı Dua, Ama Okuyan Ağız...

Dua Aynı Dua, Ama Okuyan Ağız... Muhyiddîn-i Arabî (kuddise sırruh) hazretlerinden: Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali Radiyallahü Anh'ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder: - Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der. Hz. Ali Radiyallahü Anh hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş... - Al, der fakire. İhtiyacını karşıla! Fakirin gözleri yerlerinden fırlayacak gibi olur: - Allah aşkına söyle yâ Emîre'l-mü'minîn! Ne okudun da kum tanecikleri altın oluverdi? Der. Hz. Ali Radiyallahü Anh anlatır: - Kur'ân-ı Kerîm, Fâtiha sûresine gizlenmiştir. Ben de Kur'an-ı Kerîm'i okudum, yani Fâtiha sûresini okudum bu kumlara... Bunu öğrenen fakir durur mu? O da bir avuç kum alır ve başlar okumaya. Okur, okur, okur... Ama kumlarda bir değişiklik yoktur. Altın filan olmuyor, aynen duruyor. Tekrar gelir ve İmam Ali kerremall...

Gidecek Başka Kapı mı Var ki?

Gidecek Başka Kapı mı Var ki? Bir tasavvuf talebesi vardır ki, hocasından çok istifade eder. Derecesi o kadar yükselir ki, “Levh-i mahvuz” u (olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekândaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu ilâhî muhafaza levhası) dahi keşfedecek hale gelir. Bir bakar ki hocasının ismi şakiler arasında yazılıdır. Yani cehennemlikler listesindedir hocası! “Beni bu duruma getiren hocam ne hikmettir ki cehennemlikler arasında oluyor?” diye, üzüntüden deli divane olur, yataklara düşer... “İsminiz şakiler defterinde!” Talebe çok üzüntülüdür fakat hocasına da bu konudan hiç bahsedememektedir. Ancak daha fazla tahammül edemez ve bir gün durumu hocasına anlatmaya karar verir. Huzuruna varır ve yutkunarak şöyle der: -Efendim, maalesef durumunuza vâkıf oldum. İsminiz şakiler defterinde yazılı! Hocası acı bir tebessümle cevap verir: -Oğlum, senin gördüğünü, ben tam kırk yıldır görüyorum. Talebe bu sefer daha büyük bir hayretle...

Bu Kış Günü Üzüm Olur mu?

Bu Kış Günü Üzüm Olur mu? Aziz Mahmud Hüdayinin yükselmesi bazı talebelerin kıskançlığına yol açtı. Durumu sezen Üfteda Hazretleri Aziz Mahmut Hüdayinin büyüklüğünü göstermek istedi. O sırada mevsim kış idi. Dışarıda kar yağıyor ve fırtına esiyordu. Hazreti Üfteda talebeleri ile yemek yiyordu. Sofraya pilav konulunca Üfteda Hazretleri: "Şimdi bağdan taze kopmuş üzüm olsa bu yemekle ne güzel giderdi." dedi. Bu söz üzerine talebeler içlerinden "Bu kış günü bağda üzüm ne gezer?" dediler. Aziz Mahmud Hudayi de kendi kendine madem hocam söyledi mutlaka bir hikmet vardır diyerek ayağa kalktı ve müsaade ederseniz ben getireyim dedi. Bursa’nın Çekirge mevkiindeki bağa gitti. Bağ karlar altında idi. Asma çubuğunun üzerinden karları temizlediğinde salkım salkım üzümlerin olduğunu gördü. Hemen sepetini üzümlerle doldurdu. Sepeti omzuna alıp Üfteda Hazretlerinin yanına giderken bir çukura düştü. Çıkmaya uğraştı ama çukurdan bir turlu çıkamadı. Aklına Üfteda Hazret...

Mehmetçik İmanla Bütünleşirse, Dünyayı fetheder

Resim
Mehmetçik İmanla Bütünleşirse, Dünyayı fetheder Allah’ım Mehmetçikler’i imanlarından ve vatanlarından ayırma! Allah’ım Mehmetçikler’e tuzak kuranların kendi tuzaklarını kendi başlarına çevir! Allah’ım Mehmetçikler’i her yerde galip ve muzaffer eyle! Allah’ım Mehmetçik’i dünyanın her yerine   hakim eyle!!!  Amin! Amin! Amin! Velhamdi lillâhi Rabbil âlemin!

Cani Hırvat Generalin İçtiği Zehirle İlgili İlginç Detay

Resim
 Cani Hırvat Generalin İçtiği Zehirle İlgili İlginç Detay Bosnalı Hırvat savaş suçlusu Slobodan Praljak'ın önceki gün mahkemede intihar etmek için içtiği sıvının ölümcül bir kimyasal olduğu kesinleşti. 13 yıldır hapiste olan Praljak'ın o zehre nasıl ulaştığı araştırılıyor. Bosna içsavaşı sırasında savaş suçu işlemek, Osmanlı'dan kalma tarihi Mostar Köprüsü'nün yıkılması emrini vermekle suçlanan Bosnalı Hırvat Slobodan Praljak (72), önceki gün hakkındaki 20 yıllık hapis cezasının temyiz mahkemesi tarafından da onaylandığını duyunca küçük bir şişedeki sıvıyı içerek intihar etmişti. Şişedeki Zehir Hollanda'nın Lahey kentindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yaşanan bu olay dünya gündeminde geniş yer alırken Hollandalı yetkililerin başlattığı soruşturmanın ilk bulgularına göre küçük şişede bulunan maddenin ölümcül etkili bir kimyasal olduğu kesinleşti. Praljak'ın kısa sürede fenalaşıp öldüğü bildirilirken yakında yapılacak otopsi...

Asıl Değişen Sizin Kalbiniz

Resim
Asıl Değişen Sizin Kalbiniz Bir padişah, bir iki vezirini ve diğer erkândan birkaçını yanına alarak payitahta (başkente) yakın yerleşim merkezlerinde bir gezintiye çıkmıştı. Payitahttan ayrılıp bir kaç saatlik bir yol kat ettikten sonra yolları üzerindeki bir nar bahçesinin kıyısında dinlenme molası verdiler. Olgunlaşmış, tam kıvamını bulmuş olan narlar insanın iştahını kabartıyordu. Padişah bahçe içinde çalışmakta olan yaşlı bir adamı yanına çağırdı sordu: - Bu güzel nar bahçesi kimin? - Bu nar bahçesi benimdir efendim, babamdan miras kaldı. - Oğlun, uşağın var mı? - Allah bize oğul uşak vermedi efendim, bir karı kocadan ibaret iki kişilik bir aileyiz. - Peki, ben de bu ülkenin hükümdarıyım, şuradan bir nar şerbeti sıksan da içsek! İhtiyar; "Baş üstüne!" dedi ve hemen gidip bahçe içindeki kulübeden kalaylı, tertemiz bir tas getirdi. En yakındaki ağaçtan iki nar kopardı ve sıktı. İki nar tam bir tası doldurdu. Padişah içti ve çok beğend...

Velâdet (Mevlid) Kandili

Velâdet (Mevlid) Kandili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın Sallallahü Aleyhi Vesellem âlemleri şereflendirdiği geceye “Velâdet Kandili” diğer adıyla “Mevlid Kandili” denir. Resûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Rebîulevvel ayının 12’nci Pazartesi gecesinde kâinâtı teşrîf etmişlerdir. Bu îtibarla bu ayın 12’nci gecesi hicrî senenin ilk kandilidir. Bu ay içerisinde mümkün olduğu kadar salât ve selâm getirmeli; Salât-ı Nâriye, Salât-ı Münciye ve Salât-ı Fethiye okumaya çalışmalıdır. Bu gecenin mânevî zenginliğinden istifâde etmek için bir tesbîh namazı kılmalı, bir de Hatm-i Enbiyâ yapmalıdır. Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir: “Yâ Rabbi, niyet eyledim rızâ-yı şerîfin için tesbîh namazına. Yâ Rabbi, bu gece teşrîfleriyle âlemleri nûra gark ettiğin Habîb’in, başımızın tâcı Resûl-i Zîşân Efendimizin hürmetine ve bu gecedeki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle.” Allâhü Ekber, diyerek namaza başlanır. (Duâ ve ...

MEVLİD KANDİLİ TEBRİĞİ

Resim
MEVLİD KANDİLİ TEBRİĞİ Rabbim günahlarımızı affetsin! Bu günlerin feyzi üzerimize, rahmeti geçmişimize, bereketi evimize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun! Yaptığımız ibadetler dilediğimiz dualar kıldığımız namazlar kabul olsun! Gün vardır, bin yıldan uzun gelir bize, bir yıl vardır bir günden kısa gelir bize. Bire bin yazılan bu gecede dua edelim Rabbimiz'e! Allah’ü Teâlâ bize sevdiklerimizle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin! Tüm Müslüman âleminin Mevlid Kandili mübarek olsun!  (Âmin!)

Faziletli Bir Müslüman Olabilmek Ne Güzeldir

Faziletli Bir Müslüman Olabilmek Ne Güzeldir Hz. Hüseyin radıyallahu anhu diyor ki: “Allah-u Zülcelâl, bütün insanları topladığı zaman: - Fazilet sahipleri neredeler? Diye bir ses duyulur. Bir grup insan, ayağa kalkıp cennete doğru yürümeye başlarlar. Bunun üzerine melekler önlerine çıkarak: - Nereye gitmek istiyorsunuz? Diye sorunca, onlar da: - Cennete gitmek istiyoruz, derler. Melekler: - Hesaptan önce mi? Diye sorunca, onlar da: - Evet, hesaptan önce! Derler. Melekler: - Siz kimsiniz? Diye sorunca: - Biz fazilet sahipleriyiz, diye cevaplarlar. Melekler: - Dünyadaki faziletiniz ne idi? Diye sorunca: - Bize karşı yapılan cahillikleri olgunlukla karşılar, bize kötülük edenlerin kusurlarını affederdik, derler. Bunun üzerine melekler: - Haydi, cennete giriniz, iyi amel işleyenlerin mükâfatı ne güzeldir, derler. Arkasından yine aynı ses: - Dünyadayken Allah'a dost olanlar nerede? Diye seslenir. Bu çağrı üzerine bir grup insan, yin...

Ne Güzeldir Müslüman

Ne Güzeldir Müslüman İyilikte yarışır, Kötülükle savaşır, Dargınlarla barışır, Ne güzeldir Müslüman! Bulduğuna şükreder, Olmayınca sabreder, Helâl yer, helâl içer, Ne güzeldir Müslüman! Zorda dahi hak yemez, Kimseye kötü demez, İncinse de incitmez, Ne güzeldir Müslüman! Her işi sağlam yapar, Yalnız Allah’tan korkar, Hayrına hayır katar, Ne güzeldir Müslüman! Namazına âşıktır, Orucuna sadıktır, Hacca bağrı yanıktır, Ne güzeldir, Müslüman! Zekât sadaka verir, Bir lokmayı paylaşır, Yoksullarla kaynaşır, Ne güzeldir, Müslüman! Kötü huylu hiç olmaz, Kalp kırmaz, gönül yıkmaz, İsraf edip savurmaz Ne güzeldir Müslüman! Doğruluktan hiç şaşmaz, Yanlış yollara düşmez, Haddini bilir aşmaz, Ne güzeldir Müslüman! Kibir, tamah hiç yoktur, Kalbi ve gözü toktur, Onda meziyet çoktur, Ne güzeldir Müslüman! Boş şeyleri terk eder, Hep Allah’ı zikreder, Her olayı fikreder, Ne güzeldir Müslüman! İşi gü...

Kudüs ve Mescid-i Aksa’da Yağmur

Kudüs ve Mescid-i Aksa’da Yağmur Kıymetli dostlar! Bugün sizlere son devrin büyük âlimlerinden, hafız-ı kurra Gönenli Mehmed Efendi Hocaefendi’den dinlediğim bir hatırayı nakletmek istiyorum. Hocaefendi’nin hac yolunda tesadüf ettikleri yağmur hadisesini tefekküre vesilesi olması niyazıyla kendisinden dinleyelim: “Bakın, size bir yağmur hikâyesi anlatayım, şimdi hatırıma getirildi. Bendeniz karayoluyla ilk hacca giden kafilelerde bulundum. Biliyorsunuz, uzun bir süre hacca gitmek yasaktı, sonra -Allah razı olsun- Menderes zamanında kanunlar müsaade etti. İşte karayoluyla gidiyorduk. (Birden ağlamaya başladı ve sağ elini kaldırarak ‘Hey hey...’ der gibi havada salladı ve devam etti.) Biliyor musunuz, bu millet Kâbe’ye, hacca hatta hacıya bile âşıktır. Urfa’dan geçiyorduk, otobüsün önüne insanlar yattı. Evet evet, yanlış duymadınız, (Eliyle önünde yol varmış da işaret ediyormuş gibi yaparak) böyle yere yattılar. Yola yattılar yola... ‘Yahu bunlar ne yapıyor?’ dedik, mecbur ...